Baba üzerine yemin etmek caiz midir?

Tarih: 29.03.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- “Babasına yemin ederim ki doğru söylüyorsa kurtuldu. Babasına yemin ederim ki, doğru söylüyorsa cennete girdi.” hadisini nasıl anlamak gerekir? 

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Hadisin tamamı şöyledir:

Talha b. Ubeydillah (r.a.)'ın şöyle dediği rivayet edil­miştir: Necidlilerden, saçları dağınık bir adam Resûlullah (asm)'e geldi. Sesinin fısıltısı duyuluyor, fakat iyice yaklaşmadıkça ne dediği anla­şılmıyordu. (Yaklaşınca) bir de ne görelim. Resûlullah (asm)'a İslâm (farzların)dan soruyor, Resûlullah (asm):

“Gece ve gündüzde beş (vakit) namaz." (sana farzdır) buyurdu. Adam:

"Bana onlardan başkası yok mu?" diye sordu. Efendimiz:

"Hayır, ama nafile kılarsan müstesna." cevabını verdi.

Hz. Peygamber Ramazan ayının orucunu söyledi. Adam yine:

"Bana ondan başkası yok mu?" diye sordu. Resûlullah:

"Nafile tutmandan başka yok." buyurdu.

Efendimiz bundan sonra zekâtı zikretti. Adam:

"Bana ondan başkası yok mu?" diye sordu. Hz, Peygamber:

"Hayır, fakat sadaka vermen müstesna." buyurdu.

Bunun üzerine bu adam:

"Vallahi, ne bunu artırırım ne de eksiltirim!.." diyerek dönüp gitti. Resûlullah (asm) (arkasından);

"Eğer doğru söylüyorsa, kurtuldu." buyurdu.(1)

Nâfi' b. Mâlik b. Ebî Âmir, önceki hadisi ayni isnadla ri­vayet edip şöyle dedi: (Resülüllah adamın arkasından):

"Babasına yemin ederim ki, doğru söylediyse kurtuldu. Yemin ederim ki doğru söyledi ise, cennete girdi (girecek)." buyurdu.(2)

Aşağıdaki hadiste de işaret olunacağı üzere Peygamberimiz (asm) Allah'tan başkasının üzerine yemin etmeyi nehyetmiştir. Burada Peygamberimiz (asm)'in bu ifadeyi kullanması şöyle anlaşılabilir.

-  İbarede bir hazf vardır. Aslı "Babasının Rabbine yemin olsun." şeklindedir. Muzaaf hazf edilmiştir.

- İbn Hacer el-Askalânî'ye göre bu kelimeyi Hz. Peygamber (asm) maksatlı olarak değil, insan­lar arasında söylenen bir ifâde olması ve söylediklerini pekiştirmesi maksadı ile söylemiş olmalıdır. Yemin kastı ile söylememiştir.

- Bu çeşit ifadeler; Arapların alışık olduğu, yemin kastedilmeyen söz­lerdir. Allah'tan başkası ile yemini yasaklayan hadisler, bu sözü yemin kasdı ile söyleyenlerle ilgilidir.

- Bu tip sözler Arapçada iki manada kullanılır: a) Ta'zim, b) Te'kid. Yasaklama, bu sözlerde ta'zim kastedildiğindedir.(3)

İbnu Ömer (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz. Ömer (radıyallahu anh)'in, babasını zikrederek yemin ettiğini işitmişti:

"Allah Teala Hazretleri, sizleri babanızı zikrederek yemin etmekten nehyetti. Öyleyse kim yemin edecekse Allah'a yemin etsin veya sussun." buyurdu."(4)

- Hadis, yemin sırasında  uyulması gereken en mühim edeblerden birini tesbit etmektedir: Yemin Allah'ın adıyla yapılmalıdır. Allah'a kasem olsun denmelidir. Babama kasem olsun şeklinde baba zikredilerek yemin yasaklanmış olmaktadır. Hadisin bir başka veçhi şöyledir:

"Babalarınız, analarınız veya putlarla yemin etmeyin, sadece Allah'ın adıyla yemin edin."

Şarihler, hadisi açıklarken Kureyş'in, cahiliye devrinde, babalarını zikrederek yemin  ettiklerini, bunun onlar arasında yaygın bir âdet olduğunu belirtirler.  Rivayetler Hz. Ömer (ra)'in de  "Babama kasem olsun, babama kasem olsun." diye yemin etmiş  bulunduğunu tasrih ederler. İbnu Ebi Şeybe'nin kaydında Hz. Ömer (ra) kendisi anlatır:

"Bir grupla konuşuyorduk. Bir ara "Hayır! Babama kasem olsun!.." demiştim. Arkamdan birisi:

"Babanızın adına kasem etmeyin!"  dedi. Geriye dönüp bakınca, o kimsenin Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) olduğunu gördüm. Şöyle diyordu:

"Biriniz Hz. İsa'nın adıyla kasemde bulunsa helak olur. Kaldı ki Hz. İsa babalarınızdan daha hayırlıdır."

Tirmizî'nin İbnu Ömer'den kaydettiği bir rivayette İbnu Ömer bir adamın:  

"Hayır! Kâbe'ye yemin olsun!" diye yemin ettiğini işitir ve:

"Allah'tan başka bir şeyi zikrederek kasem etmeyin. Zira ben, Aleyhissalâtu vesselâm'ın: 'Allah'tan başkasını zikrederek yemin eden kimse küfretmiş veya şirk koşmuş olur.' dediğini işittim" der.

Hemen belirtelim ki, buradaki "küfür ve şirk"le tehdid, zecrde mübalağa içindir. Mamafih Allah'tan başka şeyle yemin etmenin haram olduğuna hükmedenler bu hadisi esas almıştır.

- Bu yasağın sebebini alimler şöyle açıklamıştır: "Allah'tan başka şeyle yemin yasağındaki sır şudur: Bir şeyle kasem, ona tazimi gerektirir. Hakikat-ı halde azamet (büyüklük) sadece Allah'a mahsustur."  Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak tin (incir), zeytin, sema, Tur, duha (kuşluk vakti)  gibi bazı mahlukata yemin etmektedir. Alimler bunu iki yoruma tabi tutarlar:

1) Onların ehemmiyetine, şerefine dikkat çekmek, o hususta düşünmeye, araştırmaya sevketmek.

2) Bu yeminlerde mahzuf bir kelime vardır, takdiri şöyledir: "Tinin Rabbine kasem olsun, kuşluk vaktinin Rabbine kasem olsun!.." gibi.

- Hadisin zahiri her ne kadar, yeminin sadece Allah'la yapılacağını ifade ediyor ise de, fukaha, yeminin Allah'la zatı ile, yüce sıfatlarıyla da olabileceğinde ittifak etmiştir. Bir kimse "yeminim olsun" derse, ashab-ı rey ve fakihler bunu yemin kabul eder, gereğini tutmazsa hânis olur, kefaret gerekir. "Şu işi yaparsam kâfir olayım, Hristiyan olayım." gibi sözlerin yemin sayılıp sayılmayacağı ihtilaflı ise de "Yemin kastetmişse yemindir, hânis olursa yemin kefareti gerekir." denmiştir.

"Allah canımı alsın", "Helak olayım" gibi kendisine beddua sayılan sözlerle yemin eden kimsenin bu sözü yemin olur mu olmaz mı ihtilaf edilmiştir. Hanefilere göre yemin değildir. Bazı alimler hânis olursa bir kefaret gerekir demiştir. Rivayetlerde gelen Resulullah (asm)'ın "Babası hakkı için  kurtuldu" sözünün yemin kastı olmaksızın,  lisan-ı Nebeviden çıkan bir cümle olduğu kabul edilmiş, bununla ihticac edilemeyeceği  belirtilmiştir.

- Yasağın hükmüne gelince, bu meselede ulema ihtilaf etmiştir.

* Malikîler, tahrim mi kerahet mi hususunda iki görüş ileri sürmüş ise de meşhur olan "kerahet"dir.

* Hanbeliler de ihtilaf eder, ancak meşhur olan "tahrim"dir.

* Zahirîler de "haram" demiştir.

* Şafiîler de bu meselede ihtilaf etmiştir. İmam Şafii: "Allah'tan başka bir şeyle yeminin masiyet olacağından  korkarım." diyerek tereddüd izhar etmiştir. Ancak Şafiî'nin ashabının cumhuru  buradaki kerahetin tenzihî olduğunda hemfikirdir. İmamu'l-Harameyn: "Şafii mezhebi bunun mekruh olduğuna kesin hükmeder." der. Bazıları şu tafsile yer verir: "Yemin eden  kimse, yemin ettiği şeyin Allah hakkında inandığı şekilde tazime değdiği itikadıyla hareket etmişse, bu şekilde yapılan yemin haramdır, böylesi bir itikad küfür olur. Sadedinde olduğumuz hadisin zahiri bu inançla yapılan yemini kasteder. Ama, böyle bir tazim inancına yer vermeden Allah dışında bir şeyle yapılan yemin küfre nisbet edilmez, ancak yemini de yemin değildir.

Maverdî der ki: "Hiç  kimseye, bir başkasına Allah'tan başka bir şeyle yemin teklif etmesi caiz olmaz,  talakla, azadlıkla, nezirle teklif caiz olmadığı gibi. Eğer hakim  bunlardan biriyle yemin teklif edecek olursa cehli sebebiyle derhal azli gerekir."

Nevevî der ki: "Allah'ın isim ve sıfatları dışında bir şeyle yemin etmek mekruhtur. Bu Resulullah (asm) ile olmuş, Kâbe, melekler, emanet, hayat, ruh vs. ile olmuş farketmez, hepsi de mekruhtur. Kerahetçe en şiddetlisi emanet ile yapılan yemindir."(5)

Dipnotlar:

1. Buhârî, İman 3; Müslim, iman 8-9; Nesâî, Salât 4.
2. Ebu Davud, Salat 1, Eyman, 21.
3. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/186.
4. Buhari, Eyman 4; Müslim, Eyman 1; Ebu Davud, Eyman 5; Tirmizî, Eyman 8; Nesâî, Eyman 5.
5. İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 16/289-291.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun