Kadının, kocasının sözünü dinlemeyip kendi başına hareket etmesinin dindeki yaptırımı nedir?

Tarih: 23.05.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Erkek, âilenin reisi ve hâkimidir. Âile efradının güdücüsü, koruyucusu, murâkabe ve gözcüsü ve her türlü meşrû ihtiyaçlarını karşılayıcı bir ev reisidir.

Binaenaleyh erkek, böyle meşakkatleri üzerine alıp her türlü zorluklara göğüs gerdiğinden, kadının üzerinde âmir ve kumandandır. Meşru olan emirlerinde erkeğe kadının itaat etmesi farzdır. Haram ve kötü olan emirlerine ise, itaat etmek yoktur. Zira ulülemre itaat, helal ve doğru olan yerlerdedir.

Erkeklerin, âile reîsi ve söz sahibi olduklarını Yüce Allah (C.C.) şu âyeti celilesiyle beyan ediyor:

"Erkekler, kadınlar üzerine Hâkimdirler, (Âilenin reisidirler) O sebeple ki Allah (C.C.) onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadınlardan) üstün kılmıştır. Birde (erkekler onlara) mallarından infâk etmektedirler. İyi kadınlar (kocalarına) itaâtli olanlardır. Allah (C.C.) kendi (hak)'larını (Kur'an'ı Kerim'de) nasıl koruyorsa, onlar da (kadınlar da) öylece göze görünmeyeni (erkeğin gıyabında malını, onun ve kendisinin şeref ve namusunu, birde ev sırlarını) koruyan (kadın) lardır." (Nisa, 4/34)

Hz. Rasülü Ekrem (S.A.V.) Bir hadis-i şeriflerinde kadının kocasına itaat etmesinin lüzumunu, aksi takdirde büyük vebal ve kahra uğrayacağını mealen şöyle haber veriyor:

"Bir kadın, kocasının rızası olmadığı hâlde evinden çıkarsa, gökteki meleklerin hepsi ve cinnîlerle insanlardan başka varlıkların hepsi, o kadın evine dönünceye kadar lânet ederler." (El-Hicab, Keşfülgamme)

Şu halde evin reisi olan erkek, meşru olan yerlerde mutlak söz sahibidir. İtâat edilmesi lazım ve helal olan yerlerde emirlerine karısının itaat etmesi lazımdır. İtaat etmediği takdirde kahri ilahiyyeye müstahak olur.

Erkeklerin, ev reisi olduklarını beyan eden pek çok hadis-i şerifler vardır. Rasûlü Ekrem (S.A.V.) Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyorlar:

"Hepiniz güdücü çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz (sorulacaksınız). Emir (devlet reisi: padişah, vâli ve emsali âmirler) güdücü çobandır, erkek ev halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evinin ve çocuğunun çobanıdır. Binaenaleyh (ey ümmetim) hepiniz güdücü çobansınız, ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz." (Buhari, Müslim)

Bu hadis-i şerifte beyan edildiğine göre, her fert bulunduğu mevki ve salahiyetine göre birer amir, idareci ve güdücü çobandır. Aynı zamanda güttüklerinden de iyi veya kötü sorumludurlar.

Meselâ: Devlet reisi, îdare ettiği memleket ve milletin, vali idaresinde bulunan vilâyet ve halkından, muhtar, idaresindeki mahalle, nahiye, köyden ve halkından, baba terbiyesi ile mükellef olduğu evlatlarından, koca nikah altındaki karısından ve kadında muhafaza ve bakımı ile mükellef olduğu kocasının evinden ve çocuğundan sorumludur.

Şu halde dünyaya gelen her fert, kendine göre çeşitli vazife ve mükellefiyetlerle yükümlüdür. İman eden her Müslüman, bu vazifeleri üzerinde ve zamanında yaparsa ne mutlu ona, şayet kulluk vazifelerini müdrik olmaz ve yerine getirmezse, böyle kimseye de ne yazık ve ne kadar felakettir.

Burada yeri gelmişken ev reisi olan erkeğe kayıtsız itâat etmek gerektiğinden bahsedildiği zaman, haram helâl, doğru, eğri ne olursa olsun itâat lazımdır, diyenlerin sözleri üzerinde duralım.

Âmirlik; ev reisi baba., koca, muhtar, kaymakam, vâli ve devlet reisi gibi en küçüğünden en büyüğüne şâmildir.

İki kişi arasında bir münakaşa oldu mu? "Efendim ülülemre itaat lazımdır, falandır, filandır." dedikodu devam ediyor.

Diğer birisi de hayır efendim olamaz, burada ülülemre itaat edilmez. Neden edilmez?..

Efendim haram ve günah olan yerde ülülemre itaat edilmez, diye cevap verir.

Bu münakaşanın hangisinin doğru olduğunu şer'i delillerle izah edelim. Ülülemir'den olan baba ve anaya itaatle ilgili âyeti celilelerden bir tanesi şudur:

“Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini emrettik. Şâyet onlar seni, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, bu takdirde onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak bana olacaktır ve ben yapmakta olduklarınızı size haber vereceğim.” (Ankebut, 29/8)

İşte bu âyeti celile de beyan edildiği üzere, anaya, babaya, hocaya, kocaya ve her hangi ülûlemre itâat etmek; helâl caiz, güzel, iyi, ibâdet ve hayır, olan yerlerde ve emirlerdedir. Şirk ve masiyet/günah olan yerlerde itâat etmek yoktur. Zira küfre itâat, küfür, masiyete rıza ve itaat mâsiyettir.

Ülûlemre itaat meşru ve helal yerlerde câiz ve lâzım olup, gayri meşrû emirlerine itaat etmemenin hükmünü bir de Resûlü Ekrem (S.A.V.) Efendimizin buyurduklarından okuyalım :

"Hâlik'a isyan olan yerde, mahluka itâat yoktur." (Ahmed bin Hanbeli Hâkim)
"Allah (C.C.)'a itâat etmeyen kimseye itâat yoktur." (Ahmed bin Hanbel)
"Allah (C.C.)'a mâsiyet olan yerde (kula) itâat yoktur." (Ahmed bin Hanbel)
"Kula itâat, ancak mâruf (meşru ve helâl) olandadır." (Buhari)

Bu gerçekler karşısında, çeşitli yerlerde çeşitli sebeplerden dolayı, "Aman efendim ülûlemre itaat lâzımdır" diyenlerin söz ve iddialarının doğru veya eğri yönleri açıklanmış oluyor.

Evet aile reisi olan erkek, "Ben amirim, bana kayıtsız şartsız itaat edeceksin." diyerek, âilesinin tepesine dikilip zûlüm yapmağa hakkı yoktur. Bununla beraber meşrû olan bütün emirlerine itaat etmesi ve kudreti nispetinde kocasının sözlerini yerine getirmesi Müslüman bir kadın için farz ve lâzımdır .

Kadının farz olan ibadetlerine hiç bir suretle kocası mâni olamaz. Hatta zengin olan âilesi hacca gitmek istediğinde "salmam" dese, kadın burada itaat etmeyip gidebilir, zira kocanın meşru olmayan isteğine ve emrine karısının itaat etmesi yoktur. Erkek gibi kadında dîni, fikri, malî ve ibadet hürriyetine sahiptir. Ancak nâfile ibâdetlerde kocasının izni olması şarttır.

Bu meselelerin daha genişi fıkıh ve ahlâk kitapların da zikredilmiştir. Ev reisi olan erkeklerin; kendisini, karısını, çocuklarını, ana ve babaları gibi yakınlarını koruması, bakıma muhtaç olanlara bakması ve her türlü dinî, dünyevî ve uhrevî hayatını mesut halde bulundurması lâzımdır.

Allahüzülcelal Hazretleri aşağıdaki âyeti celileninde şöyle buyuruyor:

"Ey îman edenler! Gerek kendilerinizi ve gerek âilelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı insanla (kafirlerle) taştır. (O ateşin) üzerinde iri gövdeli, sert tabiatlı melekler (cehennem zebanileri) vardır (Memurdur) ki onlar Allah (C.C.)'ın kendilerine emrettiği şeylere asla isyan etmezler, neye de memur edilirlerse yaparlar." (Tahrim, 66/6)

Yukarıdan beri naklettiğimiz gerçeklerden anlaşılmıştır ki; Müslüman erkek, âile reisidir. Meşru olan her emrine, karısı, çocukları ve kendisinin himayesinde bulunan küçük kardeşlerinin ve yetimlerin itâat etmesi lâzımdır.

Âile reisi olan erkeğin de, hem kendisini ve hem de bakmakla, korumakla mükellef olduğu aile efradının dünyevî saâdetini temin edip helâk ve felaketten koruması için bütün imkânlarını sarf etmesi lâzımdır.

(Mustafa Uysal, Aile Saadeti)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 200.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun