Müezzinlik yapmak mı yoksa imamlık yapmak mı daha faziletlidir?

Tarih: 18.08.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

"Ezan mı daha faziletli, imamet mi daha faziletlidir?" hususu ihtilaf konusudur. Buna "Kişi, içinden bilirse ki imametin hakkını tam olarak verebilecektir, bu durumda imamet efdaldir, değilse ezan!" diye açıklık getirilmiştir.

 İmamlıkla müezzinliğin bir kimsede birleştirilmesi hususunda da ihtilaf vârid olmuştur. Buna bazıları "mekruh" demiştir. Beyhakî'de, bunun mekruh olduğunu belirten bir de rivayet vardır, ancak hadis zayıftır. Fakat Hz. Ömer (ra)'ın şu sözü sahih senetle sabittir: "Hilafetle birlikte ezanı da yürütebilseydim, ezan da okurdum." İmamlık ve müezzinliğin aynı şahısta birleşmesine umumiyetle müstehab denmiştir.

 Ezanı tarif ederken -çoğunlukça benimsenmemiş bile olsa da- İbnu'l-Münîr gibi bazılarının: Ezanın hakikatı, müezzinden sâdır olan şeylerin tamamıdır. Söz, davranış ve heyet." dediğini bilmekte fayda var. (Kütüb-i Sitte Şerhi, İbrahim Canan)

 Müezzin olmak, günde beş defa ezan okuyarak insanları Allah'ın (cc) varlığına ve birliğine, Hz. Muhammed (s.a.s)'in Allah (c.c.)'nın son Peygamberi, kurtuluşa çağıran son elçisi ve insanlığın yegâne ve tek önderi olduğuna; Allah'a kulluk ederek "Kurtuluşa koşunuz! Kurtuluşa koşunuz!.." diyerek davet etmektir. Bu davet etmenin fazileti hakkında, Rasûlüllah (s.a.s), şöyle buyurmaktadır: "Müezzinler kıyamet günü insanların en uzun boylu olanlarıdır." (Müslim ve Ahmed b. Hanbel'den Mansur Ali Nâsıf et-Tâc, el-Câmiu'l-Usûl fi Ehâdis er Rasûl, I, 161).

 Abdullah b. Abdurrahman (r.a.) Ebu Saîd el-Hudrî (r.a.)'nin kendisine şöyle dediğini rivayet eder: "Senin koyun ve kır hayatını sevdiğini görüyoruz. Koyunların arasında kırlarda namaz için ezan okuduğunda sesini yükselt. Çünkü müezzinin sesini duyan her insan, her cin ve her şey, kıyamet gününde ona şahidlik edecektir." Ebu Said, bunu Rasûlüllah (s.a.s)'den işittiğini söyledi (Buhârî ve Nesâî'den et-Tâc, I, 161).

Ebu Hüreyre (r.a.), rivayet ettiğine göre, Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurdular:

"İmam, (arkasında duranların namazlarının) kefilidir. Müezzin ise (Müslümanların ibadetlerinde) güvenilir kişidir. Allah'ım! İmamları (başkasına örnek olacakları) doğru yola ilet ve müezzinleri affet." (Ebû Dâvud, Tirmizi'den naklen et-Tac, I, 161).

Yine Ebu Hûreyre (r.a.)'ın rivayetine göre Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurdular:

"Müezzinin günahları sesinin ulaştığı yerleri de doldursa affolunur. Kıyamet gününde yaş ve kuru sesini duyan her şey ona lehinde şahitlik eder." (Ebu Davûd, Tirmizi'den naklen et-Tac, I,161).

İbn Mâce'nin bir rivayetinde ise Rasûlüllah; "Müslümanların, müezzinlerin boyunlarında iki emaneti vardır: Namazları ve oruçları." (et-Tac, I,161, dipnot,10).

İbn Ömer (r.a.) rivayetine göre Rasûlüllah (s.a.s)'in iki müezzini vardı: Bilal-i Habeşi (r.a) ve âmâ olan Abdullah b. Ümm-i Mektûm (r.a). (Müslimden, et-Tac, I, 165).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun