Bir hemşirenin saçı görünmeyecek şekilde boneli fakat boynu açık, diğer yerleri kapalı olarak çalışması caiz midir?

Tarih: 15.03.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Boynu kazak veya streç giyerek kapatması tesettüre uygun olur mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Nur Süresi’nin 30. ayetinde, mümin erkeklerin harama bakmamaları, namus ve iffetlerini korumaları emredildikten sonra 31. ayetinde kadınlarla ilgili olarak mealen:

“Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (bakmaları haram olan şeylerden) çevirsinler, edep yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görülen müstesna ziynetlerini açmasınlar, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.”

buyurulmakta ve ayetin devamında kadınların kendiliğinden görünmeyen ziynet yerlerini, kimlerin yanında açabilecekleri belirtilmektedir.

Harama Bakmak ve İffeti Korumak:

Görüldüğü gibi bu iki ayette hem erkeklerin hem de kadınların harama bakmamaları, edep yerlerini iyice örtülü tutup, iffet ve namuslarını zina, fuhuş ve onlara sebep olabilecek durumlardan korumaları emredilmektedir.

Hz. Peygamber (S.A.V.) de “...Gözlerin zinası şehvetle bakmaktır...” buyurarak harama bakmayı, göz zinası olarak nitelemiştir.(1)

Ancak, gözün harama tesadüfen ilişmesinin kasıtlı bakmak hükmünde olmadığı da hadis-i şeriflerde belirtilmiştir.(2)

İslam alimleri, yukarıda mealleri yazılı ayetlere ve konuyla ilgili hadislere dayanarak, erkeklerin ve kadınların, nikahlı eşleri dışında herhangi bir kimseye şehvetle bakmalarının haram olduğu üzerinde müttefiktirler. Tedavi, şahitlik ve evlenme maksadı gibi, zaruret veya ihtiyaç halinde bakmalara, fıkıhta belirtilen şartlar ve ölçüler dahilinde müsaade edilmiştir.

Fitne tehlikesi ve şehvet korkusu olmamak kaydıyla, gerek erkeklerin ve gerekse kadınların, kendi yakınlarından ve yabancılardan kimselere ve nerelerine bakıp bakamayacaklarına dair hükümler delilleri ile birlikte fıkıh kitaplarında mevcuttur.(3)

Örtünme

Nur Suresi’nin 31. ayetinde zikredilen bu emirden sonra kadınların örtünmesi ile ilgili olarak da, kendiliğinden görünen müstesna ziynetlerin, ziynet yerlerini açmamaları ve başörtülerini yakalarının üzerine salmaları emredilmiştir.

Cahiliye devrinde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi. Allah Teala, bu ayetle, İslam’dan önceki bu adeti kesinlikle mümin kadınların kendiliğinden görünen hariç ziynetlerini, ziynet yerlerini açmamaları ve başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun, gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir.

Hz. Aişe (R.A.): “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye, Yüce Allah: 'Mümin kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.' ayetini indirince, onlar eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örttüler.”(4) der.

Yine Hz. Aişe (R.A.) bir gün Ensar kadınlarından sitayişle bahsederken, buna benzer bir ifade ile, başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır...(5)

Örtülmesi Gerekli Olmayan Kısımlar

Örtünmesi emredilen, ziynetten istisna edilen ve mücmel olarak geçen “kendiliğinden görünen” ifadesi; ashabdan Hz. Ali, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Enes, Tabiilerden Said b. Cübeyr, Ata, Mücahit, Dehhak, Müctehid imamlardan Ebu Hanife, Malik ve Evzai (Radiyallahu anhum)’nin de dahil olduğu İslam alimlerinin çoğunluğu tarafından; “Yüz ve bilekleri kadar eller.” olarak tefsir edilmiştir.(6)

Örtülmesi Gereken Kısımlar:

Ayetteki “kendiliğinden görünen” mücmel ifadeyi ‘az da olsa’ farklı tefsir eden alimler, kadınların, istisna dışında kalan ziynetlerini ve ziynet yerleri olan saç, baş, boyun, kulak, gerdan, göğüs, kol ve bacakların örtülmesi olarak anlamışlar ve bunlardan herhangi birini açmalarının caiz olmadığı hükmünde ittifak etmişlerdir.(7) Kadınların, bu ziynet yerlerini kimlerin yanlarında açabilecekleri ise, ayetin devamında bildirilmiştir.

Bu ayet-i kerime nazil olunca, yukarıda rivayet edilen hadislerle de sabit olduğu üzere, Ensar ve Muhacir kadınların, eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örtmeye acele etmeleri, Hz. Aişe (R.A.)'nın ablası Esma (R.A.)’nın, ince bir elbise ile Hz. Peygamber (A.S.)’ın huzuruna çıktığı zaman Hz. Peygamberin “Ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını” bildirmesi, yine Hz. Peygamber (asm)’in, bileklerini dört parmak yukarısını işaret ederek "Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir." buyurması, söz konusu ayetteki emirlerin vücub için olduğuna, kadınların yukarıda sayılan ziynet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına delalet etmektedir.

Örtünmenin Gayesi

Dinimizin emrettiği örtünmeden maksat, kadının ziynetini ve ziynet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir. Bu itibarla örtünün; saçın, ten renginin veya ziynetlerin görülmesine engel olacak kalınlıkta, vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir.(8) Bu konuda, yukarıda meali zikredilen hadis-i şerifler dışında, daha çok hadis-i şerif bulunmaktadır.(9)

Ahzab Suresi’nin 60. ayetinde de ”Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle; (evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.” buyurulmaktadır.

Bu ayette Müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir. Nur Suresi’nin 60. ayetinde ise, yaşlanmış kadınların, 31. ayette örtülmesi emredilen ziynet ve ziynet yerlerini örtmek kaydı ile (manto, pardösü, çarşaf gibi) dış elbiselerini üstlerine almadan dışarı çıkabilecekleri belirtilerek şöyle buyurulmaktadır:

“Bir nikah ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların ziynetlerini, (yabancı erkeklere) göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında, kendilerine bir vebal yoktur. Yine de dış elbiseli olmaları, kendileri için hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir."

Netice:

1. Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları

2. Kadınların, vücudun el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) örtmeleri.

3. Başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerini salmaları, Dinimizin, Kitap, Sünnet ve İslam alimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dini bir vecibedir.

Buna göre boynun da örtülmesi gerekir. Boğazlı kazakla boyun örtülüyorsa bu da caizdir. Örtünün dar olmaması gerekir. Çok belirgin şekilde göğüsler belli olursa, bu kıyafet tam olarak tesettürü karşılamaz.

Tesettürle İlgili Hadisler:

1. "Şüphe yok ki Allah, adem oğluna zinadan payını yazdı. (yani onun kendi iradesini kullanarak işleyeceği zina türünü Levh-i Mahfuz’da belirtti, diğer bir yoruma göre şehvet sevgisini onun fıtratına yerleştirdi.) Artık Ademoğlu yazılan payına kesinlikle ulaşır, gözlerin zinası (şehvetle) bakmak, dilin zinası (haramı) konuşmaktır. Nefis de (zinayı) temenni edip şehvetlenir ve (nihayet ilgili organ bunların ortak isteklerini yerine getirmek suretiyle onu tasdik eder veya arzularını gerçekleştirmekten imtina etmekle onları tekzip eder.” (buyurur).

2. Ashab’dan Cerir bin Abdullah el-Beceli (R.A.) den şöyle demiştir:

"Ben Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e (haram) ani bakışın hükmünü sordum. O, bana, gözümü başka yöne çevirmemi emretti."(11)

3. “Ey Ali harama (tesadüfen) bakışın ardından (kasıtlı) olarak tekrar bakma. Çünkü, şüphesiz (tesadüfen olan) birincisi sana (muaf)tır ve (kasıtlı olan) sonuncusu sana muaf değildir.”(12)

4. Hz. Aişe (R.A.): ”Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye, Allah 'Mümin kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar.' ayetini indirince onlar eteklerinden (bir rivayette en kalın olanı) kesip onunla başlarını örttüler.” der(13)

5. Hz. Aişe (R.A.) bir gün Ensar kadınlarından sitayişle bahsederken buna benzer bir ifade ile başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır.(14)

6. Hz. Aişe (R.A.) şöyle demiştir: "Ebu Bekir (R.A.)'ın kızı Esma (ki Aişe validemizin ablasıdır) ince bir elbise ile örtülü olarak Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna girdi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ondan yüzünü çevirdi ve kendi mübarek yüzünü ve ellerini işaret ederek: 'Ey Esma, kadın ergenlik çağına ulaşınca vücudunun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görülmesi gösterilmesi) caiz değildir.! buyurdu."(15)

7. Yine Hz. Aişe (R.A.) şöyle demiştir: “Resulullah (S.A.V.) bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadın ergenlik çağına varınca yüzü ve şuraya kadar elleri dışında herhangi bir yerini açması helal değildir.” buyurdu."

8. Ebu Hureyre (R.A.) şöyle emiştir: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Ateş ehlinden olup, görmediğim iki sınıf insan var: (birisi) yanlarında bulunan sığır kuyruklarına benzer kamçılarla insanları döven (işkence yapan) bir kavimdir. (Diğeri giyinik, çıplak bir takım kadınlardır...”(17) buyurdu.

Dipnotlar:

1. Buhari, (Çağrı Yay. İst. 1981) Kader, 9 (VII, 714) Müslim (Çağrı Yay. İst. 1981) Nikah, 44 (II, 612, Hadis No: 2152, 2153); Beyhaki, VII,89.
2. Müslim, Adab, 10 (II, 1699, Hadis No: 2159) ; Tirmizi, Edeb, 28 (V, 101, Hadis no. 2777) Ebu Davud, Nikah 44, (II, 609,610. Hadis no:2148,2149), Müsned,IV, 358,361; Darimi( Çağrı Yay. İst. 1981) İstizan, 15 (a. 674); Rikak. 3(s. 694), Beyhaki (1. Baskı. Hind, 1353) VII, 90.
3. Serahsi, Mebsut, (Beyrut, 1986) x, 125-165, Nevevi, Minhac (Celaluddin Mahalli’ye ait şerh ile birlikte, II. Baskı, Mısır, 1934)11,206-215, Kasani, Beda’l’us-Sanayi”(Mısır,1328/1910)V, 118-125; İbn Abidin, Reddu’l-Muhtar, (Matbaa Amire, İst.)V, 320-329.
4. Buhari, Tefsir, Tefsir u Sureti’n-Nur, 13 (V, 13) Ebu Davud, Libas, 33 (IV,3577); Beyhaki, VII, 88.
5. Ebu Davud, Libas, 32(IV,356).
6. Taberi, Cami’u’l-Beyan (Beyrut, 1405/1984): X,117-121.
7. Taberi, a.g.e., aynı yer; Fahreddin Razi,Mefatihu’l-Behiyye, Mısır) XXIII, 201,210,Kurtubi el Cami li – Ahkami’l-Kur’an (Lubnan, Darü’l Kitabü’l Arabi)II,I 315-3119. İbnu’l Arabi, Ahkamu’l Kur’an (Lübnan, Darü’l , Ma’rife)III, 365-1376, Serahsi a.g.e. V, 145 165 Celaluddin Mahalli, Şerhu’l Minhac, III, 206 – 215; Kasani. a.g.e., 118-125, İbn Abidin a.g.e., V, 320-329; İbn Hazm, Meratibu’l-İcma, s. 29.
8. Serahsi a.g.e. X, 155; İbn Abidin a.g.e., V, 320-329.
9. Müslim, Libas 34 (II, 1680, Hadis no:2128) Cennet, 13 (II, 2192, Hadis No: 2128); Müsned, II, 356.
10. Buhari Kitabü’l-Kader, 8. bab; Müslim aynı kitab 5. bab; Ebu Davud 4. babda, Ebu Hureyre (R.A.)'den.
11. Müslim Kitabü’l-adab 10 Tirmizi, İsti’zan 61. bab; Ebu Davud, Nikah Kitabı 44. bab; Ahmed, 4/358; Beyhaki 7/90 .. Darimi 2/278, İsti’zan 15.
12. Tirmizi, İsti’zan 61 bab, Ebu Davud, Nikah 44. bab, Ahmed 5/351-352; Darimi Rikak 3; Beyhaki 7/90.
13. Buhari Nur Suresinin tefsiri 13. bab, Ebu Davud, Libas Kitabı 32. bab: Beyhaki 88.
14. Ebu Davud, Libas Kitabı 33. bab.
15. Ebu Davud, Libas Kitabı 33. bab.
16. Buhari Kitabü’l-Kader, 8. bab; Müslim aynı kitab 5. bab; Ebu Davud, Nikah 4 babda,Ebu Hureyre (R.A.)'den.
17. Müslim Kitabü’l – Adab 10 Tirmizi, İsti’zan 61. bab; Ebu Davud, Nikah kitabı 44. bab; Ahmed. 4/358; Beyhaki 7/90 Darimi 2/278, İsti’zan 15.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun