Sonsuzdan ne çıkarsan çık, yine sonsuz olmaz mı?

Tarih: 08.04.2024 - 20:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Teselsülün muhal olduğu kelam âlimlerince arşi ve süllemî denilen on iki delille çürütülmüştür. Bu on iki delilden biri olan "Burhan-ı Tatbik"e göre, iki sonsuz silsilesi de birbirine eşittir. İki sonsuz silsilesinin birinden belli bir kısım çıkarılınca bunların eşitliği bozulur.
- Ancak Matematikte sonsuzdan ne çıkarsan çık, yine cevap sonsuzdur.
- İki sonsuz kavramını farklı değerlendirmek mi lazım? Açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İki sonsuz varlık ya da kavram olmaz, olamaz, sadece zihinde tahayyül edilebilir, tahayyül tasdik değildir.

Teselsüle Allah’ın kıdem sıfatını kanıtlamak amacıyla da değinen kelamcılara göre, teselsül zinciri kadîm bir yaratıcıda sona erdirilmediği takdirde nesne ve olayların sonsuzluğuna hükmedilmesi gibi mantıkî bir yanılgıdan kurtulmak mümkün değildir. (Cüveynî, el-İrşâd, s. 22; Gazzâlî, el-İktiṣâd, s. 35)

Kelam alimleri teselsül düşüncesinin yanlış olduğunu burhân-ı tatbîk, burhân-ı tezâyüf ve burhân-ı arşî diye anılan delillerle ispat etmeye çalışmıştır.

Bunların içinde en çok başvurulan burhân-ı tatbîk şöyle ifade edilir: İlletler zincirinde bize yönelik en son ma‘lûlden başlamak üzere geriye doğru sonsuzca devam eden bir illet-ma‘lûl silsilesinin bulunduğunu var sayalım. Bu silsilenin başladığı noktadan mesela bir sayı önce ikinci bir sonsuz silsile düşünelim.

İki silsileyi bize doğru olan başlangıç noktalarından çakıştırdığımızda (tatbik) birinci silsilenin birinci halkası ikinci silsilenin birinci halkasıyla, ikinci halka ikincisiyle, üçüncü halka da üçüncüsüyle karşı karşıya gelecek ve sıralama böylece devam edip gidecektir.

Bize doğru olan başlangıç noktasına nisbetle aralarında bir sayı fark bulunan bu iki illet-ma‘lûl zinciri arasında ya tam bir uygunluk bulunacak, yani zincirlerden birinin her halkasının karşısına diğerinin bir halkası karşılık gelecektir -ki bu, küllün cüze eşit olmasını gerektireceğinden muhaldir- veya eksik olan silsile sona erecektir, o zaman da diğer silsile bir kademe fazla gelecektir.

Bu durumda sonlu olan kemiyetten belirli bir miktarda fazla olan kemiyet sonlu olacağından mantıken diğer silsile de sonlu olacaktır. Bu ise sebep-sonuç zincirinin sonsuz olmaktan çıkması anlamına gelir. (Şehristânî, Nihâyetü’l-ikdâm, s. 14, 24; Razi, el-Mebâhisü’l-meşrikıyye, I, 602)

Aynı düşünce çerçevesinde takrir edilen burhân-ı tezâyüfe göre illetler zincirinin sonsuza kadar sürüp gittiğini var saydığımızda ma‘lûl sayısı illet sayısına nisbetle bir fazla olacak ve bu durumda illet-ma‘lûl dengesi bozulacaktır. Çünkü zincirin her halkası kendinden öncekine nisbetle ma‘lûl, sonrakine nisbetle illettir. Halbuki bize doğru olan son ma‘lûl aynı zamanda illet olmayıp sadece ma‘lûldür, dolayısıyla fazladır.

Nihayetsiz olduğu düşünülen varlıklarda fazlalık ve eksikliğin bulunması ise muhaldir. (Cürcani, Şerḥu’l-Mevâḳıf, IV, 176-177)

Burhân-ı arşîye göre sonsuz kabul edilen silsilenin bize yönelik başlangıcından geriye doğru herhangi bir illete kadar uzanan “bir kısmı”nı ele aldığımızda belirli sayıda olan ma‘lûl ile illet arasındaki kısım da belirli ve sınırlı sayıda olacağından silsilenin diğer kısmı sonlu olacaktır. Çünkü sınırlı bir kemiyetten belli bir kemiyetle daha az veya daha çok olan kemiyet de sınırlı olur. (Adudüddin el-Îcî, el-Mevâkıf, I, 457-458)

Teselsülü iptal etmek amacıyla burhân-ı müsâmete, burhân-ı süllemî, burhân-ı müvâzât ve burhân-ı tehallus diye anılan başka deliller de kullanılmıştır. (İzmirli, Yeni İlm-i Kelam, II, 21)

Teftâzânî bu delillerin sayısını yediye kadar çıkarır ve hepsinin farazî istidlâllerden ibaret olduğunu belirtir. (Şerḥu’l-Makaṣıd, II, 114-131)

Teselsül fikrinin iptaline ilişkin delillerin hepsi mevcut varlıklardan yola çıkılarak inşa edilmiş ve iddia edilen sonsuzluğun bizden başlayıp geriye doğru devam etmek suretiyle tek taraflı olması şartına bağlanmıştır. Bu düşünce Yakub b. İshak el-Kindî’nin felsefî sisteminde mevcuttur.

Söz konusu burhanlar, Kindî’nin cisimlerin bilfiil sonsuz olamayacağından hareketle alemin hudûsünü kanıtlamak için kullandığı “tenâhî-i ecsâm” delillerine benzemektedir. (Topaloğlu, Allah’ın Varlığı: İsbat-i Vacip, s. 106)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun