Yerleşim yerinden uzak olan araziye çalışmaya giden işçi veya memur, cuma namazına gidemediği takdirde ne yapması gerekir? Cuma günü ekip arkadaşlarımla, dağlık taşlık, ulaşımı zor uzak bir araziye göreve gittik. Daha işimizin yarısı olmadan cuma namazı..

Tarih: 05.12.2011 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Şehir merkezinde, kasabalarda ve camisi bulunan köylerde cuma namazı kılmak farzdır. Ancak yerleşim yerinden uzak bir yerde bulunan kişi cuma namazı kılma imkanı olmadığı için, o günün öğle namazını kılarak namazını eda etmiş olur. Mesuliyeti de olmaz.

İşçi ve Memur Cumayı Terkedebilir mi?

"İşveren işçiyi cumadan alıkoyabilir mi?" Bu mesele hakkında farklı görüş ve ictihadlar olmuştur:

a) İmam Ebû Hafs'e göre, müstecir ecîri (işveren işçiyi) cuma­ya gitmekten alıkoyabilir.

b) Ebû Al Ed-Dakkak'a göre, şehir ve kasabalarda işveren iş­çiyi cumadan alıkoyamaz. Ancak işçinin cumada harcadığı zaman hesaplanarak ücretinden kesilebilir.(1)

Fıkıhta güvenilir metinlerin zahiri, Ebû Ali Ed-Dakkak'ı destek­ler anlamdadır.(2) Nitekim bu konuyla ilgili hadîste işverenin böyle bir yetkisi bulunduğuna işaret dahi edilmemiştir:

«Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseye cuma farzdır. Me­ğer ki yolculuk halinde olan veya köle, çocuk, kadın ve hasta buluna­na o takdirde farz değildir. Kim bir takım eğlence veya ticaretten do­layı cumaya gitmeyip kendini ondan doygun sayarsa, Allah da rah­metini, mağfiretini ondan uzak tutar, çünkü Allah kimseye muhtaç değildir. Allah hep doygundur, hep övülmeye lâyıktır.»(3)

Dürrü'l-Muhtar'da bu meseleye az yer verilerek deniliyor ki:

«En sahih görüş ve ictihad şudur ki: Cuma, kendisiyle hitabet akdi yapılan köleye, bir kısmını hür etmek için kendisiyle anlaşmaya varılan köleye, ecîre (ücretle tutulan işçiye) vâcibdir. Ancak cami' uzak olursa, işçinin ücretinden hesaplanarak kesilebilir.» (4)

Diğer kaynak fıkıh kitaplarında buna yakın bir ifade kullanıl­mıştır. Netice olarak diyebiliriz ki: İşveren hiçbir zaman işçiyi cuma­dan alıkoyma hakkına sahip değildir. Fabrika veya herhangi bir işyerinin bir saat çalışmaması büyük zararlara sebep olur iddiasına gelince, inanmış bir işveren işini ona göre düzene koyabilir. Vardiyeleri ona göre ayarlıyabilir. Hem fabrika ve işyerinin bir saat çalış­ması, cumadan daha hayırlı değildir. İşçinin haftada bir saat camiye gidip ruhunu tazelemesi, sinir sistemini düzeltmesi ve dini kültürü­nü artırması her bakımdan yararlıdır. Her hakkın bir vazife karşı­lığı, her nimetin külfete göre olduğunu öğrenir. İşine daha ciddi sa­rılıp çoluk-çocuğuna helâl lokma yedirme gayretinde bulunur. Gü­nümüzde işçileri bu feyizden mahrum edenler ortaya çıkan grevler­le, yapılan tahribat ve işe karşı sorumsuzluk içinde gösterilen ilgiy­le hergün milyonlarca lira zarara uğramaktadırlar. Cumaya sarfedilecek bir saatlik zaman bunun yanında çok önemsiz kalır. Hem haftalık tatilin cumaya alınması bu konudaki itiraz ve isteksizlikleri ortadan kaldırmaya yeter bir çaredir. Bu durumda memurlarm da rahatlıkla cumaya gitmeleri sağlanmış olur. Tabii bu bir kanun me­selesi ve parlementonun yetkisine bağlıdır.(5)

Fukahadan bir kısmının, "İşveren işçiyi cumaya hazır ol­maktan alıkoyabilir." sözü ve hükmü, hiçbir sahih hadise dayanma­maktadır. Bu sadece köle konusu dikkate alınarak yapılan bir kıyas­tır. Kanaatimce bu kıyas farklı bir kıyastır; çünkü makîs ile makîsün aleyh menatta birleşmemektedir.

Peygamber (A.S.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

«Cuma her Müslümana cemaat halinde (kılınmak üzere) vâcib olan bir haktır. Ancak dört kimseye vâcib değildir. Kölelik (esaret de buna dahildir) kaydı altında bulunan, kadın çocuk ve hasta...»(6)

Dipnotlar:

1- El-Muhit / Serahsî - Fetâvâ-yi Hindiyye : C. 1, S. : 144.
2- Bahrirâik / İbn Nüceym.
3- Kâsâni Bedayiu's-Sanayi'de -. Hz. Câbir (R.A.)'den.
4- Dürrül-Muhtar ; C. 1, S. 852 (İbn Abidîn).
5- Bazı fabrikaların günün yirmi dört saatinde ara vermeden çalışması gerekir. Bir iki saat ara vermesi büyük zorluklara sebep olur. Bu durumda işçilerden bir kısmı cumayı terkedebilir. Ancak bu terk her hafta münavebe ile sıraya konulmalıdır.
6- Ebû Dâvud - Beyhaki - Hâkim Abdullah bin Amr (R.A.)'dan.

(Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı, Uysal Kitabevi: I/480-481).

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun