Allah bize yeter, o ne güzel vekildir, sözü kime aittir?

Tarih: 26.04.2024 - 11:04 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Rivayetleren anlaşıldığına göre, “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.” sözünü ilk defa Hz. İbrahim (as) anemrut tarafından ateşe atılırken söylemiştir. 

Abdullah İbni Abbas (ra) şöyle dedi:

«حسْبُنَا اللَّهُ ونِعْمَ الْوكِيلُ قَالَهَا إبْراهِيمُ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم حينَ أُلْقِى في النَّارِ ، وَقالهَا مُحمَّدٌ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم حيِنَ قَالُوا »

«إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إيماناً وقَالُوا : حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوكِيلُ »

« كَانَ آخِرَ قَوْل إبْراهِيمَ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم حِينَ ألْقِي في النَّارِ »

« حسْبي اللَّهُ وَنِعمَ الْوَكِيلُ »

“Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.” sözünü, ateşe atıldığında İbrahim (as) söylemiştir. Muhammed (asm) de bu sözü “Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çaresine bakınız!” dediklerinde söylemiştir. Nitekim bu haber Müslümanların imanını arttırmıştı ve onlar hep birlikte “Allah bize yeter, o ne güzel vekildir.” demişlerdi.

Buhârî’nin Abdullah İbni Abbas (ra)’dan naklettiği bir başka rivayette Abdullah şöyle demiştir:

“Ateşe atıldığı zaman İbrahim (as)’ın son sözü:

“Allah bana yeter, o ne güzel vekildir.” demek olmuştur. [Buhârî, Tefsîrû sûre (3), 13.]

Büyük sahabi Abdullah İbni Abbas’ın bu beyanlarından, tevekkülün en kısa ve kesin ifadesi olan “hasbünallahu ve ni’mel vekîl” sözünü Hz. İbrahim (as) ve Hz. Peygamber Efendimizin (asm) en kritik anlarda söylemiş olduklarını öğrenmekteyiz.

Hadis-i şerifte söz konusu olan olayların ilki Hz. İbrahim (as)’in, Nemrut tarafından mancınıkla ateşe atılmasıdır. İkincisi de İslam tarihinde “Bedr-i suğra” (Küçük Bedir Savaşı) diye bilinen hadisedir. Her iki olaya da Kur’an-ı Kerim’de işaret buyurulmaktadır.

Hz. İbrahim (as)’ın ateşe atılma olayı Kur’an-ı Kerîm’de tafsilatlı bir şekilde anlatılmaktadır (bk. Enbiya, 21/51-70). Ta baştan beri Allah’a tam bir güven içinde bulunan Hz. İbrahim en son anda, ateşe fırlatılırken de aynı itminan ve güven ile “Allah bana yeter, ne güzel vekildir o!..” teslimiyeti içinde sadece Allah’tan yardım beklediğini dile getiriyordu. Sonuç ise, gerçek tevekkülün akıllara hayret veren mutlu sonu idi: Kızgın ateşin serinlik veren bir ortama dönüşmesi... Çünkü Allah her şeye kadirdir. Mesele ona güvenmektedir.

Hz. Peygamber (asm) ile ilgili olaya ise Âl-i İmrân suresinin 173. ayetinde işaret buyurulmaktadır. Uhud Savaşı’ndan sonra Ebû Süfyân, “Bir sene sonra Bedir’de buluşalım.” demiş, Hz. Peygamber (asm) de “İnşallah...” diye cevap vermişti. Vakit gelince Ebû Süfyân Mekke’li müşriklerden topladığı güçle Merru’z-zahran denilen yere kadar gelip ordugâh kurmuştu. Ancak kalbine düşen korku sonucu Mekke’ye geri dönmeye karar vermişti. Tam bu sırada Medine’ye gitmekte olan Nuaym İbni Mes’ud ve adamlarıyla karşılaştı. Henüz Müslüman olmayan Nuaym’a;

- Al sana on deve! Medine’ye gittiğinde, büyük bir kuvvetle gelmişler, seni bekliyorlar, diye Muhammed’i korkut, demişti. Nuaym Medine’de Hz. Peygamber (asm)’i harb hazırlıkları içinde buldu. Ebû Süfyân’ın isteğini yerine getirerek:

- Ebû Süfyân, Mekkelileri toplayıp gelmiş, sizi bekliyor. Giderseniz hiçbiriniz geri dönemez, diye Müslümanları korkutmak istedi. Başta Hz. Peygamber (asm) olmak üzere ashab-ı kiramın Allah’a iman ve güvenleri artmış ve “Allah bize yeter, ne güzel vekildir o!” demişler ve sözleşilen yere hareket etmişlerdi. Bedir mevkiine gelince düşmanın çoktan çekip gittiğini gördüler. Panayır süresinde orada kalıp ticaret yaptılar; sonra da Medine’ye döndüler.

İbn Abbas’ın bu rivayeti bir taraftan tevekkül ve yakinin, peygamberlerin hayatındaki yerini gösterirken, diğer taraftan onun fevkalade yüksek bir seviye işi olduğuna dikkat çekmiş olmakta, bu seviyeyi kazanmaya teşvikte bulunmaktadır.

Bediüzzaman Hazretleri de حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ ile ilgili şöyle diyor:

"Bir zaman ehl-i dünya beni her şeyden tecrit ettiklerinden, beş çeşit gurbetlere düşmüştüm. Ve ihtiyarlık zamanımda kısmen teessürattan gelen beş nevi hastalıklara giriftar olmuştum...

Meyusane başımı eğdim. Birden حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ  'Allah bize yeter; o ne güzel vekildir.' (bk. Âl-i İmrân, 3/173) ayeti imdadıma geldi, dedi: 'Beni dikkatle oku.' Ben günde beş yüz defa okudum..." (bk. Şualar, Dördüncü Şua)

Hasılıkelam; 

1. Özellikle sıkışık anlarda Allah’a tevekkülün kıymeti büyüktür.

2. Tevekkül, telaş ve paniği önler. Soğukkanlılık, Allah’a güvenden kaynaklanır.

3. Propaganda ve soğuk savaşta Allah’a güven, toplumların en sağlam güvencesidir.

4. Kur’ân-ı Kerîm’de anlatıldığı üzere tevekkül, peygamberlerin hayatlarında da önemli gelişmelere sebep olmuştur. (bk. Riyazü’s-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi, Peygamberimizden Hayat Ölçüleri, Erkam Yay., Hadis No: 77)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun