Kuran'da namazın nasıl kılınacağı var mıdır? Namaz kelimesinin Farsça olduğunu Kuran-ı Kerim'de salât olarak geçtiğini ve bu kelimenin dua etmek anlamına geldiği iddiaları doğru mudur?

Tarih: 27.07.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Salat kelimesi sözlükte “dua etmek, ibadet etmek, bağışlanma dilemek, yalvarmak” mânalarına gelmektedir. Terim olarak salât tekbirle başlayıp selâmla son bulan, belirli hareket ve sözlerden oluşan bedenî ibadeti ifade eder. Hz. Peygamber salat kelimesini terim anlamında geçtiği şekliyle uygulamış ve İslamiyetin başlangıcından bu güne bu şekilde anlaşılıp uygulanmıştır. Terimsel ifadeyi ve uygulamayı dikkate almaksızın kelimenin anlamlarından birisini geçerli saymanın ilmi bir dayanağı yoktur.

Kuran'ı tebliğ etmenin yanı sıra, onu açıklamak da Hz Peygamber'in (s.a.v.) ikinci önemli görevidir.

Eğer Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Kuranı anlama ve uygulama biçimi yani sünneti göz ardı edilirse, bu takdirde yalnız namaz değil oruç, zekât hac, ve İslam'ın ön gördüğü daha pek çok uygulamanın gerçekliği kalmayacaktır.

Hz. Peygamber;

"Beni namaz kılarken nasıl gördüyseniz, siz de öyle kılın."

"Haccınızın ibadet şeklini benden alın."

hadisleri bu konuya ışık tutmaktadır.

Hz. Peygamber'in Mekke devrinden itibaren farz kılınan, o günden bu güne -nesilden nesile- değişmeden devam eden ve günde beş defa yerine getirilen namazın eda şeklinde tereddüt göstermenin izahı mümkün değildir.

Soruda geçen veya buna benzer düşünceler nefis ve şeytanın birer tuzağı olarak görülebilir. Bu tuzaklara karşı dikkatli olmak ve onlara cevap vermek için de gerekli donanıma sahip olmak gerekir.

İbadetlerin esası Kur'an'da olmakla beraber bunların uygulamasını Hz. PeygamberAllah'ın bildirmesiyle bizzat kendileri yapmışlardır. Bununla beraber namazın farzlarına işaret eden ayetler de vardır:

"Gönülden boyun eğerek, Allah'ın huzuruna durun." (Bakara, 2/238) buyurulur.

"Hani Evi (Kâ'beyi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kıldık. «İbrahim'in makamını namaz yeri edinin», İbrahim ve İsmail'e de, «Evi'mi tavaf edenler, itikafa çekilenler, ve rükû ve secde edenler için temizleyin» diye ahid verdik."(Bakara, 2/125)

"??...Kıyam edenler, rükûa ve sücuda varanlar için Evimi temiz tut."(Hac, 22/26)

"...Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun?."(Müzemmil, 73/20)

İlave bilgi için tıklayınız:

NAMAZ...

Sünnetin bağlayıcılığı, örnek alınması ve kaynağının vahiy olup olmadığı konusunda bilgi verir misiniz?..

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 100.000+

Yorumlar

emre d

Peki Allah neden bu kadar önemli konuları kuranda açıkça beyan etmemiştir? Mirasın nasıl dağıtılacağı yazıyorken en önemli konu olan namazın kılınışını, orucun tutuluşunu, haccın yapılışını neden bize bildirmedi?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editör (hasanfidan)

Kuran’da, kıraat, rüku, secde gibi rükünlerden bahsedilmekle birlikte namazın hangi vakitte kaç rekat olduğu, nasıl kılınacağına dair herhangi bir açıklama yoktur. 

Peygamberin (asm) asıl iki görevi vardır: Tebliğ (Maide, 5/67) ve tebyin / beyan (Nahl, 16/44) etmek.

Bu iki görevden tebliğ, vahyin metnini insanlara ulaştırmak manasınadır. Tebyin ise vahyin metnini açıklamaktır.

İşte Kur'an’da namaz, zekat, hac gibi ibadetlerin detaylarının bulunmaması, onun tebyin/beyan/açıklama görevine havale edildiği anlamına gelir.

Kuran'ın namaz, hac gibi bedeni ibadetleri detaylı açıklamamasının diğer bir hikmeti de bunların uygulamaya dayalı olmasındandır. Zira davranışsal ibadetleri öğretmenin en etkin yolu davranışla yerine getirmektedir. 

"Beni namaz kılarken nasıl gördüyseniz, siz de öyle kılın."

"Haccınızın ibadet şeklini benden alın." hadisleri bu gerçeği ifade etmektedir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun