Allah’ın, bir insanın sorusundan dolayı herkese bir hükmü farz kılması nasıl adalet olur?

Tarih: 27.09.2014 - 11:28 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Maide 101-102’ye göre, Allah'ın bir insanın sorusundan dolayı herkese bir hükmü farz kılabilir, bu adalet değil, şeklindeki iddiaya nasıl cevap verilir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İlgili ayetlerin meali şöyledir:

“Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Eğer Kur’ân’ın indirilmesi esnasında onları sorarsanız, size açıklanır. Halbuki Allah onları bağışlamış, sizi onlardan muaf tutmuştur. Çünkü Allah gafurdur, halimdir / çok affedicidir, size karşı çok yumuşaktır. Sizden önce bir topluluk o kabil şeyleri sormuş, sonra da onlar sebebiyle kâfir olmuşlardı.”(Maide, 5/101-102)

- Ayette bir hükmün farz olmasından ziyade, sorulan sorunun cevabının açıkça verileceğinden söz edilmiştir.

Kur’an’ın iniş sebeplerinden önemli bir kısmı, sorulan sorulara cevap vermek ve konuyla ilgili çözüm sunmaktır. Ayette yer alan “Eğer Kur’ân’ın indirilmesi esnasında onları sorarsanız, size açıklanır.” mealindeki ifade gayet açıktır. Nitekim tefsirlerde ve hadis kaynaklarında belirtildiğine göre, adamın biri “Benim babam kim?” diye sormuş ve Resulullah’tan (Huzeyfe olduğuna dair) cevabını almıştır.

Tefsirlerde beyan edildiğine göre, bu tür sorular muarızlar tarafından bazen imtihan, bazen de istihza maksadıyla soruluyordu. “Babam kimdir, kaybolan devem nerededir?” gibi sorular soruyorlardı. Ayet bunlara cevap vermiştir. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

- Genel olarak bu ayetin nüzul sebebi hakkında gösterilen üç olay var dır:

1) Hz. Enes anlatıyor: İnsanlar -bir gün- Hz. Peygambere sorular sormaya başladılar. Bunun üzerine kendisi minbere çıktı ve: “Bugün bana soracağınız her sorunuza cevap vereceğim.” buyurdu. Ben (yani Hz. Enes) sağıma soluma baktım, herkes elbisesiyle başını örtmüş ağlıyordu. Bu arada daha önce soyu hakkında dedikodu yapılan adamın biri: “Benim babam kim?” diye sordu. Resulullah: “Baban Huzeyfe’dir.” diye cevap verdi.

Bunun üzerine Hz. Ömer dizlerinin üzerine çöktü ve “Biz Allah’ı rab, İslam’ı din, Muhammed’i resul olarak kabul ettik. Fitnelerden Allah’a sığınırız.” dedi. Bu olay üzerine “Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın…” mealindeki ayet indirildi.

2) Hz. Ebu Hureyre anlatıyor: Bir gün Hz. Peygamber: “Ey insanlar! Allah size haccı farz kıldı, onun için hac farizanızı yerine getirin.” dedi. Muhsin el-Esedi adındaki sahabe: “Ya Resulellah! Her yıl mı?” diye sorudu. Resulullah: “Eğer EVET deseydim size (her yıl) farz olurdu. Şayet her yıl için farz olsaydı ve siz de onu terk etseydiniz dalalete düşerdiniz. O halde benim sükut ettiğimi konularda siz de sükut edin. Bilesiniz ki, sizden öncekiler çok soru sordukları ve peygamberlerine karşı ihtilafa düştükleri için helak oldular.” buyurdu ve bunun üzerine “Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın…” mealindeki ayet indirildi.

3) Hz. Abdullah b. Abbas anlatıyor: “Bazı kimseler (Kur’an’da geçen) Büheyra, Saibe, Vasile, Ham hakkında Resulullah’a soru sormaları üzerine bu ayet nazil oldu.” (bk. Maverdi, ilg,ili ayetin tefsiri)

- Bu nüzul sebeplerine benzer başka rivayetler de vardır. (bk. Taberi, ilgili ayetin tefsiri)

Bu bilgiler ışığında şunları söylemek mümkündür:

a. Sebeb-i nüzul ne olursa olsun, ayette “bir kişinin sorması üzerine yeni bir hükmün getirileceği”ne dair bir ifade yoktur. “Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın...” mealindeki ayetin ifadesinde, konulacak yeni bir hükme değil, sorulan bir sorunun gerçek mahiyetini bildiren cevabın rahatsız edebileceğine işaret edilmiştir. Bu da “Benin babam kim?” şeklindeki soruda açıkça görülmektedir. Şayet kişinin babası görünürdeki babasından başkası olsaydı, elbette adamı üzecekti.

b. Ayette açıkça olmamakla beraber, ayetin nüzul sebebi olarak gösterilen bir rivayette “Hac her yıl mı eda edilmesi gereken bir farzdır?” şeklindeki soruya karşılık, Hz. Peygamber: “Eğer EVET deseydim her yıl fazr olurdu...” şeklindeki ifadeden ilk bakışta bir kapalılık var gibidir. İşin gerçeği şudur ki:

Hz. Peygamber “Kendi keyfine göre konuşmaz.” (Necm, 53/4) Din konusunda söylediği her sözü sarih veya zımni bir vahiyle / Allah ile irtibatlı olarak söyler. Dolayısıyla eğer şayet “Hac her yıl farz olur.” deseydi, bunu da ancak Allah’ın izniyle söylemiş olurdu. Allah ve Resulünün koyduğu bir hüküm, sadece muhatabın sorusunun hatırı için değil, belli hikmetlere göre şekillenir. Bu sebeple bu ifadede, Allah’ın ve Resulünün insanlara karşı besledikleri merhametin boyutu söz konusudur. Bu hususa dikkat çekilmiştir.

c) Hz. Peygamber (asm)'in bu ifadesi muhataplarına, lüzumsuz yere başlarına iş açacak soruları sormamaları konusunda bir uyarıdır. Bununla beraber, böyle bir sorudan dolayı takat getirilmeyen bir hükmün farz kılındığına dair bir bilgi ne ayet ne de hadislerde vardır.

Demek ki bu farazi misalle lüzumsuz soruların önü alınmıştır. Belki de müminlerin bu gibi sorularından cesaret alan inkârcılar da alay ve istihza ile böyle sorular sormaya yeltendikleri için, bu ayetle onların önü kesilmiştir.

d) Farz-ı muhal, şayet Allah bir kişinin sorusu üzerine bir hüküm ortaya koysa bile, elbette bu hüküm asla haksız bir hüküm olmaz. Aksine Allah koymak istediği o hükmü koymak için o adamın sorusunu bir vesile kılmıştır. Şayet o kişi öyle bir soru sormasaydı o hüküm yine konulurdu.

“Sahi, kalplerinde bir inkâr hastalığı mı var bunların? Yoksa imanda şüpheye mi düştüler yahut Allah’ın ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksızlık yapacağından mı endişe ediyorlar? Doğrusu, asıl zalimler hem de kendi kendilerine haksızlık edenler, onların ta kendileridir!”(Nur, 24/50)

mealindeki ayet bu konuda en büyük hakemdir...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun