Allah’ı neden, nasıl ve niçin tenzih ediyoruz?

Allah’ı neden, nasıl ve niçin tenzih ediyoruz?
Tarih: 15.04.2021 - 10:46 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Allah’ı tenzih etmek ne demek, neden ve niçin tenzih ederiz, tenzih etmesek olur mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tenzih; Allah’ın bütün kusurlardan, eksikliklerden uzak bulunduğuna inanmak ve bunu dille söylemektir. Bunun da en maruf şekli “Sübhanallah” demek ve buna kalben de tam anlamıyla iman etmektir.

Bunu yapmamızın sebebi, Allah’ın kendisini bu şekilde tanımlaması ve zatının, isim ve sıfatlarının mutlak mükemmellikte olup her türlü eksiklik ve kusurdan beri olmasıdır.

İnsanların fıtrat dinini ve kitaplarını tahrif ederek ortaya çıkardıkları Hristiyanlık ve Yahudilik gibi diğer bütün dinlerde Allah’a -haşa- bazı eksiklik ve kusurlar atfedilmekte, İslam ise bunun tamamen yanlış bir inanış şekli olduğunu ifade ederek, Müslümanların Allah’ın “Sübhan” olduğundan bir an olsun gaflet etmemeleri için bunu sık sık dile getirmelerini istemektedir.

Ayrıca şu bilgilerin de faydalı olacağını düşünüyoruz:

Tenzih, Allah’ın yaratılmışlık özelliklerinden arınmış olduğuna inanıp, bunu ifade etme anlamında kelam terimidir.

Sözlükte “her türlü kötü ve nahoş şeyden uzak olmak” anlamındaki nezahet kökünden türeyen tenzîh “kusur ve ayıplardan uzaklaştırmak” demektir. Terim olarak “zât-ı ilâhiyyenin âcizlik, eksiklik ve yaratılmışlık özelliklerinden arınmış olduğunu benimseyip ifade etmek” şeklinde tarif edilir. (İbnü’l-Esîr, Nihâye ve Lisânü’l-Arab, “nzh” md.; et-Tarîfat, s. 93)

Sıfat Cenâb-ı Hak için düşünüldüğünde “O’nun zatına nisbet edilen mana” diye tanımlanır. Bu manalarla (mefhum, muhteva) zat arasındaki nisbet olumlu ise “sübûtî sıfatlar”, olumsuz ise “tenzihî / selbî sıfatlar” ortaya çıkar; “Allah bilendir”; “Allah fâni değildir” gibi.

Tenzih, uluhiyet makamıyla bağdaşmayan anlam ve kavramları (nitelikleri) O’ndan nefyetmek veya -mekan / mesafe tasavvuru olmaksızın- uzaklaştırmak, bir anlamda Allah’ın ne olmadığını belirtmektir.

Tenzih, tevhidin başka bir ifadesidir.

Kur'an-ı Kerîm’de nezahet / tenzih kavramı yer almaz. Ancak İslamiyet’in temel ilkesini oluşturan ve birçok kavramla dile getirilen Allah’ın birliği hususu, vahyin temel örgüsünü teşkil eder. Bu bağlamda “mutlak manada yaratılmışlık üstü” anlamına gelen, doksandan fazla ayette ve birçok hadiste görülen tesbih ile bununla aynı manada kullanılan takdis, ulüv (teâlâ) ve tebâreke kavramları zikredilebilir. (Topaloğlu – Çelebi, Kelam Terimleri Sözlüğü, s. 313)

Kur'an’da 150’den fazla yerde geçen şirk kavramı (hadis rivayetleri için bk. Wensinck, Mucem, 3/108-118), ayrıca “küf’” (küfüv) ve “nid” (Kur’an’da çoğul şekli “endâd”) kelimeleri tenzih ilkesini pekiştirir.

Esma-i hüsna içinde yer alan Evvel-Âhir, Bâkī, Alî, Celîl, Mâcid-Mecîd, Vâhid ve Zü’l-celâl isimleri tenzih niteliği taşır.

Yine Kur'an-ı Kerîm’de 100’ü aşkın yerde zikredilen ilâh kelimesi, nefiy edatı veya ifadesiyle (“lâ ilâhe illâ hû”) Cenâb-ı Hakk’ı şeriki bulunmaktan tenzih eder (Aynı mahiyetteki hadis rivayetleri için bk. a.g.e., I, 77-79)

İslâm alimleri tenzihe yönelik birçok ilâhî beyan içinden, “Hiçbir şey O’nun benzeri değildir.” mealindeki ayeti (Şura 42/11) esas alarak tenzihî/selbî sıfatları ittifakla kabul etmiştir.

Selef âlimleri zahirî manaları bakımından teşbihi andıran haberî sıfatları tevil etmediklerini ileri sürmüşlerse de “yed, vech, ayn” gibi kelimelerin lafzî/beşerî muhtevalarını da (el, yüz, göz) zat-ı ilahiyeye nisbet etmemiş, böylece icmali teville yetinmiş, dolayısıyla tenzih ilkesini korumuştur.

Ebu Mansur el-Matürîdî, tenzihte aşırı davrananlara atıfta bulunarak, Allah’ın zatına sıfat veya isim nisbet etmenin benzeşmeye yol açmadığını söylemiştir. Çünkü insanlar duyulur alemdeki algı mekanizmasının dışında herhangi bir idrak imkanına sahip değildir. Binaenaleyh zât-ı ilahiye hakkında naslarda yer alan beyanları ancak bu idrak çerçevesinde anlayabilir. Fakat aynı naslar hiçbir şeyin Allah’a benzemediğini vurgulu ifadelerle defalarca tekrarlamaktadır. Böylece kişi, tevhid ilkesini tenzih çerçevesinde zatın ispatı ve ispat çerçevesinde teşbihin nefyi gibi bir zihin fonksiyonu icra etmektedir. (Kitabü’t-Tevḥîd, s. 146-148).

Tenzihî (selbî) sıfatlar sayılamayacak kadar çoktur. Ne kadar acizlik, eksiklik ve yaratılmışlık özelliği varsa o kadar tenzih konusu mevcuttur. Ancak eğitim ve öğretimde kolaylık sağlamak, yazılacak eserlerin planı konusunda bir bütünlük oluşturmak amacıyla kelam alimleri bunlar arasından altı temel konu seçmiştir:

- Vücûd “yokluğu düşünülmemek”
- Kıdem “varlığının başlangıcı olmamak”
- Bekā “varlığının sonu olmamak”
- Muhâlefetün li’l-havâdis “yaratılmışlara benzememek”
- Kıyâm bi-nefsihî “varlığı için başkasına ihtiyaç duymamak”
- Vahdâniyyet “şeriki bulunmamak.”

Akaid ve kelâm kitaplarında tenzihî sıfatlar hakkında bazı ifadelerin kullanılması bir gelenek halini almıştır:

- Allah araz, cisim ve cevher olmadığı gibi herhangi bir şekle bürünmüş veya sınırlandırılmış da değildir.

- Yine O kemiyet ve hacimden, basit ve birleşik olmaktan münezzehtir, sonlu değildir.

- Allah Teâlâ mahiyet ve keyfiyetle nitelendirilemez. O mekân tutmaz, üzerinden zaman geçmez.

- Hiçbir şey O’na benzemez, hiçbir şey O’nun ilim ve kudretinin dışında kalmaz (Nesefî, Akaid, s. 31 vd.)

İlave bilgi için tıklayınız:

TENZÎHÎ SIFATLAR

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun