Ergenlik çağına girmemiş fakir öğrenciye zekat verililir mi?

Tarih: 14.04.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Ergenlik çağına girmemiş fakir öğrenciye, babası zengin olan fakir çocuğa, Allah yolunda hizmet eden ama fakir olmayana zekat verilebilir mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslâm'da aile fertleri arasında mal birliği değil, mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı kendisine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin aklı başında çocuklardan kimin borcu ve aslî ihtiyaçları dışında 80,18 gr. altını veya bu miktar altın değerinde parası veya kullanmadığı fazla malı ve eşyası varsa o kimse zengin sayılır. Bu miktar fazla mal varlığı olmayan kimse ise, dinen fakir sayılır.

Anne ve babaları zengin de olsa ergenlik çağındaki fakir öğrencilere, zekât verilebilir.

Büluğ çağına gelmiş malı ve mülkü bulunmayan büyük çocukları babalarının serveti ile zengin sayılamayacaklarından kendilerine zekât verilebilir ve onlar da alabilirler. 

Babaları zengin olan küçük öğrencilere ise, zekât verilmez. Çünkü ergenlik çağına gelmeyen çocuklar, babalarının zengin olmasıyla zengin sayılırlar.

Buna göre, bir kimse zekâtını, zengin bir erkeğin (büluğa ermemiş) küçük çocuğuna veremez. Çünkü bu çocuk, babasının malı ile zengin sayılır. Fakat bir kimse zekâtını, zengin bir adamın fakir ve Müslüman olan babasına veya zengin bir adamın fakir, Müslüman ve büluğa ermiş çocuğuna veya o şahsın fakir ve Müslüman bulunan zevcesine / karısına verebilir. Çünkü bunlar birer şahıs olarak tasarrufa sahiptirler, birbirlerinin serveti ile zengin sayılmazlar. (bk. Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, Zekât Bölümü, 100. paragraf)

Allah yolunda olan öğrenciler ve hizmet edenler fakir değillerse onlara da zekât verilebilir mi?

Peygamber Efendimiz (asm),

“Bir kimse ilim elde etmek için yola çıkarsa, dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizî, İim, 2)

buyurmaktadır. Bu ifadeye göre Allah için samimi niyetlerle ilim elde etme ve insanlara faydalı olma düşüncesiyle yapılan ilim tahsili “fî sebîlillâh” ifadesinin kapsamı içerisindedir. (bk. Mübârekfûrî, 5/269, 298)

Zekâtın sarf yerlerinden biri olarak ifade edilenfî sebîlillah / Allah yolunda” kavramına bazı fıkıhçılar ilim tahsil edenler, bu uğurda emek harcayanlar anlamını vermişlerdir. İlme hizmet eden insanlara Allah yolunda çaba harcayanlar ve dinin ihyası için çalışanlar gözüyle bakılarak, her dönemde bu sınıf zekât kapsamına alınmıştır.

Bu konudaki ifadeler, daha çok Hanefî kaynaklarının bazılarında İmam Muhammed’e nisbet edilen bir rivayetle ifade edilmektedir. (bk. Şeybânî, Muhammed b. Hasan, es-Siyeru’l-Kebîr, Matbaa-yı Âmire, İstanbul 1241, II, 301

Hanefî fakihlerinden bir kısmı ilim talep etmeyi “fî sebîlillâh” kavramı içerisinde telakki ederek, âlime ve ilim tahsil edene zekât verilebileceğini, gerekçe olarak da bunların çalışmalarını ilme hasredip kazanç imkânlarından mahrum kalmalarından dolayı olduğunu ifade etmişlerdir. (bk. Dâmâd, Mecmau’l-Enhür, İtanbul 1287, 1/214; İbn Âbidîn, 2/364; Tahtâvî, Hâsiye alâ Merâgı’l-Felâ, s. 472; Meydânî, el-Lubâb 1/154)

Şafiî kaynaklarda ilim ile uğraşan talebenin kendi geçimini kazanması halinde ilim tahsilinden geri kalabileceği, dolayısıyla da kendisine zekât verilmesinin helal olacağı ifade edilmektedir. (Nevevî, el-Mecmû, 4/190)

Dinimize göre zekât, yalnızca yoksulların eline muhtaç oldukları nesnelerin verilmesi hizmetini yapan bir yardım kurumu değildir. Ayette sayılan sekiz sarf yerinden beşi, “zekâtı toplayanlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlar, bir kısım borçlular, yolda kalmışlar, Allah yolunda hizmet edenler,” dir. (bk. Tevbe, 9/60)

Bu nedenle, "Allah yolunda kendini ilim öğrenmeye ve öğretmeye veren kişi zengin de olsa ona zekât verilebileceği" fıkıh kitaplarında açıkça belirtilmiştir. (bk. İbn Abidin, Reddü'l-muhtar, Zekât Verilecek Yerler Bölümü)

Kuran’ın zekât verilecek sekiz sınıfı bildirmesi, zekâtın sadece fakir ve yoksullara tahsis edilemeyeceğini, bunun dışında da mükellefler için değişik alternatifler olduğunu ifade etmesi konumuz açısından da önemlidir. (bk. Sıddîk b. Hasen, er-Ravdatü’n-Nediyye, Katar, ts., 1/307; Murteza Köse, "Fî Sebîlillah” Kavramının Zekât Açısından Tahlili”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 21, Erzurum, 2004)

İlave bilgi için tıklayınız:

Dernekler ve hayır kurumlarına zekât verilebilir mi?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun