Hicret sırasında Medineliler Peygamberimizin Kuba'da kaldığını biliyorlar mıydı?

- Peygamberimiz (asm) Hicret sırasında Medine'ye varmadan önce Kuba'da üç-beş gün kalıyor.  Medineliler Peygamberimiz (asm)'in Kuba'da kaldığını biliyorlar mıydı?

Medineli Müslümanlar, Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm)'in Medine`ye gelmek üzere yola çıktığını duymuşlardı. Bunun için her gün sabah namazından sonra Harre mevkiine çıkarak, öğle sıcağı basıncaya kadar yolunu heyecan ve sabırsızlıkla beklerlerdi.

Yine bir gün teşrif-i Nebevîyi uzun uzun beklemişler, gelmediğini ve etrafı da şiddetli sıcağın bastığını görünce geri evlerine dönmüşlerdi.

Bu sırada bir işi için evinin damına çıkmış olan bir Yahudî, beyazlara bürünmüş bir kaç kişinin çölün sıcaklığını, serap ve sisleri yara yara gelmekte olduğunu gördü. Müslümanların Hz. Resûlullah (asm)'ı günlerden beri beklemekte olduğunu biliyordu. Kendisini tutamayarak, "Ey Arap topluluğu. İşte beklediğiniz devletliniz geliyor." diye haykırarak Müslümanlara müjde verdi.

Bu müjde, o anda bir şimşek gibi çaktı. Şehir bir anda bayram havasına büründü. Çünkü, insanlığa huzur ve saadet sunan zât geliyordu. Müslümanlar derhal silahlanıp o tarafa doğru koştular.

Karşılayıcılar, Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) ile Hz. Ebû Bekir (ra)`e bir hurma ağacının gölgesinde dinlenirken kavuştular. Hz. Ebû Bekir (ra) başucunda ayakta duruyordu. Günlerden beri yolunu heyecan, sabırsızlık ve muhabbetle bekledikleri ak maşlaha bürünmüş Kâinatın Efendisini selâmladılar, nur saçan mübârek simasını temaşâya başladılar.

Hurma ağacının gölgesinde bir müddet yorgunluğunu gideren Resûl-i Kibriyâ (asm) daha sonra beraberindekiler ve karşılayıcılarla birlikte Medine`nin sağ tarafına düşen Kuba köyüne doğru yoluna devam etti.

Rebiülevvel ayının çok sıcak bir Pazartesi günü idi. Güneş ateşten oklarını bütün şiddetiyle yeryüzüne gönderiyordu. Kuşluk vakti Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm), etrafındaki mü`minler halkasıyla Medine`ye bir saat kadar mesafesi olan Kuba köyüne vardı. Orada Amr bin Avfoğullarının kardeşi Gülsüm bin Hidm`in evine indi. Kızgın kumlar üzerindeki süratli yolculuk Efendimizi (asm) oldukça yormuştu. Hem bu yorgunluğunu üzerinden atmak, hem de buradaki Müslümanlarla görüşmek arzusuna binaen Kuba`da bir müddet ikâmet etmeye karar verdi.

Geceleri, Medineli Müslümanların eşrafından oldukça yaşlı bir zât olan Gülsüm bin Hidm`in evinde kalan Efendimiz (asm), gündüzleri ise, Müslümanlarla konuşmak, sohbet etmek için Ashabdan bekâr bir zât olan Sa`d bin Hayseme`nin evine giderdi. Zâten, Muhacirlerin bekârları da onun evinde kalırlardı. Bu sebeple evine "Dârül-Uzab (Bekârlar Evi)" denirdi.

Hz. Ali (ra), Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm)'in emriyle, Kureyşlilerin kendisine teslim ettikleri kıymetli eşya ve emanetlerini sahiplerine iâde etmek maksadıyla Mekke`de kalmıştı. Hz. Ali (ra), bu vazifeyi yerine getirmiş ve Efendimiz (asm)'in Mekke`den ayrılışından üç gün sonra da hareket etmişti. Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm) henüz Kuba`da iken gelip kavuştu. Yürümekten ayakları şişmiş ve kabarmıştı. Peygamberimiz (asm) onu gözyaşları arasında kucakladı ve ayağının iyileşmesi için duâ edip eliyle meshetti. Cenâb-ı Hak anında şifa ihsan etti. Hz. Ali (ra)`in ayaklarında ne kabarmadan, ne de ağrı ve sızıdan eser kalmadı.

(Salih Suruç, Peygamberimizin Hayatı)

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun