İnsan uyuduğunda ruhu nereye gider? Rüyayı günlük yaşantımızdaki meşguliyetlerimize göre mi görüyoruz? Yani gördüğümüz rüyaları neler etkiliyor?

Tarih: 24.09.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ruh, parlak bir nur gibi âlemde gezer. Bu gezinti esnasında âlemde gördüklerini bazan beyne aktarır. Bu esnada rüya görülür. Rüyâlar görülmeyen alemlerin kapısını aralayan şifreler gibidir.

Ölümün küçük kardeşi olan uyku, Rabbimiz tarafından bir "dinlenme vasıtası" kılınmıştır. Uykudayken, gün boyu çalışan bütün âzalarımız dinlenir. Başta göz, kulak, el, ayak, kemikler, kaslar, sinirler, damarlar, kalb, ruh olmak üzere, bütün zahirî ve bâtınî duygular, hasseler ve organlar istirahata çekilir. Bu tatil esnasında, yani insanın uykuya dalması sırasında ruhun cesetle irtibatı belli bir ölçüde kesilir.

Rüya kelimesi Arapça menşelidir ve kökü "rü'yet"tir. Ekseriyet gözle görmek "rü'yet" kelimesiyle ifade edilir. Rüya ise beyinle görmektir. Daha doğrusu ruhun gördüklerini beyine aktarmasından sonra hafızada kalanlardır. İnsan yüzündeki gözüyle sınırlı âlemleri görebilir. Ama ruh ve kalb vasıtasıyla şu madde gözüyle göremediği âlemleri de görebilir.

Nasıl odamızdaki hava zerrelerinde saklı yüzlerce, binlerce televizyon ve radyo istasyonlarının yayınladıkları görüntüleri ve sesleri ancak görüntüyü ve sesi görünür ve işitilir hale çevirebilen cihazlar vasıtasıyla idrak edebiliyorsak; gözle görülmeyen âlemleri de ruh ve kalb vasıtasıyla idrak edebiliriz. İşte rüyâlar da o görülmeyen "alemlerin kapısını aralayan şifreler gibidir.

Rüya, Hz.Âdem Aleyhisselam zamanından beri varolan, konuşula gelen, insanların devamlı birbirine aktardığı, üzerinde pek çok ilmî çalışmalar yapılan, hakkında yüzlerce, binlerce eser yazılan, yüzlerce rüya tâbirnamesi yayınlanan bir "gerçek"tir. Peki rüya nedir? "Rüya gerçeği" ile ilgili bilmemiz gereken "temel gerçekler" nelerdir?

Allahu Azimüşşan, peygamberliğinin ilk devresinde sadık rüyalar vasıtasıyla sevgili Resûlünü (asm) büyük vazifeye hazırlamıştır. O rüyâların ertesi sabah veya birkaç gün sonra aynan tahakkuk etmesi, peygamberliğin mühim delillerindendi.

Kur'an-ı Kerim, ya açık bir şekilde, ya da işârî mânalarla rüyaya yer vermiştir. Rüya ile ilgili âyet-i kerimelerden bazılarına bakalım:

Yunus Suresinin 64. Âyet-i kerimesinde meâlen şöyle buyrulmaktadır:

"Dünya hayatında da, âhirette de onlar için müjde vardır. Allah'ın sözlerinde asla değişiklik olmaz. En büyük kurtuluş işte budur."

Peygamber Efendimiz (asm), bu âyetteki "müjde"den muradın "Müslümanın gördüğü sâdık rüya" olduğunu beyan buyurmuştur. (Tirmizi, Rüya: 3)

Yusuf Aleyhisselam'ın rüyası:

Rüya, Yusuf Aleyhisselam'ın hayatında mühim bir yer tutar. Onun kardeşleri tarafından kuyuya atılmadan önce görmüş olduğu rüyanın tabiri yıllar sonra aynen çıkmıştır. Cenab-ı Hakk'ın kendisine rüya tabirini öğrenmeyi lutfettiği Hz.Yusuf Aleyhisselam, bu "rüya tabiri bilgisi" vasıtasıyla Mısır Azizi olmuştur. Cenab-ı Hak, Peygamberinin o makama gelmesinde rüyâyı bir vasıta kılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de Yusuf Suresinin birçok âyet-i kerimesinde bu maceralar ve rüyanın bu maceradaki yeri anlatılmaktadır.

Hadis-i Şeriflerde rüya:

Sevgili Peygamberimiz (asm) sabah namazlarından sonra ashabına dönerek rüya gören olup olmadığını sorar, anlatılan rüyaları tâbir ederlerdi. Rüya gören yoksa kendi rüyasını anlatır ve tâbir ederlerdi.

Peygamber Efendimizin (asm) rüya ile ilgili hadis-i şeriflerinden bazılarına bakalım:

"Rüya nübüvvetin kırk altıda biridir. Salih kimse tarafından görülen gizli rüya, peygamberliğin kırk altı parçasından bir parçadır." (Buharî, Ta'bir 4, 5; Muvatta, Rüya 3; Ebu Davud, Edeb 96)

"Güzel rüya bir müjdedir. Onu Müslüman olan görür veya kendisine gösterirler." (İbn Mace, Tabir 1)

"En sâdık rüya, seherlerde görülen rüyadır." (İbn Mace, Tabir 1Tirmizî, Rü'ya 3)

"Rüya yorumlanacağı şekilde gerçekleşir. Bu tıpkı ayağını yerden kaldırıp da ne zaman (onu tekrar) yere bırakacağını bekleyen bir adamın haline benzer. Onun için, biriniz rüya gördüğü zaman onu ancak öğüt veren bir adama yahut bir âlime anlatsın ve ona yorumlatsın." (İbn Mace, Tabir 6)

“Zaman yaklaşınca mü’minin rüyası yalan çıkmaz. Mü’minin rüyası nübüvvetin kırk altı cüzünden biridir.” (Buhârî, Ta’bîr 26; Müslim, Rü’yâ 6)

"Rüya üç kısımdır. Biri Allah'tan müjdedir. Biri nefsin konuşmasıdır. Biri de şeytanın korkutmasıdır. Biriniz, hoşuna giden bir rüya görecek olursa, dilerse onu anlatsın. Eğer hoşuna gitmeyen bir şey görürse onu kimseye anlatmasın, kalkıp namaz kılsın." (İbn Mace, Tabir 3)

"İyi rüya Allah'tandır. Kötü rüya şeytandandır. Bir kimse hoşlanmadığı bir rüya görürse sol tarafına üç defa tükürsün ve şeytandan Allah'a sığınsın. Böylece o rüya zarar vermez." (Buharî Tıbb 39; Müslim, Rüya 5)

"Sizden birisi sevdiği rüyayı görürse bilsin ki o allah tarafından ikazdır... Rüyayı gören Allah'a hamd etsin ve başkasına da söylesin. Sevmediği bir şeyi görünce de muhakak ki, bu rüya şeytandandır. Rüyayı gören rüyanın şerrinden Allah'a sığınsın ve rüyasını kimseye söylemesin, böylece o rüya sahibine zarar vermez." (Buhârî, Ta’bîr 3, 46; Müslim, Rü’yâ 3; bk. Tirmizî, Daavât 52; İbni Mâce, Rü’yâ 3)

“Sizin en doğru rüya görenleriniz, en doğru söyleyenlerinizdir.” (Müslim, Rü’yâ 6)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun