Allah'ın isimleri belirli sayılarda zikredildiği takdirde o ismin manası yönünden insanda karakteristik değişimler olabilir mi?

Tarih: 06.05.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Allah’ı zikretmek Kur’an’ın emridir. Allah’ı zikretmek, onun herhangi bir ismiyle olabilir. İnsanların belli tekamülleri yaşarken, belli isimlerin zikrine ağırlık verdikleri de doğrudur. Mesela, Allah’a karşı muhabbeti esas alan âşıkların zikirleri daha çok Vedud ismiyle olduğu gibi, tefekkürü esas alanların zikri de daha çok Hakîm ismiyledir. Bu da doğrudur.

- Fakat, Allah’ın emir ve yasaklarına riayet etmekten ibaret olan takva vadisinde bir payı olmayan kimsenin -sözgelimi- “Kuddûs” ismini zikrederek o zaviyede mertebe kat etme ihtimalini düşünmek doğru değildir. Asıl olan husus,  Allah’ın isimlerinin lafızlarını tekrar etmek değil, bu isimlerin gösterdiği mananın gereğini yerine getirmektir.

Mesela; Kuddûs isminin bizden istediği şey, Allah’a isyan etmekten hasıl olan kirlerden uzak durmak, maddi çevresini temiz tutmak, temiz bir kişilik kazanmak, başkasına karşı dürüst davranmak gibi tertemiz, güzel bir kişilik sergilemektir. Fiilî olarak, çevremizi temiz tutmadığımız zaman, -dilimizle günde bin defa Kuddûs ismini çeksek- maddi olarak bu temizliğe bir katkımız olmadığı gibi, manevi çevremizi günahlarla, gafletlerle fiilen kirletip, ondan sonra birkaç defa Kuddûs ismini çekmekle bu kirlerden kurtulacağımızı düşünmek, ne din ne de mantık açısından yerine oturacak bir tarafı vardır.

- Maddi temizlik için, mutlaka elimize bir süpürge alıp yerleri temizlememiz gerektiği gibi, manevi temizlik için de, önce tövbe ve istiğfar süpürgesini dilimize alıp kalbimizin kirlerini temizlememiz, ardından da kalbin zeminine Kuddûs isminin yansıması olan manevi takva halısını sermemiz ve bu halı üzerinde oturup iman ve amel nakışlarını örmemiz gerekir.

- Bu husus Mürid ismi ve diğer isimler için de geçerlidir.

- Bunları açıklamamızın sebebi şudur: Bir kimse kalkıp bir ismi -istenilen bir sayıda- zikreder ve sonra aradığını bulamazsa, daha önce bazı evliyalardan bize intikal eden bu zikirlerin gösterdiği olumlu sonuçlarla ilgili malumatın doğruluğunda şüphe etmeye başlar.

- Son olarak şunu da belirtelim ki, herhangi bir ayeti veya Allah’ın bir ismini -belli bir sayıda- okuyup zikretmek, eskiden beri devam edip gelen bir İslamî gelenektir. Namazlardan sonraki tesbihleri otuz üçer defa okunmasının emredilmesi, bir kısım sahabîler tarafından şifa maksadıyla Fatiha Suresi'nin -âyet sayısına uygun olarak- yedi defa okunması ve Peygamberimiz (a.s.m) tarafından da bunun doğruluğunun tasdik edilmesi olayında da görüldüğü gibi, belli sayılar, belli şifreler barındıran birer anahtar hükmündedir.

- Ancak, bunlar vasıtasıyla istenen sonuçların alınması, bu zikirlerin Allah tarafından kabul edilmesine bağlıdır. Onlardaki tesiri yaratan odur. Onun kabul etmesi ise bazı kabul şartlarına bağlıdır. Bu şartlar genel olarak,  kişinin, hayatında takvayı esas alması, Allah’a karşı sevgi ve saygı beslemesi, sadece işi düştüğü zaman değil, her vakit Allah’a karşı ihtiyacını hissederek ona karşı kulluk görevlerini yerine getirmesi, okuduklarını ihlas ve samimiyetle okuması gibi hususlardır.

İlave bilgi için tıklayınız: 

Okunan dualara verilecek sevaplar.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun