“Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir.” hadis-i şerifini açıklar mısınız?

Tarih: 04.11.2010 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Tirmizî ve Hâkim’in ibn Ömer’den naklettiğine göre, Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:

“Sizden herhangi bir kimseye dua kapısı açılırsa, ona rahmet kapıları açılmış olur. Allah’tan afiyet istemek kadar O’na sevimli gelen başka bir istek yoktur. Dua, vuku bulan bir şey için de vuku bulmayan bir şey için de faydalıdır. O halde duaya yapışın ey Allah’ın kulları!” (Kenzu’l-Ummal, 2/64/h. No: 3130)

Bu hadisten şunu anlayabiliriz:

Dua bir ibadettir. Her ibadetin belli bir vakti olduğu gibi, duanın da vakti vardır. Bir namazın farz ve nafile kısmı olduğu gibi, duanın da farz ve nafile kısmı vardır. Nafile namazlar genellikle her zaman kılınabilir, fakat farz namazların belli vakitlerde kılınması gerekir.

Bir musibet, bir sıkıntı olsun olmasın, her zaman dua etmek nafile bir ibadettir. Fakat bir musibet, bir sıkıntı anında dua etmek ise, bir nevi farz gibidir. Yani artık yapılması gereken bir vakti gelmiştir.

“Dua ibadetin özüdür.” (Tirmizi, Daavat 1)

manasındaki hadisten ibadet ile duanın bu yakın ilişkisini görmek mümkündür.

İşte konumuz olan ilgili hadiste şu hususa dikkat çekilmiştir:

Sizin için bir dua kapısı açılmışsa, yani sizin Allah’a yalvarıp iltica etmenizi gerektiren bir durum başınıza gelmişse, artık dua vakti gelmiş demektir. Dua vaktinin gelmesi demek, rahmet kapılarının açılması demektir. Yani, Allah size bir musibet kapısını açmışsa, size dua kapısını açmış, sizi dua ibadetinin vaktine ulaştırmış demektir. Bu ibadetin vaktine ulaşmanız ise, size rahmet kapılarının açıldığına işarettir. Çünkü, “Eğer Allah vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi.” kaidesi gereğince, Allah’ın bir insana -musibet vererek- dua kapılarını açması, kendisine rahmet kapılarını açmak istediğine işarettir. Eğer duasını kabul edip, rahmet kapılarını açmak istemeseydi, ona dua edecek bir kapı açmazdı.

Ancak, duanın nasıl, ne zaman, ne şekilde kabul edileceğine Allah karar verir.

Dua mademki bir ibadettir, ibadetlerin de sevapları ahirette verilir, duanın da asıl karşılığı olan sevaplar ahirette verilir ve bu sevapların anahtarıyla rahmet kapıları açılır.

Duanın konusu olan istekler ister dünyada verilsin ister verilmesin, ahirette mutlaka güzel bir karşılığı olacaktır. Şayet bu karşılık dünyada da verilirse o zaman nur üstüne nur olur.

“De ki; eğer sizin duanız olmazsa Rabbim ne diye size değer versin ki.” (Furkan, 25/77)

mealindeki ayette de duanın bu ehemmiyetine dikkat çekilmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun