Dini musibet nedir, neden olur, nasıl kurtulunur?

Tarih: 23.03.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Dinî musibet, dinin yolundan çıkmak, Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnemek demektir. Bu musibetler çok değişik sahalarda kendini gösterebilir. İman konularında tereddütler göstermek, dinî musibetin en büyüğüdür. Namaz kılmamak bir musibettir, oruç tutmamak bir musibettir. Faiz yemek bir musibettir. Gıybet etmek, yalan söylemek birer musibettir.

Başta Peygamber Efendimiz (a.s.m.) olmak üzere, müceddit ve müçtehitlerin çektiği sıkıntıların tümü, zâhiren şahıslarına gelmiş gibi görünse bile, hakikatta İslam'a, imana gelen musibetlerdir. İslâmi ve imani hakikatlerin doğru anlaşılmasına ve yayılmasına engel teşkil eden her türlü fikir, eylem ve saldırı birer musibettir.

Bir radyo, televizyon veya gazete gibi iletişim araçlarıyla, İslam'ın özünü zedeleyen her fikir, musibet olduğu gibi, insanları İslam'dan uzaklaştıran her film, görüntü ve fâaliyet de birer musibettir. Her bir günah içinde, küfre giden bir yol vardır. Günaha giden yolların çoğalması bir musibettir.

Müslümanların İslam'ı tam temsil edememesi bir musibettir. Efendimiz (a.s.m.)'in yeterince insanlık tarafından anlaşılmaması, bir musibettir. Kısacası, insanları Allah, ahiret inancından alıkoyan her şey musibettir.

Hak din ile aramızdaki her türlü uyuşmazlığı, anlaşmazlığı ve sürtüşmeyi birer dini musibet saymamız gerektiği gibi, hak dine karşı olan kabalığımızı, küstahlığımızı, inadımızı, anlayışsızlığımızı ve kulak tıkayışımızı da birer dini musibet görmemiz mümkündür.

Eğer bir insan, günahları düşünmüyorsa, yahut ahireti bilmiyorsa veya Allah`ı tanımıyorsa onda öyle dehşetli bir hastalık var ki, ondaki maddi ve bedensel hastalıklardan milyonlarca kat daha büyük ve daha dehşetlidir. Çünkü maddi hasatlıklar sadece dünyamızı tehdit ederken, manevi hastalıklarımız olan günahlar, tereddütler şüpheler, -Allah korusun- ebedi hayatımızı tehdit etmektedir.

Ayrıca dünyaya ve şahsa ait musibet ve hastalıklar, hakikat noktasında musibet değildir; bazen de ilahi bir ihsan ve ikram hükmünde olur. Çünkü musibetler insana sevap kazandırmak için bir ibadet hükmündedir.

Fakat manevi musibet olan dini musibet, ahiretimizi tamir değil, tahrip eder. Çünkü akıl ve kalplerdeki şüpheler insanın imanını tehdit etmektedir. Ama maddi hastalıklara sabır gösterenler için, o ibadet büyük bir manevi kazanç kaynağı olur.

Bu dini musibetlerin farklı sebepleri vardır. İmanın zayıflığı, nefs-i emarenin şımarıklığı, şeytanın tuzağı, dünyanın cazibesi, kötü çevrenin etkisi, bu sebeplerin başında gelir.

Her şeyden evvel, -dinî musibetlerden korunmak veya kurtulmak için- sağlam bir imana sahip olmak gerekir. Bu da aklı ve kalbi tatmin eden tahkîkî bir imanı elde etmeyi sağlayacak eserleri okumakla olur.

İmanın, hayatın her safhasında müspet bir  tesir icra etmesi için, Allah’a kulluk etmeye, özellikle namazı güzelce kılmaya gayret etmek gerekir. Çünkü imanla kabul edilen Allah’ın azameti, ancak amelle kalbe yerleşebilir. Kalpte tamamen yerleşmemiş bir hakikatin hayattaki yansımaları çok zayıf olur.

Bu konuda tefekkür, başlı başına bir tedavî metodudur. Ancak ister iman, ister İslam alanında olsun ve isterse kişinin kendi kusurlarını görmeye yönelik olsun, tefekkürün yapılabilmesi için fikrin yürütüldüğü sahada sağlam bir bilgiye ihtiyaç vardır.

Özetle, iman ilmi, iman şuuru, amelle birleşmesi -dinî musibetlere karşı- bir karantina görevini yapacaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun