DİL VE AFETLERİ

Aziz ve Muhterem Müslümanlar!

Hutbemiz dilimizin fayda ve zararları hakkındadır.

Rahman, Rahîm, Rezzak ve Hakîm olan Rabbimizin bizlere ihsan ettiği en büyük ve en kıymetli nimetlerinden biri de tad alma duyumuz olan dilimizdir.

Fâtır-ı Hakîm dilimizi çok güzel yaratmış, izni dairesinde istimal etmemizi şart koşarak ağzımızın en münasip yerine emaneten takmıştır.

Mü'min bu kıymetli âletle Allah'ı zikreder, Kur'ân okur, duâ ve niyazda bulunur, hamd u sena, teşbih ve tekbir eder. Dilini emir bi'l-ma'rûf nehiy ani'l-münker hizmetinde kullanır.

Dilin vazifesi, Rezzâk-ı Kerîm'in verdiği helâl rızıktan tatmak, rızkı verene şükretmektir. Nimetleri tatmak, vereni tanımak içindir. Allah'ı tanımak, O'nu sevmek ve itaat etmek içindir.

Dilimiz Rabbimizin güzel isimlerini okumak için bize ikram edilmiş İlahî bir hediyedir. Kullanmasını bilenlere cennet kapılarını açar, cehennem kapılarını kapatır. Muhabbet, uhuvvet, adalet kapılarını açar; adavet, zulüm ve zarar kapılarını kapatır. Allah namına çalışan, konuşan bir dil kalpleri fetheder. Yıkılanları yapar, dargınları barıştırır, îmanları kurtarır, insanları birleştirir.

Tatlı bir dil yılanı deliğinden çıkarır. Tatlı dil baldan tatlı, şekerden lezzetlidir. Hakikatları söyleyen bir dil, kılıçtan keskin fakat meyvesi şifalı bir kavl-i leyyindir.

İman ve Kur'ân'ın hakikatlarını insanlara duyurmak, Hakk'a ve hakikata davet etmek dilimizin en önemli vazifesidir. Hadîs-i şerifteki ifadesiyle, "İnsan, dilinin altında gizlidir."

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Dilimizi nefis hesabına çalıştırdığımız zaman dünya ve âhiretimiz için büyük zararlara yol açmış oluruz. Onlardan biri yalan söylemektir.

Cenab-ı Hak Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor: 

"Ey mü'minler! Allah'tan korkun ve doğru söz söyleyin!" (Ahzab, 33/70)

Anlaşılıyor ki bir insan için en büyük âfet, en dehşetli felâket yalan söylemektir. Her şeyden evvel bize lâzım olan doğruluktur.

Sıdk, sadakat, ihlâs, sebat, tesanüd... Bunlar maddî ve manevî hayatımızın temel taşlarıdır. Çünkü küfrün mahiyeti yalandır.

Yalan bir lafz-ı kâfirdir. Kâfir en büyük yalancıdır. Bütün dinsizler, imansızlar, maddeperestler yalancı ve aldatıcıdırlar.

Menfaat üzerine dönen siyasetin de çoğu yalancılıktan ibarettir. Bütün bunlardan Allah'a sığınmalı, îmana ve doğruluğa sarılmalıyız. Zira îmanın mahiyeti doğruluktur.

Hayatımızın bekası, imanın ve sıdkın ve tesanüdün devamıyladır. Fertleri arasında doğruluk ve dayanışma olmayan cemiyetler yıkılmaya mahkûmdur.

Ağzına gelen her sözü söyleyen; yalan mı, doğru mu, ölçüye vurmadan konuşan insan, dilini aleyhine çalıştırmış sayılır. Nefis ve şeytanın avukatlığım yapmış olur. Yalan, gıybet, iftira gibi günah çamurlarına batar. Yılan gibi zehirlemekten zevk alır. Emanete hıyanet etmiş olur. Her iki dünyada dilinin belâsını çeker.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) bakınız ne buyuruyor:

"Doğruluk iyiliğe, iyilikse cennete götürür. İhsan sadakatiyle Allah yanında sıddıklardan yazılır. Yalancılık kötülüğe, kötülükse cehenneme götürür. Kişi yalan söyledikçe Allah katında yalancılardan sayılır."

Ashâb-ı Kiram'dan birisi dedi:

"Yâ Resûlallah! Bana öyle bir şeyden haber ver ki, onunla kendimi cehennem ateşinden koruyayım!"

Ferman etti: "Rabbim Allah'tır de, sonra dosdoğru ol!"

"Benim hakkımda en çok korktuğunuz şey nedir?" diye sorduğunda mübarek dillerini tutarak, "İşte budur, işte budur!" buyurdular.

Muhterem Müslümanlar!

Bu hakikatlarm ışığında anlıyoruz ki:

Dilimiz hem faydalı, hem de zararlı bir âlettir. Allah'ın izni ve rızası dairesinde kullanırsak inciler saçar, kapalı kapıları açar, konuştukça etrafımıza ilim, irfan ve hakikat nurları neşrederiz.

Gerçek Müslümanın elinden ve dilinden kimse zarar görmez! Aksi takdirde yalan, iftira, dedikodular, türküler, şarkılar her iki hayatımızı zehirlemektedir. Diline, eline ve nefsine hâkim olmayanlar sonunda mahkûm ve mutlaka pişman olacaklardır.

Âlemlerin Efendisi buyuruyor:

"Dilini muhafaza et, lüzumsuz şeyler söyleme! Dilini koruyan kimsenin Allah kusurlarını örter. Kişinin imanı müstakim olmaz, dili doğrulmadıkça... İnsanın hatalarının çoğu dilindendir."

Şu ölçülere dikkat edelim: 

"Her söylediğin hak olmalı, fakat her hakkı söylemek senin hakkın değildir. Her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değildir."

Allah (cc) cümlemizi sâdık, sıddık ve müstakim kullarından eylesin, âmin...

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun