Lahik konusunda detaylı bilgi verir misiniz?

Tarih: 12.08.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

LAHİK KONUSU:

Lahik: Namaza imam ile beraber başladığı halde kendisine gaflet, uyku veya cemaatin çokluğundan dolayı bir zahmet arız olup veya abdesti bozan bir durum ile karşılaşıp da namazın tamamını veya bir kısmını imam ile kılamayan kimse.

Namazın başından sonuna kadar, aralıksız olarak imama uyan, bütün rek'atleri imam ile beraber kılan kimseye "müdrik", imama birinci rek'atın rükûundan sonra, imam selâm verinceye kadar, arada uyan kimseye de "mesbûk" adı verilir.

Lâhik, imamla birlikte kılamadığı kısım için, imama uyan kimse gibidir. Bu yüzden kaçırdığı rek'atleri kaza ederken, Kur'ân-ı Kerim okumaz ve kendi başına kıldığı rek'atlerdeki yanılmasından dolayı "sehiv secdesi" yapması gerekmez. Çünkü imamın arkasında namaz kılan cemaat kendi yanılmasından dolayı sehiv secdesi yapmaz.

İmama uyan cemaatten birisinin, namaz içinde abdesti bozulsa, meselâ, burnu kanasa, saftan ayrılır, namaza aykırı bir şeyle uğraşmaksızın hemen abdest alır, tekrar cemaate dönerek yetiştiği yerden imama uyar. Mümkün ise önce kaçırdığı rek'âtleri veya rükünleri kaza eder, sonra imama tabi olarak onunla selâm verir. Bir kimse, birinci rek'atın kıyamında uyuyup da imam secdeye vardığı anda uyansa, hemen rükûa varır, sonra secdeye vararak imama tabi olur. Bir yere dayanmaksızın vuku bulan, uyku hali gerçek uyku sayılmadığı için abdeste ve dolayısıyla namaza zarar vermez.

Lâhik, imama yetişemeyeceğini anlarsa, hemen imama tabi olur, imam namazdan çıkınca kendisi kaçırmış olduğu rek'atleri veya rükünleri kaza eder. Ancak hükmen imamın arkasında namaz kılmakta olduğu kabul edilerek bir şey okumaksızın eksik kalan rek'atleri tamamlar.

İmama ikinci rek'atte uyan bir kimse (mesbûk) abdesti bozulduğu için, bir veya daha fazla rek'atı kaçırsa, imam selâm verdikten sonra kaza edeceği ilk rek'atte kırâatte bulunması gerekir.

İmam sehiv secdeleri yapsa, Lâhik namazını henüz tamamlamamış ise, onunla beraber bu secdeleri yapmaz. Önce namazı tamamlar, ondan sonra bu sehiv secdelerini yapar (İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 277 vd.; ez-Zeylaî, Tebyînul-Hakaik, el-Emîriyye, III,137 vd.; İbn Âbidîn, Reddül-Muhtâr,Mısır, t.y., I, 500-560; ez-Zühaylî, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletuh, Dımaşk 1405/1980, II, 209, 210).

Korku namazında, namazı imama uyarak kılmaya başlayan ve iki rek'atlı namazda ilk rek'atı, üç veya dört rek'atlı namazda ise, ilk iki rek'atı imam ile beraber kılan birinci grup, ikinci secdeden veya birinci oturuşta "tahiyyât"tan sonra düşman cephesine gider, ikinci grup gelerek, imam ile geri kalan re'katleri kılar, yeniden düşman karşısına gider. İmam kendi başına selâm verir. Birinci grup, döner gelir, namazını kıraatsız olarak tamamlar, selâm verir.

İşte bu grup "lâhik" hükmündedir. İkinci grup namazlarını imamdan sonra kıraatle tamamlayıp düşman cephesine yeniden gider (bk. "Korku Namazı"). Bu ikinci grup ise "mesbûk" hükmünde olduğu için namazını kıraatla tamamlar.

Ancak her lâhikin yukarıda açıklandığı şekilde namazı tamamlaması güç olduğu için, lâhiklerin eksik kalan namazlarına yeniden başlamaları daha uygun görülmüştür. (Hamdi DÖNDÜREN)

Cemaatle namaz kılarken abdesti bozulan kimsenin, namazı kaldığı yerden kılabilmesi konusunda, bu meselenin cevâzıyla ilgili şartlar:

a) Meydana gelen hadesin abdesti gerektirmesi,

b) Nadir olaylardan olmaması,

c) Hadesin meydana gelmesinde şahsın ihtiyar ve iradesinin bulunmaması, yani ihtiyarı dışında meydana gelmesi, (Bahr-i Râik / îbn  Nüceym.)

O halde namazda iken kasten idrarını akıtır, ya da büyük abdestini bozar veya yellenir ya da buna benzer bir fiili kasten meydana getirirse, artık alacağı abdestle kılmakta olduğu namazı kaldığı yerden değil, yeniden kılması gerekir. Çünkü kasde dayalı abdest bozma namazı bozmuş sayılır.

Kasden yapmaz da ancak meydana gelen hades guslü gerektirirse, o takdirde de namaz bozulmuştur, yeniden kılması gerekir.

Bunun gibi, meydana gelen hades, bir insanın fiiliyle oluşuyorsa, yine o namazı iade etmesi lâzımdır. Ebû Yusuf bu görüşe muhalefet etmiştir. Ona göre kaldığı yerden kılabilir. Çünkü kendi fiiliyle değil başkasının fiiliyle hades vaki olmuştur.

Elinde olmayarak ağız dolusu kusuntu gelirse, abdest alıp kılmakta olduğu namazı kaldığı yerden tamamlar. Ancak bu arada konuşmaması gerekir.

Namaz kılarken kendi fiili olmaksızın abdesti bozacak bir durum meydana gelirse, meselâ:

Atılan bir taş başını yarıp kan akmasına neden olur veya hariçten birisi onun yüzündeki yaraya dokunarak irin akmasına sebep olursa, bu takdirde namaz bozulmuştur. Abdest alıp yeniden kılması gerekir. Bu, İmam Ebû Hanîfe ile İmam Muhammed'e göredir. (Şerh-i Tahavi.)

Namaz kılarken damdan düşen bir taş başını yarıp kan akmasına neden olursa, bu taş oradan geçen bir kimsenin yürümesinden dolayı düşmüşse, o takdirde namazı iade etmesi gerekir. Taş kendiliğinden düşmüşse, abdest alıp kaldığı yerden kılıp tamamlayabilir.

Bunun gibi ağacın altında namaz kılarken düşen bir meyve kan akmasına neden olursa, bu takdirde abdest alıp namazı kaldığı yerden kılabilir. Dilerse yeniden kılar.

Ama namaz kılarken ayağına bir diken batması veya alnını secdeye korken yine keskin bir taş ya da dikenin batması sebebiyle kan akarsa, bunda adamın kastı olmasa bile yine de o namazı iade etmesi gerekir. Çünkü daha önce namaz kılacak yere dikkat edip ona göre durmalıydı. Namazda iken sivrisineğin ya da başka bir haşerenin ısırmasıyla çıkıp akan kan abdesti bozduğu gibi namazı da bozmuş sayılır, yeniden kılması gerekir.

Namazda iken aksırır ya da öksürürken yellenirse, abdesti bozulduğu gibi namazı da bozulur; abdest alıp yeniden kılması gerekir. Sahih olan da budur. (Fetâvâ-yi Hindiyye.)

Namaz kılarken vücudundaki kanlı bir çıban patlar da kan ya da irin akacak olursa, abdest alıp kaldığı yerden namazını tamamlayabilir.

Vücudundaki çıbanı sıkar veya dizindeki çıban rükû'a eğildiğinde ellerinin dokunmasıyla patlar ve kan akarsa, yeniden abdest alıp bozulan namazı iade etmesi gerekir. (El-Muhit / Radıyüddin Serahsî.)

Namazda bayılır veya cinnet getirir ya da kahkaha ile gülerse, abdest alıp yeniden namaz kılması gerekir. Bunun gibi namazda uyur veya ihtilâm olursa abdest alıp yeniden namaz kılar. Bu, istihsanî bir hükümdür.

Namazda iken elbisesine dirhem miktarı idrar serpilirse, abdest alıp yeniden namazını kılması gerekir. Zahir rivayet budur. (Şerh-i Tahavî.)

d) Şartlarından biri de abdesti bozulunca hemen ayrılması,

Aksi halde bir rükün miktarı ya yerinde bekler ya da bir rükün eda edip öylece ayrılırsa, namazı da bozulmuş sayılır. Yeniden kılması gerekir.

Bu durumda abdest almaya giderken veya dönerken Kur'ân'dan bir şeyler okursa, namazı yine de bozulur; iade etmesi vâcib olur. Sahih olan da bu görüştür. (Fetâvâ-yi Hindiyye.)

Abdest almaya giderken ve ondan dönerken tesbihte bulunursa, bu namazı bozmaz, kaldığı yerden tamamlayabilir. En sahih olan görüş ve ictihâd budur. (El-Tebyîn / Zeylai.)

İmam namaz kıldırırken, rükû'da abdesti bozulur, fakat o yine “Semiallahu limen hamidehu” diyerek başını kaldırır veya secdede abdesti bozulur, o bir rükün edâ etmeyi dileyerek Allahu Ekber diyerek başını kaldırırsa, hem kendisinin, hem cemaatin namazı bozulmuş olur. Ama bir rüknü yerine getirmeyi dilemeden böyle yaparsa, farklı iki görüş vardır. (El-Kâfi / El-Mervezi.)

İmam secdede iken abdesti bozulur ve o da Allahu Ekber diyerek başını kaldırırsa, namazı bozulmuş olur. Tekbir getirmeden kaldırırsa namazı bozulmaz, yerine bir adam geçirerek namazın tamamlanmasını sağlar. (Fetâvâ-yi Hindiyye.)

Uyuklayarak abdesti bozulur ve bir müddet sonra uyanırsa, yeniden abdest alıp namazı kaldığı yerden tamamlar. Ama uyandıktan sonra az da olsa bir süre beklerse, namazı bozulur. Yeniden iadesi gerekir. (Mi'racü'd-Diraye.)

e) Şartlardan biri de, abdesti bozulduktan sonra namaza aykırı bir fiilde bulunmaması,

O halde namazda abdesti bozulduktan sonra yürüyüp abdest almanın dışında başka bir harekette bulunur veya konuşur, güler veya bir şey yer ya da içerse namaz bozulur. Abdest aldıktan sonra yeniden kılması gerekir.

Namazda abdesti bozulduktan sonra yeniden abdest alırken avret yeri açılırsa, namazı bozulur, yeniden kılması gerekir. (El-Bedayiü'l-Kâsani.)

Ancak abdest alırken elde olmayan sebeplerle avret yeri açılır ve bundan sakınması mümkün olmazsa, Kaadı Ebû Ali En-Nesefîye göre, namazı bozulmaz, kaldığı yerden tamamlayabilir. (En-Nihaye - Fetâvâ-yi Hindiyye.)

Kadına gelince, namazda abdesti bozulduktan sonra abdest almak için kollarını sıvadığında namazı bozulur. Çünkü kollar avrettir. Sahih olan da budur.

Abdest almak için kuyu, yakında; çeşme ise uzakta olursa, en az külfetli olanı seçer. Ancak kuyudan su çekerek abdest alırsa, sahih olan şudur ki, namazını yeniden kılar.   Muhtar olan kavi de budur.

Namazda abdesti bozulduktan sonra çok yakın olan evine gitmeyip ondan biraz daha ötede olan çeşmeye giderek abdest alan kimsenin namazı bozulmuştur, yeniden kılması gerekir. Ama çeşmeyle evi arasında iki saf sığacak kadar az bir mesafe bulunursa, o takdirde namazı kaldığı yerden tamamlayabilir.

Evinde su bulunduğunu unutarak biraz öteki çeşmeye kadar uzanıp abdest alırsa, aradaki mesafe belirttiğimizden fazla da olsa, namazı kaldığı yerden tamamlayabilir. (Fetâvâ-yi Hindiyye.)

Abdest aldıktan sonra namaz kılmaya gelirken başını mesh etmediğini hatırlar da dönüp bunu yerine getirdikten sonra namazı kaldığı yerden tamamlayabilir. Ancak gelip namaza durduktan sonra bunu hatırlarsa, artık başını mesnettikten sonra o namazı yeniden kılar. (El-Hulasa - El-Mebsut / Serahsi.)

Abdest alıp ayrıldıktan sonra elbisesini unuttuğunu hatırlayarak geri dönüp alırsa, artık namazı hükümsüz olmuştur, yeniden kılması gerekir. (Tatarhaniyye.)

Abdesti mescidde namaz kılarken bozulur ve mescit içindeki su kabından abdest aldıktan sonra o kabı tek eliyle tutup namaz kılacağı yere taşırsa, namazı bozulmamış sayılır ve kaldığı yerden tamamlayabilir. Ama iki eliyle tutup taşıdığı takdirde namaz bozulmuştur, yeniden kılması gerekir. (El-Muhlt / Radıyüddin Sevahsî.)

Abdest almak için kilitli bulunan evini, açar, abdest aldıktan sonra hırsızlık endişesiyle kapıyı tekrar kilitleyip öylece namazı tamamlamaya gelirse, kaldığı yerden kılabilir. Böyle bir endişe olmadığı halde kilitlerse, artık o ilk namaz bozulmuştur, yeniden kılması gerekir. (El-Cevheratü'n-Neyyire.)

Namazda iken namaza mâni' olacak kadar necaset elbisesine dokunur, onu yıkarsa, bu necaset kendi bünyesinden meydana gelen bir necasetse namazı kaldığı yerden tamamlayabilir. Hariçten dokunmuşsa, namazı bozulmuştur, yeniden kılması gerekir. İmam Ebû Yusuf’a göre, hariçten de dokunmuş olsa, yine de namazı kaldığı, yerden tamamlayabilir.

Elbisesine namazda iken necaset dokunursa, hemen oracıkta elbisesini değiştirme imkânı varsa değiştirip namazı kaldığı yerden tamamlar. Necaset dokunan elbiseyle namazın az bir bölümünü yerine getirecek olursa, namaz bozulmuş sayılır. Namazı olduğu yerde bırakır da bir süre o vaziyette beklerse, hüküm yine böyledir. (El-Muhit / Serahsi.)

Namazda iken abdesti bozulduğu için abdest almak üzere ayrılır ve bu esnada kasten abdest bozacak bir fiilde bulunursa, artık o namaz bozulmuştur, yeniden kılınması gerekir. (Fetâvâ-yi Kaadıhan.)

f) Şartlardan biri de, semavi bir hades arız olduktan sonra geçmiş bir hadesin ortaya çıkmaması,

Buna bir misal verelim:

Ayağında mest bulunduğu halde namaz kılarken abdesti bozulur, yeniden abdest almak için ayrıldığında mestlerin süresi dolarsa, artık o namazı yeniden kılması gerekir. Sahih olan da budur. (Bahr-i Râik / îbn Nüceym.)

Bunun gibi teyemmümle namaz kılarken abdesti bozulduğu için yeniden abdest almak üzere ayrılır ve bu sırada suya rastlarsa, namazı bozulmuş sayılacağından onu yeniden kılması gerekir. (El:Muhit / Serahsi.)

g) Şartlardan biri de cemaat halinde namaz kılarken abdesti bozulmuşsa, yeniden abdest aldığında -imam namazı bitirmemişse- gelip imama uyması gerekir. İmam namazı bitirmişse, artık dönmesine gerek yoktur. Şayet dönüp eski yerine gelirse, namazı bozulmuş olur, yeniden kılması gerekir.

İmam henüz namazı bitirmemişse, muktedi abdest aldıktan sonra eski yerine gelmesine gerek yoktur, ara yerde bir engel yoksa bulunduğu yerden imama uyup namazını tamamlar. (Bahr-i Râik / İbn Nüceym.)

Yalnız başına namaz kılarken abdesti bozulduğu, için yeniden abdest alan kimse, dilerse namazı evinde tamamlar, dilerse ilk namaz kıldığı yere döner. Dönmesi afdaldır. (El-Kâfî - Hâkim-i Şehid El-Mervezi.)

Bu konuda imam da münferit gibidir. Abdesti bozulduğunda yerine birini geçirip kendisi abdest aldıktan sonra, yerine bıraktığı imam namazı bitirmişse o artık dönmeyip olduğu yerde namazını tamamlar. Bitirmemişse, dönüp ona uyarak namazını tamamlar. (Şerh-i Vikaaye / Sadrü'ş-Şeri'a Ubeydullah.)

h) Namazda abdesti bozulduktan sonra üzerinde kazaya kalmış bir namazı hatırlamaması gerekir.

Abdesti bozulan kimse tertip sahibi olur da abdest aldığında kazaya kalmış bir namazı hatırlarsa, ilk başladığı namaz bozulmuş sayılır, vakit dar değilse önce kazaya kalmış namazı, sonra o namazı yeniden kılar. (Bahr-i Râik / İbn Nüceym.)

i) Şartlardan biri de, abdesti bozulan kimse imam olursa, yerine imamete elverişli olmayan bir kişiyi geçirmemesi gerekir. Meselâ:

Yerine imam olmak üzere bir kadını geçirirse, namazı bozulmuş olacağından abdest aldıktan sonra yeniden kılması gerekir. Bu durumda cemaatin de namazı bozulur. (Bahr-i Râik / İbn Nüceym.)

(Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, 1/326-332)

İlave bilgi almak için tıklayınız:

Namazda Uyuklamak...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun