Ahirette tüm insanlar aynı yerde mi toplanacaktır?

Tarih: 17.07.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Mahşer; İkinci sûr'a üflendikten (nefha-i saniyeden) sonra insanların hepsinin diriltilerek kabirlerinden kalkıp muhakeme edilmeleri için toplandıkları yer anlamına gelir. Mahşere "mevkıf" (insanların muhakeme olunmak üzere toplanacağı yer) zamana da "Yevmü'l-haşr" denilir.

Herkes, diriltildikten sonra, "mahşer" denilen yere sevkedilir ve burada toplanır: "...Artık sûra üfürülmüştür. Bu suretle hepsini mahşerde toplamışızdır." (Kehf 18/99).

Diriltilen mahlukatın toplandıkları "mahşer" fevkalâde geniş, düz, binasız ve yapısız yepyeni bir yer olacaktır. Peygamberimiz (asm), "Kıyamet günü insanlar, halis undan yapılmış dümdüz ekmek gibi esmere yakın beyaz bir yer üzerinde toplanacaklardır." buyurmuştur (Buhârî ve Müslim'den, Mansûr Ali Nâsıf, et-Tac, İstanbul 1962, V, 365).

Ebû Hureyrenin Peygamberimiz (asm)'den rivayet ettiği bir hadisten öğrendiğimize göre; insanlar, mahşere yürüyerek, binek üzerinde ve ateş azabı içerisinde olmak üzere üç grub halinde sevk edileceklerdir (Buhârî ve Müslim den M.A.Nâsıf, et-Tac, 364). Tirmizi'nin başka bir rivayetine göre üçüncü grub, yüz üstü sürünerek mahşere çekilip götürüleceklerdir (et-Tâc, V, 365).

Mahşerde, insanların muhakeme ve muhasebesinin bir an önce yapılması için, şefaatta bulunacak zat, büyük Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm)'dir. Onun bu şefaatine "şefaat-i uzma" denilir.

Mahşerde insanların muhakeme işleri bitirildikten sonra mahşerle cennet arasında cehennemin üzerine sırat köprüsü kurulacaktır. İnsanlar, bölük bölük cehenneme bir kısmı da Cennete sevk olunacaktır (Sa'deddin Teftâzâni, Şerhu'l-Makasıd, II, 222-223, İstanbul 1305; Abdüsselâm b. İbrahim el-Lakkâni, Şerh-ü Cevhereti't-Tevhid, Mısır, 1955/1375, s. 231-234; Fahreddin er-Razi, Mefâtihu'l-Gayb, İstanbul, 1308)

İlâhî buyruklara isyan et­mekten sakınan müttakiler, rahmanın huzuruna süvari elçiler ve konuklar gibi yüzleri parlak ve sevinçli durumda haşredilirken kâfirler, zalimler ve Kur'an'dan yüz çeviren mücrimler gözleri korku­dan göğermiş, zincire vurulup katrandan gömlek giydirilmiş, kederli ve kara yüzle­rini ateş bürümüş olarak kör, sağır ve yüzükoyun bir şekilde cehennem yoluna sevkedilecekler, hesap vermeleri için ce­hennemin etrafında diz çöktürülmüş bir halde bekletilecekler, sonunda da cehen­neme atılacaklardır (İbrahim 14/49-50; el-İsrâ 17/97-98; Meryem 19/68, 85-86; Tâhâ 20/102, 124-126; el-Furkân 25/34; Abe­se 80/38-42).

Haşrin kötüsünden Allah'a sığınan ve fakirler zümresi içinde haşredilmeyi niyaz eden (Mûsned, V, 329; Tirmizî, "Zühd", 37) Hz. Peygamber'in hadislerinde haş­rin kısımları, şekilleri, İnanç ve amelleri değişik olan insanların haşir esnasındaki durumları hakkında çeşitli bilgiler veril­mektedir.

İnsan­lar, üzerinde dağ. taş gibi yol gösterici hiçbir alâmetin bulunmadığı, kepeksiz un gibi bembeyaz ve dümdüz bir alanda haşredilecektir (Buhârî, "Rikak", 44).

Haşir esnasında insanlar yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olacak, fakat o günün deh­şetinden erkekler ve kadınlar birbirlerine bakamayacak, izdihamdan ve yaklaştırı­lan güneşin hararetinden ötürü dökülen terler ağızlara ve kulaklara kadar yükse­lecektir (Buhârî. "Enbiyâ1", 8, "Zekât", 52). Cennet elbiselerinden ilk defa Hz. İb­rahim ile Hz. Peygamber'e, ardından di­ğer peygamberlere ve müminlere giydi­rilecek ve bunlar haşrin zorluklarından kurtulacaktır (Kurtubî, s. 237).

İnsanlar inançlarına ve amellerine göre çeşitli şe­killerde hasredilir. Kötülüklerden sakınan­lar eğerleri altından olan emsalsiz binek­ler üzerinde hasredilir ve müstakbel ha­yatlarını özlerler. Bazıları ikişer, üçer, dör­der, onar kişilik gruplar halinde develer üzerinde mahşer yerine götürülür. Ba­zıları da kavurucu güneş altında yaya ola­rak haşrolunur. Kâfirlere gelince bunla­rın liderleri yüzükoyun, diğerleri yürüye­rek mahşere sevkedilir. (Müsned, I, 155; Buhârî, "Rikâk", 45; Müslim, "Cennet", 59; Beyhaki, s. 648; Kurtubî, s. 226, 237). İlâhî emirler karşısında büyüklük taslayanlar zerreler gibi küçültülmüş olarak mahşere götürülecek (ibn Kesîr, 11, 8), başkasının arazisini haksız yere alanlar da bu arazinin toprağını mahşer yerine kadar sırtında taşımaya mahkûm edile­cektir (Müsned, IV, i73). Mahşer yeri­ne gelen insanların gözleri gökyüzüne çevrilmiş halde kırk yıl bekleyecekleri, sonunda Hz. Peygamber'in şefaatiyle he­saba çekilme işleminin başlayacağı da ha­dislerde verilen bilgiler arasında yer alır (İbn Kesîr. I, 267).

O gün, onların tümünü birarada toplayacağız, (Yunus, 10/28)

De ki: "Allah sizi diriltiyor, sonra sizi öldürüyor, sonra kendisinde hiçbir kuşku olmayan kıyamet günü O sizi biraraya getiriptoplayacaktır. Ancak insanların çoğu bilmezler. (Casiye, 45/26)

O gün insanın kendisinden başka birisiyle ilgilenmeye ne hali ne de imkanı vardır. İnsan dünyada iken değerli gördüğü ve güvendiği ailesini bile düşünmez. Yaşadığı olayların dehşetinden dolayı yalnızca kendi derdindedir.

Hiçbir yakın dost, hiçbir yakın dostu sormaz. (Mearic, 70/10)

İnsanın dünya hayatı boyunca yaptığı herşey, sağ ve sol tarafında bulunan melekler tarafından kaydedilir. Hesap anı için hazırlanan defterler din gününde insanlara sunulur. Kişi yaptıklarının hiçbirini reddedemez, çünkü yaşadığı her an, amel defterine kaydedilmiştir. Herkes kendi defterinden, ahiret için neler hazırladığını öğrenir. Müminler sağ ellerine, kafirler ise sol ellerine defterlerini alırlar. Kimsenin zerre kadar haksızlığa uğratılmadığı ve bir hardal tanesi kadar amelin dahi hesaba katıldığı bu anda, müminlerle kafirlerin tavırları çok farklıdır. Müminler, büyük sevinç içinde defterlerini alıp, okumaları için yanında bulunanlara uzatırlar. Allah ayetlerde şöyle buyurmaktadır:

Siz o gün arzolunursunuz; sizden yana hiçbir gizli (şey), gizli kalmaz. Artık kitabı sağ-eline verilen kişi, der ki: "Alın, kitabımı okuyun. Çünkü ben, gerçekten hesabıma kavuşacağımı sanmış (anlamış)tım. Artık o, hoşnut bir yaşama içindedir. Yüksek bir cennette. Devşirilecek (meyve ve eşsiz ürün)leri pek yakındır. Geride kalan günlerde, 'peşin olarak sunduklarınıza karşılık olmak üzere,' afiyetle yiyin ve için. (Hakka, 69/18-24)

Müminlerin bu sevinç ve çoşkularına karşın kafirler kahredici bir utanç ve korku içindedirler. Kafirlerin defterleri sol ellerine verilir. En küçüğünden en büyüğüne kadar hiçbir işin eksik bırakılmadan meleklerce yazılmış olan bu defter, Allah'ın beğenmediği işlerle doludur. Bu gerçek karşısında inkar edenlerin korku ve şaşkınlıkları ayette belirtilmiştir:

(Önlerine) Kitap konulmuştur; artık suçlu-günahkarların, onda olanlardan dolayı dehşetle-korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki: "Eyvahlar bize, bu kitaba ne oluyor ki, küçük büyük bırakmayıp herşeyi sayıp-döküyor?" Yapıp-ettiklerini (önlerinde) hazır bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. (Kehf, 18/49)

İlave bilgi için tıklayınız:

Cennet de olsa, sonsuz hayat sıkıcı olmaz mı?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun