"Allah katında hak din İslamdır." ayeti hutbelerde neden okunmuyor? "Allah katında tek hak din İslamdır." ayetinin Avrupa Birliği normlarıyla camilerde yasaklanması ve bu yasağa imamların uyması, bu ayete ne kadar uygun düşer?

Tarih: 18.04.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

 

Öncelikle bu ayetin veya başka bir ayetin hutbede okunmasının farz olmadığını belirtelim. Euzü besmele çekerek herhangi bir ayeti okumak ise sünnettir. Bu nedenle bu ayeti okumamak hutbeye bir zarar vermez ve okumayan da sorumlu olmaz.

- Bu ayetin hutbede okuma şartı yoktur. Türkiye’nin birçok bölgesinde zaten tarih boyunca okunmamaktadır. Bunun yerine -hatta resmi olmayan hocalar tarafından- “el-yevme tucza..”(Mümin, 40/17) ayeti okunmaktadır.

“Allah katında tek hak din İslam’dır.” ayeti, aslında bütün hak dinleri ihtiva etmektedir. Yani İslam dini, Hz. Adem (as)’den Hz. Muhammed (asm)’e kadar gelen bütün semavî dinlerin –manen / zımnen- ortak adıdır. Çünkü bütün hak dinler, Allah’ın gönderdiği hak ve hakikati ifade eden dinlerdir. Zaman ve mekânların farklılığıyla teferruatta /füruatta farklılık göstermelerine rağmen, dinin temel inanç esaslarında hep aynı dersi vermişlerdir. Bütün semavî dinlerin hakikî varisi, mükemmili ve mütemmimi / tekmil edicisi, tamamlayıcısı olan son din bizzat İslam dini olarak anılır olmuştur.

- Bu ayette yer alan “İslam dini” kavramının Hz. Adem’den Hz. Muhammed(asm)’e kadar gelen bütün hak dinlerin ortak adı olduğunu, yani Allah’a itaat etmek ve ona iman edip boyun eğmek manasında olduğunu  görmek için ilgili ayetin tefsirine bakmak yeterlidir(msl. olarak bk. Taberî, Kurtubî, ilgili ayetin tefsiri)

- Burada İbn Kesir’in ifadesinin tercümesini olduğu gibi  almakta fayda vardır: “Allah katında din İslam’dır” ayetinin manası şudur: Allah, İslam’dan başka hiç kimseden başka bir şey kabul etmez. Bu da Hz. Muhammed’e kadar tarih boyunca Allah’ın  peygamberleri vasıtasıyla gönderdiği her şey demektir.”(ilgili ayetin tefsiri).

- Bu sebeple Avrupalıların bu ayetten ürkmeleri cehaletlerinden kaynaklanmaktadır.

Bu ayetin camilerde okunmaması, onu inkâr etme anlamına gelmediği de açıktır.

- Bilindiği üzere,  hiç kimsenin bir ayeti veya onun hükmünü rafa kaldırmak gibi bir suç işlemeye ne haddi ne de hakkı vardır.

- Ancak, Allah Kur’an’ı indirirken 23 yıllık bir süre içerisinde hükümleri çevrenin ve ortamın müsait olup olmadığı nazara aldığı alimler arasında ittifaklı bir noktadır. Mekke’de savaş emrinin verilmemesi bu hikmete mebnidir. İçkinin dört devrede peyderpey yasaklanmasının hikmeti de budur.

- Hükümlerin rafa kaldırılması küfürdür. Fakat hükümler arasında öncelik tanımak ilahî hikmetin bir yansımasıdır. İmanı olmayan kimseye namazı telkin etmek isabetsiz bir yaklaşımdan başka bir şey değildir. Mekke’de genel olarak iman esasları, Medine’de şerî hüküimlerin vahiyedilmesi bu hikmetin bir tezahürüdür.

- Konumuz olan ayetin hutbelerde okunup okunmaması İslam dini açısından fazla bir öeneme sahip olduğunu düşünmüyoruz. Zaten cemaat bunun manasını da bilmiyor. 

- Butün bu söylediklerimiz, Dinî bir kurum olan Diyanet işleri başkanlığını töhmet altında bırakan düşüncelere bir cevaptır. Doğrusu biz, Diyanet işleri başkanlığının Avrupa’nın bu konudaki telkinlerine göre bir tavır takınacağını düşünmüyoruz. Böyle bir zanda bulunmak her şyeden önce Allah’ın açıkça yasakladığı su-i zanna girer. 

Kaldı ki Avrupa’nın da böyle hassas bir konuda haddini aşarak böyle bir telkinde bulunacağını da düşünemiyoruz.  

Bu son zamanlarda gerek Diyenet işlerinden sorumlu bakanımızdan ve gerek Avrupa’dan yapılan açıklamalar bu iddiaların doğru olmadığını gösterdiği gibi, bunların kasıtlı olarak çıkarıldığı ve dinden uzak siyasi kulvarlardan çıktığı görülmüştür.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun