"Evlerinizi kabristan haline getirmeyiniz." hadisinden maksat nedir, açıklar mısınız?

Tarih: 04.04.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Farz namazlara bağlı olan sünnetleri camide kılmak mekruh mudur?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

“Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbûlü, insanın evinde kıldığı namazdır.” (Buhârî, Ezân 81, İ`tisâm 3; Müslim, Müsâfirîn 213)

“Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz.” (Buhârî, Salât 52, Teheccüd 37; Müslim, Müsâfirîn 208, 209)

“Biriniz farz namazını mescidde kıldığı zaman, o namazından evine de bir pay ayırsın. Zira Allah Teâlâ bu namaz sebebiyle evinde hayır yaratır.” (Müslim, Müsâfirîn 210; İbni Mâce, İkâmet 186)

Hadislerin birincisinde, farz namazların camide kılınması gerektiği açıkça belirtilmiştir. Namazların bir kısmını evlerde kılmayı tavsiye eden ikinci ve üçüncü hadislerde de, bu mesele dolaylı olarak ifade edilmiştir.

Farz namazı niçin camide kılmak gerekir?

Çünkü namaz, Müslümanlığı en belirgin şekilde ifade eden ibadettir. Bir kimsenin namaz kıldığını çok uzaklardan gören bir şahıs, onun Müslüman olduğunu anlar. Hâl böyle olunca, Müslümanlar camilere gidip gelirken, oralarda coşkuyla namaz kılarken hem kendilerinin Müslüman hem de yaşadıkları bölgenin İslâm diyarı olduğunu, önce nefislerine ispat etmiş, sonra çevrelerine ilân etmiş, daha da önemlisi, Cenâb-ı Hakk’a kulluklarını en canlı şekilde sunmuş olurlar.

Birinci hadiste, “Ey İnsanlar! Evinizde namaz kılınız. Zira farz namaz dışındaki namazların en makbûlü, insanın evinde kıldığı namazdır.” buyurulmaktadır. Sünnet de dediğimiz nâfile namazları evlerde kılmanın çeşitli sebepleri vardır. Bunlardan birinin evlerin şerefini artırmak, oraları bereketlendirmek olduğu son iki hadiste açıkça belirtilmektedir. Çok önemli bir diğer sebep de evlerde kılınan namazın, insanın mânevî dünyasını alt üst eden riyâ ve gösteriş belâsından insanı korumasıdır. Peygamber Efendimiz (asm)’in evinin mescide bitişik olduğu halde sünnet namazları evinde kılması dikkatimizi çekmelidir.

Evlerde namaz kılmanın bir diğer hikmeti bir başka hadiste, evleri mezarlık gibi cansız ve ölü hale getirmemek şeklinde ifade edilmiştir:

“Evlerinizi kabirlere çevirmeyiniz. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara sûresi okunan evden kaçar.” (Müslim, Müsâfirîn 212; Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 2)

Kabirlere girmiş kimseler, “Namaz kıl!”, “Kur’an oku!” emirlerinden muaf tutulmuştur. Bu sebeple onlar kabristanda ne namaz kılabilirler ne de Kur’an okuyabilirler.

Müslümanlar bu durumu dikkate alarak evlerini kabristana benzetmemeli, orayı içinde yatıp uyunan birer otel durumuna getirmemeli, evlerinde ibadet etmeli, namaz kılıp Kur’an okumalıdır. Diğer bir söyleyişle ve Efendimiz (asm)’in ifadesiyle, içinde Allah’ın adının anıldığı evle, içinde namaz kılınmayan ve böylece odalarında da Allah anılmayan evler de ölüye benzetilmiştir. Böyle evler birer kabristan, o evlerde yatıp kalkanlar da diri gibi görünen birer ölüdür.

Son hadiste, evlerde namaz kılmanın bir başka faziletine işaret edilmekte, insanın evinde kıldığı namaz sebebiyle Allah Teâlâ’nın orada hayır yaratacağı belirtilmektedir. Bu hayır, orada kılınan namaz, okunan Kur’an sebebiyle meleklerin bu evi ziyaret etmesi, şeytanların oradan kovulması, Allah Teâlâ’nın orayı bereketli kılması, böylece o saâdet yuvasında oturanların kendilerini huzurlu ve mutlu hissetmeleridir.

Kâdî İyâz “Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız.” hadisini farz namaz olarak anlamıştır. Ona göre insan bazı farzları evinde kılmalı, ev halkından câmiye gidemeyen kadınlara ve çocuklara imam olmalı, böylece onlara hem namazın bilmedikleri yanlarını öğretmeli hem de cemaatle namaz kılmanın sevabından faydalanmalarını sağlamalıdır. (bk. İbni Hacer el-Askalânî, Fethü’l-Bârî, I, 630, Salât 52)

Bu hadisler, evlerimizi ibadetten mahrum etmemek gerektiğini gösterir. Nitekim Peygamberimiz (asm), evi mescide bitişik olduğu halde nâfile namazları evinde kılmışlardır. Ancak bu sözlerden cami ve mescitlerde sünnet ve nâfile namaz kılmanın caiz olmadığı veya hoş karşılanmadığı gibi bir kanaate ulaşmak doğru olmaz. Çünkü Peygamberimiz (asm)’in zamanında da mescitte bazı nâfile namazların kılındığını görmekteyiz. Hatta Kâdî İyâz, selef âlimlerinden bir kısmının bütün nâfile namazların mescitte kılınmasının daha faziletli sayıldığı kanaatinde olduklarını söyler. İmam Mâlik ve Süfyân es-Sevrî’nin de aralarında bulunduğu bir kısım âlimin ise, gündüz nâfilelerinin mescitte kılınmasına taraftar olduklarını belirtir. (bk. Riyâzü’s-Sâlihîn, İmâm Nevevî, “Peygamberimizden Hayat Ölçüleri” h. No: 1020)

Bir kimse, farzını cemaatle edâ ettikten sonra nafile namaz kılmak dilerse, bu namazı cemaatle birlikte farzı kıldığı yerde mi kılmalı, yoksa oradan ayrılıp başka yerde mi kılmalıdır? Mezheplerin buna ilişkin detaylı görüşleri aşağıya alınmıştır.

Hanefilere göre, bir kimse farz namazı imam olarak kaldırmışsa, onun nafile namaz kılmak için kendi yerinden başka yere geçmesi mekruhtur. İmama uyarak farz namazı kıldıktan sonra nafile kılacak olan kimseye gelince, olduğu yerde kılabileceği gibi, başka tarafa geçerek de kılabilir. Ancak bu kişinin eski yerinden başka tarafa geçerek nafile kılması daha güzeldir.

Şafiilere göre, farz namazı kılan kişinin, namazını tamamladıktan sonra, nafile kılmak için başka yere geçmesi sünnettir. Ancak kalabalık ve benzeri nedenlerden ötürü başka tarafa geçmesi zor olursa, “Farz namazını sona erdirdim.” demek gibi, namaz amelleri dışında bir söz söyleyerek farzdan ayrıldığını ifade etmesi ve bundan sonra kılmak istediği nafile namaza başlaması sünnet olur.

Malikiler göre, bir kimsenin kıldığı nafile namaz, ratîbelerden ise -ki bunlar, farzlardan sonra kılınması istenen sünnetlerdir-, en faziletlisi, mescitte kılmasıdır. İster farzı kıldığı yerde kılsın, isterse başka tarafa geçerek kılsın fark etmez. Kıldığı nafile namaz, kuşluk namazı gibi ratîbe olmayanlardan ise, en faziletlisi evinde kılmasıdır. Yalnız, Peygamber Efendimiz (asm)'in mescidinde kılınanlar bundan müstesnadır. Medine'deki bir kişinin nafile namazını, Peygamber Efendimiz (asm)'in kıldığı yerde kılması mendubtur. Peygamber Efendimiz (asm) namazını, mihrabın ön tarafında ve minberin yanıbaşına gelecek şekilde mescidin ortasında kılardı.

Hanbelilere göre ise, ratîbe olan ve olmayan sünnet namazların her halükârda evde kılınmaları daha faziletli olur. Yalnız, cemaatle kılınması gerekli nafile namazlar bu hükme tâbi değildirler. Bunları mescitte kılan kişi, farzı kıldığı yerde kılabileceği gibi, başka tarafa geçerek de kılabilir...(1)

Bu açıklamalara göre, farz namazlara bitişik olan sünnet namazları, camide kılmak mekruh değildir. Hatta camide kılmadığı takdirde, başka bir yerde kılamayacaksa veya farz ile sünnet arasında iş yapma, konuşma gibi bir durum söz konusu olacaksa, camide kılmasının daha iyi olacağı söylenebilir.

(1) bk. Abdurrahman Cezîrî, Dört Mezhebe Göre İslâm Fıkhı- I, Çağrı Yayınları, 7. Baskı, İstanbul, 1993: 446-447.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun