Peygamber Efendimiz kendisi namazda Salli ve Barik dualarını okur muydu?

Tarih: 07.10.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kendi adını söyler miydi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Namazda ve diğer ibadetlerimizde okunan duaları, hem okuyarak hem de tavsiye ederek bize öğreten Peygamber Efendimiz (a.s.m)'dır. Bu nedenle namazda okunan salavat dualarını da elbette okumuşlardır.

Son teşehhütte Hz. Peygamber (asm)'e ve âline salavat getirmek:

Hanefîlere göre (1): Hz. Peygamber (asm)'e İbrahîmî salavat getirmek sünnettir. Malikilere göre(2), son teşehhütten sonra Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmek de sünnettir. Bunun gibi, yani ister ilk teşehhüt olsun ister son teşehhüt, her teşehhüt kendi başına bir sünnettir.

Şafiî ve Hanbelilere göre ise(3): Son teşehhütte Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmek vaciptir. Hz. Peygamberin âline salavat getirmek ise Şâfıîlere göre sünnet, Hanbelîlere göre vaciptir.

Hanbelilere göre, vacip olmasının dayandığı delil, Kâ'b b. Ucre'nin rivayetidir: "Hz. Peygamber (asm) bizim yanımıza geldi. Biz dedik ki: "Yâ Resulallah! Allah bize, sana nasıl selâm getireceğimizi bildirdi. Sen de bize sana nasıl salavat getireceğimizi öğret." Hz. Peygamber (asm) şöyle buyurdu:(4)

"Ey Allah'ım! Peygamberimiz Muhammed'e ve onun ailesine salat et, onların şerefte kadrini yücelt; Hz. İbrahim ve ailesine salat ettiğin gibi. Ve yine Hz. Muhammed Efendimizi ve ailesini mübarek kıl, onların feyiz ve bereketlerini daima arttır; Hz. İbrahim ve ailesini mübarek kıldığın gibi. Şüphe yok ki sen Hamîdsin, Mecidsin."

Esrem'in Faddale b. Ubeyd'den rivayet ettiğine göre: "Hz. Peygamber (asm) namazında dua edip Rabbini temcid etmeyen (övmeyen) ve Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmeyen birini duydu ve: "Bu adam acele etti." buyurduktan sonra onu huzuruna çağırtıp şöyle buyurdu:

"Sizden biri namaz kılınca önce Rabbini övmekle başlasın, sonra Peygamber'ine salavat getirsin, sonra da dilediği gibi duada bulunsun."

Bu hadisteki emir vücubu gerektirir. Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmenin şekli Hz. Kâb'ın rivayet ettiği hadiste zikredilen şekildedir.

Şâfiîler, Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmenin vacip olduğuna Kur'an'ın emrini delil getirmektedirler. Bu emirde: "Ey iman edenler! Hz. Peygamber'e salavat getirip selâm verin." (Ahzab, 33/56) ayeti ile daha önce geçen hadis, bu manada Darekutnide ve İbni Hıbban'ın Sahihi ile Hâkim'in Müstedrek'inde zikredilen ve Müslim'in şartına bağlı olarak sahih olduğu söylenen hadis ile Ahmed, Müslim Nesaî ve Tirmizinin rivayet ettiği ve Tirmizinin sahih dediği hadise dayanmaktadır. Hz. Peygamber (asm)'e ve aline salavat getirmenin asgarî ölçüsü "Allahumme salli alâ Muhammedin ve âlihî" ifadesidir. "Mecid"e kadarki ilâveler ise sünnettir.

Hz. Peygamber (asm)'in âline salavat getirmenin sünnet olması, Ebu Zür'a'nın rivayet ettiği hadise dayanmaktadır: "Hz. Peygamber'e salavat getirmek bir emirdir. Bu emri terk edenlerin namazlarını yeniden kılmaları gerekir."(5) Bu hadiste Hz. Peygamber'in âline salavat getirmeyi zikretmemiştir.

Hanefî ve Malikîlerin Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmenin mutlak olarak sünnet olduğu görüşlerinin dayandığı delil şudur: Hadislerdeki mezkur emirler bize salavatın keyfiyetini öğretiyor. Bu durum salavatın vacip olmasını gerektirmez. Şevkânî bu konuda şöyle demiştir:(6) Salavat getirmenin vacip olduğuna hükmedenlerin dayandıkları deliller bana göre sabit değildir. Sabit olduğunu farz etsek bile, namazını kötü bir şekilde kılan bedeviye Hz. Peygamber'in bunu öğretmeyi terk etmesi, özellikle: "Bunları yaptığın zaman namazın tamdır." sözü, salavat ge­tirmenin mendup olduğuna delâlet eden bir karinedir. Hz. Peygamber'in teşehhüdü öğrettikten sonra İbni Mes'ud'a: "Bunu söylediğin zaman yahut bunu bitirdiğin zaman namazını bitirmiş olursun. Eğer kalkmak istersen kalk, oturmak istersen otur."(7) buyurmuştur.

Namaz Dışında Hz. Peygamber (asm)'e Salavat Getirmek:

Namaz dışında Hz Peygamber (asm)'e salavat getirmek vacip olmayıp menduptur. Taberî, ayetin hükmünün mendupluk manasına hamledildiği hususunda icma bulunduğunu bildirmiştir. Hanefilere göre (8) kişinin ömründe bir kere Hz. Peygamber (asm)'e salavat getirmesi farzdır. Mezhebe göre, Hz. Peygamber'in ismi bir mecliste zikredildikçe salavatın tekrarlanması müstahaptır. Fetva da bunun üzerinedir.

Muhammed (asm) Lafzının Başında "Seyyidina" İfadesini Kullanmak:

Hanefî ve Şâfiîlere göre(9), İbrahîmi salavatların okunduğu namazlarda Muhammed lafzından önce "seyyidina" lafzını kullanmak menduptur. Bunu yapmak yapmamaktan daha faziletlidir. "Beni namazda seyyidlik ile vasıflandırmayın" tarzında rivayet edilen hadis ise uydurmadır.(10)

Dipnotlar:

1. ed-Dürru'l-Muhtâr, 1,478.
2. eş-Şerhu's-Sağir, 1,319.
3. Mugni'l-Muhtaç, 1,173 vd. el-Muğnî: I, 541.
4. Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.
5. Neylü'l-Evtâr, II, 284.
6. Neylü'l-Evtâr, II,288.
7. Bu hadisi Ahmed, Ebu Dâvud, Tirmizî ve Darekutni rivayet etmişlerdir.
8. ed-Dürrü'l-Muhtâr, 1,480; Tebyînü'l-Hakâyık, I, 108.
9. ed'-Dürrü'l-Muhtar. 1,479; Haşiyetü'l-Bacuri, I,162; Şerhu'l-Hadramiyye, 478.
10. Esne'l-metalib, 253.

(İslam Fıkhı Ansiklopedisi, Prof. Dr. Vehbe Zuhayli)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun