"Hz. Muhammed, Fetih suresi 18-21. ayetleri Hudeybiye seferi sırasında kendi günlük siyâsetinin bir gereksinimi olarak Kur'ân'a koymuştur." iddiasına ne dersiniz?

Tarih: 04.11.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Aslında insan oğlu, yaratılışı gereği gerçekleri görmek ister. Fakat kazıdığı yerden bazen yanlışlar da gelir, onları doğru zanneder, koynunda saklar. Artık onun doğru olmadığına karar vermesi çok uzun zaman alır. Çünkü onun yanlışı doğru, doğrusu yanlışa bürünmüştür.

Özellikle, herhangi bir konuda önyargı fanatizmi bir kere şuur altına yerleşti mi, kişiyi adeta hipnotize eder. Artık o konuda kişi bir yanlışlıklar deryasında olduğunu düşünmeye başlar. O halette bulunduğu sürece, karşısına altın çıksa onu bakır sanır, elmas görse kömür olduğunu düşünmek zorundadır. Çünkü ona göre orada altın ve elmas yoktur.

Allah’a ve ahirete inanamayanların, samimi Müslümanların insanlara karşılıksız yaptıkları hizmetleri anlamamaları, onun altında mutlaka bir menfaat düşünmelerinin kaynağı da bu çıkmaz psikolojik sokaktır.

Bir insan hayatı boyunca, asıl kimliğini, kişiliğini gizleyip ikinci bir kişilikle yaşaması ve hiç kimsenin onun bu sahte kişiliğini fark etmemesi mümkün mü? Türkiye’deki bir çoban dağdan inip ABD’ye gitse ve kendini Türkiye’nin atanmış büyük elçisi olduğunu söylese, acaba onun bu yalancı, sahte kurnazlığı kaç saat devam edebilir? Keza, cahil bir insan o devirlerde, Sokrat, Eflatun, İbn Sina veya Dekart gibi bir filozofu taklit etse, o kimlikle dolaşmaya başlasa, kaç kişiyi kandırabilir? Her tarafından sarkan cehalet ve yapmacık tavırları onun sahtekâr bir yalancı olduğunu gösterip ele vermez mi?  Ele vermez diyenin aklından kim şüphe etmez ki... Çünkü bu sahtekârlığın herkes tarafından yutulacağını düşünen kimse, bütün oradaki insanları akılsız, bir şey anlamaz bir hayvan sürüsü olarak düşünüyor demektir.

Acaba, bize kadar gelen hayatlarının belgeleriyle harika akılları, ferasetleri, dikkatleri, keskin zekaları dünyaca kabul gören, Dört halife başta olmak üzere, sahabe denilen o mümtaz insanları  böyle bir koyun sürüsü gibi düşünmeye kimin haddi ve hakkı vardır. Hz. Muhammed (a.s.m)’i -dinlerine hakaret ettiği gerekçesiyle- ilk önce ön yargı fanatizmiyle öldürmek isteyen bu insanların daha sonra gözlerini kırpmadan ona kendilerini feda ettiren  nedir? Onun doğruluğu, güvenirliği, gerçek kimliği, Allah’tan aldığı doğru elçiliği değil midir? En ince hareketlerine kadar yirmi üç yıl boyunca kendisini dikkatle izleyen bu insanların, onun hayatından sonra da kendilerini ona feda etmeleri, canlarını onun yoluna adamalarının başka bir açıklaması olabilir mi?

İnsan bir defa dünyaya gelir, sonra ölür ve tekrar dirilip hesap vermeye gider. Bu işin ikinci raundu yoktur. Bu sebeple, insanoğlu çok ciddi olmak zorundadır. Bu işler şakaya gelmez, hafife alınamayacak kadar ciddidir.

Sadece söz konusu edilen ayetler değil, Fetih Suresi baştan sona kadar geleceğe yönelik gaybî haberle doludur. Ve verdiği bu  haberlerin hepsi olduğu gibi çıkmıştır. Bunlar tefsir kaynaklarımızda mevcuttur. Bunları Hz. Muhammed (a.s.m) bir insan olarak nerden bilecekti? Mekke’nin mutlaka fethedileceğini nereden bilecekti? Mevcut haliyle Müslümanların aleyhinde gözüken Hudeybiye anlaşmasının Müslümanlar için aslında bir fetih ve zafere yol açacağını nereden bilecekti? Kısa bir zaman dilimi içerisinde (Hayber zaferi gibi) yeni ganimetlerin, fetihlerin, zaferlerin elde edileceğini nereden bilecekti?

Hulasa bütün kabahat önyargı fanatizmindedir. Yıldızı yıldız böceğiyle karıştıran da odur, doğruyu yanlışa bulaştıran da odur, aktif aklı uyuşturan da odur, objektif düşünce akımına kısa devre yaptıran da odur.

İlave bilgiler için tıklayınız:

Fetih Suresi 21. ayette: "Henüz elde edemediğiniz başkaları da (ganimetler) var. ...

Kâfirlerin; "Bu Kur'an Muhammed’in uydurduğu iftiradır." iftiraları hakkında.

Allah'ın Varlığının Delilleri.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun