Peygamber'imizin çocukluk ve gençlikteki davranışları?

Tarih: 14.04.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Peygamberimizin (asm) çocukluk ve gençlik yıllarındaki erdemli davranışlarıyla ilgili bilgi verir misiniz?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin, çocukluğu ve gençliği temiz ve iffetli bir şekilde geçmiştir. Gerek onun (asm) üstün seciyelerle donatılmış olması ve gerekse ilâhî gözetim ve koruma altında bulunması sebebiyle, O’nun bütün hayatı gibi gençliği de bizim için en güzel örnektir. O, peygamberlikten sonra nasıl bir ahlâka sahipse, kırk yaşından önceki hayatı da öyle temiz ve nezih bir ahlaka sahipti.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, bi’setinden evvel ticaret kervanlarıyla yolculuklara çıkıyor ve ortaklık şeklinde ticarî faaliyetlerde bulunuyordu. Hayatın pek çok alanında olduğu gibi, bu alanda da örnek bir şahsiyetti.

Abdullah bin Ebi'l-Hamsa, Peygamberimiz (asm) ile olan ticarî bir hatırasını şöyle anlatmaktadır:

Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme daha bi'set (peygamberlik) gelmezden önce ondan bir şey satın almıştım. O alışverişten ona hâlâ bir miktar (borç) bakiyesi kalmıştı. Ben o kalanı, kendisine yerinde vermeyi vaad ettim. Ama bunu unuttum. Üç gün geçtikten sonra hatırladım, geldiğimde o hâlâ (sözleştiğimiz) yerindeydi. "Ey genç! Bana meşakkat verdin, ben üç gündür burada seni bekliyorum." buyurdular. [Ebu Davud, Edeb 90, (4996).]

Peygamberimiz (asm) ticarî işlerinde hesabını doğru tutar, hiçbir kimseye haksızlık etmezdi. Peygamberliğinden önce kendisiyle alışveriş yapanlar, yaptıkları alışverişten çok memnun kalırlardı.

Sâib ibnu Ebi's- Saîb anlatıyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve selleme geldim. Beni, ona zikredip hakkımda methüsenada bulunarak tanıtmaya başladılar. Bunun üzerine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem :

"Ben onu sizden iyi tanırım." buyurdu. Ben hemen atılıp: "Annem, babam sana kurban olsun. Doğru söyledin, zira sen benim ticaret ortağım idin, sen ne iyi ortaktın. Senden ne bir itham görmüştüm ne de seninle bir münakaşa yapmıştık, dedim." [Ebu Davud, Edeb 20, (4836); İbnu Mace, Ticaret 63, (2287).]

O, el-Emîn Lakabı ile Bilinirdi

Hacer-i Esved’in yerleştirilmesi konusu ihtilafa yol açmış ve neredeyse kan dökülecekti. Ebu Ümeyye ibni Muğîre: “Yarın sabah Safa kapısından ilk olarak kim girerse, o bizim aramızda hakem olsun.” dedi. Teklif yerinde bulundu ve kabul edildi. Sabahleyin Kureyş’in önde gelenleri ilk giren kişiyi merakla bekleşmeye durdular. Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemi görünce sevindiler. Çünkü onun (asm) doğruluğuna ve güvenilirliğine asla şüpheleri yoktu. Ona el-Emin diyorlardı. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemi çağırdılar ve meseleyi kendisine arz ettiler. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, orada bulunanlara hemen bir sergi / yaygı getirmelerini söyledi. Onlar da getirdiler. Her kabileden bir temsilci seçti.  Kendisi Hacer-i Esved’i yaygının üzerine koydu. Seçtiği adamlara yaygının uçlarından tutmalarını söyledi. Böylelikle taşı yerine koyma işi, bütün kabilelerin katkısıyla gerçekleşmiş oldu. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin feraseti ile mesele kan dökülmeden halledildi.

Evet, o (asm) gençliğinde böyleydi ve güvenilir bir gençti. Pek çok beşerî duyguları, feverana hazır vaziyette bekleyen bir gencin güvenilir olması ve hakem kabul edilmesi, bizim gençlerimiz için önemli bir davranış modelidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun