Erkek çocuk sahibi olmak için tüp bebek caiz mi?

Tarih: 23.01.2012 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Normal yollarla çocuk sahibi olmayan bir kadının zaruretten dolayı tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olması caizdir. Ancak normal yollarla çocuk sahibi olan bir kadının tüp bebek yöntemini kullanması caiz değildir. Çünkü kadının zaruret olmadan avret yerini başkasına göstermesi caiz değildir. Bu bakımdan çocuk sahibi olan kadının erkek çocuğu olması için tüp bebek uygulaması caiz değildir.

İslâmiyet neslin muhafazasına büyük ehemmiyet vermiştir. Bundan dolayı gayrimeşru beraberlikler, bilhassa zina, bütün hak dinlerde yasaklanmış ve çirkin görülmüştür. Zinaya giden yolu kapamak için de nikâh yolu dâima açık tutulmuştur. “Tüp bebek” konusunu da öncelikle bu çerçeve içinde ele almak gerekir.

*Tüp bebek” iki şekilde gerçekleşmektedir. Birincisi, aynı karı-koca arasında gerçekleşir. Bu şekil, neslin karışması gibi bir mahzur bulunmadığından ve bir zaruretten dolayı olduğundan meşrudur, helâl ve caizdir. Bu da şöyle olmaktadır:

Annenin rahmiyle yumurtalığı arasında bulunan kanala “tüp” adı veriliyor. Çocuğun teşekkülü için olgunlaşmış yumurtanın bu kanaldan, yani tüpten geçerek rahme ulaşması ve orada babadan gelen meni ile (sperm) birleşmesi gerekir. Fakat bazan bu tüp tıkanmış oluyor; yumurta da rahme inemediğinden sperm hücreleriyle buluşamıyor. Neticede ise çocuğun teşekkülü için gerekli olan döllenme gerçekleşemiyor.

İşte tüpü kapalı olan bir kadın, isterse tıbbın bu yeniliğinden istifade ederek çocuk sahibi olabilir. Şöyle ki:
Annenin yumurtalıklarında bulunan yumurta hücresi, geliştikten sonra hususî olarak yapılmış bir tüp içerisine alınır. Bu yumurta hücresi babadan alınan sperm hücresi ile döllendikten ve aradan bir buçuk gün gibi bir zaman geçtikten sonra meydana gelen “zigot,” yani ceninin ilk safhası annenin rahmine yerleştirilir. Bundan sonra çocuk, gelişmesini annenin rahminde tamamlar. Görüldüğü gibi, burada sperm hücreleri kocanın, yumurta da kendi hanımınındır.

Tüp bebeğin meşru olmayan, dinimizin caiz görmediği şekline gelince; tüp yoluyla da olsa zayıflık, hastalık gibi birtakım sebeplerle doğum yapamayacak kadınlar vardır. Bazılarının da rahimleri ameliyatla alındığı için çocuk yapmaları mümkün olmamaktadır. İşte bu durumda erkekten alınan sperm hücreleri yabancı bir kadından alınan yumurta hücreleri ile bir tüpte birleştirilir. Döllenme tüpte gerçekleştikten sonra, mümkünse aynı kadının, değilse başka bir kadının rahmine yerleştirilir. Aradan belli bir müddet geçtikten sonra çocuk meydana gelir. Burada her ne kadar baba varsa da, anne yabancı bir kadındır.

Diğer bir şekli de şöyledir: Çocuğun doğmaması kadındaki bir hastalık sebebiyle olabileceği gibi, hastalığın erkekte olması da mümkündür. Bu durumda kadın sağlamdır, çocuğu olabilir. Fakat erkeğin çocuğu olmamaktadır. Bu defa da yabancı bir erkekten alınan sperm hücreleri ile kadından alınan yumurta tüpte birleştikten sonra, döllenmiş yumurta kadının rahmine yerleştirilir. Vakti geldiğinde de çocuk doğar.

İşte, ister yumurtanın başka bir kadından, isterse spermin yabancı bir erkekten alınması yolu ile olsun, her iki durumda da doğan çocuğun nesebi sıhhatli olmamakta, nesil karışmaktadır. Tüp bebeğin bu şekline, yani anneden veya babadan birisinin yabancı olması şekli —namus ve aile mahremiyeti mefhumunu ortadan kaldırdığından— bir çeşit zina sayılmaktadır.

Tüp bebeğin bu şekli bilhassa yabancı ülkelerde tatbik edilmektedir. Bugün Sağlık Bakanlığı’nın müsaadesi ve gözetimi altında yapılan, dinimizce meşru sayılan birinci şekildir.

Evet, nikâh neslin devam ve sıhhatini netice vermek için meşru kılınmıştır. Bu meşru yolun dışında çocuk sahibi olmayı dinimiz caiz görmemektedir. Zaten böyle bir işe yönelenler kadere rıza göstermeyenlerdir. Mü’minler bu nevi gayrimeşru muamelelere yaklaşmazlar. Çünkü şu ilâhî emirler onların en büyük tesellî kaynağıdır:

“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları hem erkek, hem kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır bırakır. O her şeyi bütünüyle bilendir. Her şeye gücü yetendir.”1

1. Şûra Sûresi, 49-50.

(Mehmed Paksu, Helal – Haram)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun