Bakara suresi 254. ayette geçen "şefaatin olmayacağı gün" ifadesi hangi güne tekabul etmektedir?

Tarih: 05.10.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

 "Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir."(Bakara, 2/254)

Ey Allah'a ve bütün peygamberlerine iman eden Muhammed ümmeti! (İbn Kesir, Ebu Amr, Yakup kırâetlerinde "Ayn"ın ve "ta"ların tenvinsiz üstün okunması ile "La bey'a fîhi ..." okunur.) Bir kıyamet günü gelecek ki onda ne alım satım, fidye ve mübadele (değişme), ne dostluk, ne şefaat hiçbiri bulunmayacak o gün gelmeden önce alım-satım yapmak, Allah için kardeşlik ve dostluk sağlamak, şefaatçı ve yardımcı bulmak mümkün olan dünyadaki günlerde gerekli hazırlıkları yapmak üzere size herhangi bir sebeble bölüştürdüğümüz mallardan Allah yolunda nafakalar veriniz.

Yani mallarınızın üzerinize farz olan haklarını eda etmek için zekâtlarınızı yerli yerine harcayınız, kâfirler gibi mallarınızı keyiflere, arzulara göre harcamayınız ve boşuna telef etmeyiniz veya farz olan hakları gizleyip de kendinizi cezaya uğratmayınız, unutmayınız ki Allah'a, peygamberlerine ve dehşetli güne ve bu emirlere iman etmeyen o kâfirler hep zalimdirler.

Hakk'ın emrine bakmaz, hakkı yerli yerine koymaz, ilâhî sınırları aşarlar, neye güçleri yeterse çiğnerler, mücerred (soyut) delilleri dinlemezler, fiilen bir engelle karşılaşmadıkça hak-hukuk gözetmez saldırırlar, verilen sözleri mi bozmazlar, canlar mı yakmazlar, ırzlara mı geçmezler, gönüllerinin hükmettiği kadar vergiler mi almazlar; ibadethaneleri, hayır kurumlarını tahrib mi etmezler kısacası fiili bir direniş görmedikçe her haksızlığı yaparlar. Siz ise haksızlığın, inkârın ve zulmün giderilmesi ile görevlisiniz. Öyle ittifaklarla, bunlara karşı gereken savunma ve karşı koymayı hazırlamalısınız. Bunu yapmayanlar kendilerini ilâhî ceza ile yüzyüze getirirler.

Ceza gününden korunmazlar da nihayet zulmü kendilerine yapmış olurlar. O gün herhalde gelecek, o kâfirler o zaman alışveriş ile fidye ve mübadele ile hiçbir iş göremeyecekler; ne dostları bulunacak, ne şefaat edenleri. Tapınıp sakladıkları ve Allah yolunda harcamadıkları altınlar, gümüşler ateşten damga olacak, alınlarını, böğürlerini dağlayacaktır.

"Allah'a saygı duyup kötülükten sakınanlar müstesna olmak üzere (dünyada iken kötülükte) dost olanlar o gün birbirlerine düşman kesilirler." (Zuhruf, 43/67)

âyetinin delâletince, o gün bütün dostlar birbirlerine düşman kesilecek, şefaat kapıları kapanacak; bu felâketlerden ancak iman edip görevini yapan ve önceden korunan müttakiler müstesna olacaklardır. Bu bakımdan bu mertebe takvayı (korunmayı) elde etmek ve felâketten sakınmak için müminler o gün gelmeden önce görevlerini yapmalı; Allah yolunda harcamalar yapmalı, seve seve zekatlarını vermeli, kardeşliklerini güçlendirmeli, toplumlarını düzene koyarak hazırlanmalı, uyumayıp uyanık bulunmalı, kâfirler gibi Allah'ın emrine aykırı davranıp da kendilerine yazık etmemelidirler.

(Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR, Kur'an-ı Kerim Tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız:

- Hesap gününde mizanında kötülükleri ağır gelen mümin kişi, şefaate nail olabilir mi?

- ŞEFÂAT

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun