Atom bombası yapmak; kullanma amacıyla değil de caydırıcı olması için elimizde bulundurmak caiz midir? Bugün Kuzey Kore atom bombasına sahip olduğundan dünyaya kafa tutabiliyor?..

Tarih: 01.05.2012 - 10:17 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Normal şartlarda maddi cihad farz-ı kifayedir, (bk.  Cihadın hükmü nedir?)  Ancak her Müslümanın nefsiyle cihadı ise farz-ı ayndır.

Müslümanların, kendilerine düşman olacak ve zarar verecek kimseleri caydırmak için her türlü maddi ve manevi silaha sahip olmaları gerekir. Bu açıdan içinde bulundukları zamanın en güçlü silahını da elde etmelidirler. Nitekim "Zararı defetmek faydayı elde etmekten önce gelir." kuralı vardır. Buna göre maddi ve manevi zararlardan korunmak için tedbir almak da bir ibadettir.

Ancak İslam hukukuna göre cihadın şartları vardır. Bu şartlara da riayet etmek her Müslümanın birinci görevi olmalıdır.

Savaş, bir takım ön hazırlıkları, tedbirleri gerekli kılar. "İhtiyatlı olunuz!" (Nisa, 4/71) ayeti, bu noktada bize yol gösterir. Hamdi Yazır, ayetin açıklamasında şöyle der:

"Uyanık, ihtiyatlı bulununuz. Düşmandan sakınacak maddi manevi sebeplerinizi hazırlayınız. Silahınızı alınız." (1)

Şu ayet, Müslümanları kuvvetli olmaya çağırır:

"Onlar (düşmanlar) için, gücünüzün yettiğince kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Bununla Allah düşmanını, sizin düşmanınızı ve Allah'ın bilip de, sizin bilmediğiniz düşmanlarınızı korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, asla haksızlığa uğratılmazsınız." (Enfal, 8/60)

Hz. Peygamber (asm.), ayetteki "kuvvet" ifadesini, "kuvvet, atmaktır" şeklinde açıklar.(2) Şüphesiz bu açıklama, kuvvetin büyük ölçüde atmaya dayanması noktasındandır(3). Resulullah (asm) devrindeki ok, mızrak, mancınık atmak, bugün yerini bombalara, füzelere bırakmıştır. Bugünün savaşlarında da, daha iyi atan savaşı kazanmaktadır.

Resulullah (asm), "atmak" hususunda ümmetini teşvik etmiştir. Mesela, şöyle buyurur:

"Şüphesiz Allah, bir tek okla, üç kişiyi cennete alır:
1. Oku yapan,
2. Onu atan,
3. Atan kişiye uzatan."
(4)

Resulullah (asm), kendi devrinin şartlarına göre ok, mızrak atımını teşvik etmiştir. Resulullah (asm)'ın medhine mazhar olan Fatih Sultan Mehmed, O'nun "kuvvet, atmaktır" sözünden ilhamla devrinin en ileri silahı olan "Şahi topları" döktürmüş, İstanbul'un aşılmaz sanılan surlarını bunlarla aşmıştır. Günümüzde, hedefe kilitlenmiş füzeleri, bir anda bir beldeyi mahvedebilen bombaları yapan ve kullanan Batı, Resulullah (asm)'ın hadisini ve ayette emredilen "kuvvet hazırlamayı" Müslümanlardan daha iyi anlamış görülüyorlar!?

Üstteki ayet, savaş atları hazırlamamızı da emreder. Àdiyat suresinin baş kısmında, savaş atlarına kasem vardır.

Resulullah (asm), atı şöyle medheder:

"Kıyamete kadar atın alnında hayır düğümlenmiştir. (Yani, atta devamlı hayır vardır).(5)

Ayette geçen savaş atları, günümüz şartlarında mekanik savaş atlarını da içine alır. Tank, uçak ve bombalar gibi vasıtaların hepsi, ayetin şümulünde dahildir.

Ayette "ok, mızrak hazırlayın" denilmeyip, "kuvvet hazırlayın" denilmesi, fikri, bedeni, ilmi, maddi ve manevi her türlü kuvveti ifade eder ve her türlü silahı içine alır(6). Böyle bir kuvvet, caydırıcı bir rol oynayacaktır. Ayette, "bu kuvvetle onları imha edersiniz" denilmeyip, "bununla düşmanlarınızı korkutursunuz" denilmesi, bu noktaya işaret eder.(7)

Böyle bir kuvvet, düşmanlarımızı sindirecek, zalimleri zulmünden vazgeçirecek, Allah'ın dinini her tarafa ulaştırmamızda ve yeryüzünden her türlü fitneyi kaldırmamızda önemli rol oynayacaktır(8).

Kur'an-ı Kerim'de Hz. Davud (as)'a demirin yumuşatıldığı anlatılır. (Sebe, 34/10) Hz. Davud (as), bir mucize olarak demire istediği şekli vermekte, bununla silah, zırh yapmaktadır. Kur'an'ın 114 suresinden birinin "demir" anlamındaki "Hadid" olması da düşündürücüdür. Bu surede, demirle ilgili şu ayet vardır:

"Demiri indirdik. Onda kuvvetli bir sertlik ve insanlara bir takım menfaatler vardır." (Hadid, 57/25)

Dikkat edilirse, günümüz savaş sanayii demir üzerine kuruludur. Kur'an-ı Kerim'de böyle talimatlar ve böyle işaretler varken, Müslümanların bu hakikatlerden gafil kalması; gayri müslimlerin ise bu hakikatlere sahip çıkması, ibretle düşünülmesi gereken bir olaydır. "Ben Müslümanım" diyenler, okudukları Kur'an'da yer alan emirleri iyi bilmek ve ona göre yaşamak zorundadırlar. Yoksa, ehl-i hak iken, şu dünyada ehl-i batıla mağlub olmaları kaçınılmaz olacaktır. Son iki yüz yıllık dönem, söylediklerimizin ispatıdır.

Konuyla ilgili bakılacak soru ve cevaplar:

Kur’an-ı Kerime göre savaşta başarılı olmanın kuralları nelerdir?

Savaşın kaçınılmaz olduğu durumlarda, Müslümanların uymak zorunda olduğu ilkeler nelerdir?

Kur’anda savaş hukukuyla ilgili ne gibi esaslar vardır?

Kaynaklar:

1-Yazır, II, 1391
2-Ebu Davud, Cihad, 23; İbnu Mace, Cihad, 19
3-Ebu Bekir Cessas, Ahkamu'l-Kur'an, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1993, III,102;Alusi, X,25
4-Ebu Davud, Cihad, 23; Tirmizi, Fedailu'-Cihad, 11
5-Buhari, Cihad, 43; Tirmizi, Cihad, 19; İbnu Mace, Cihad, 14
6-Razi, XV, 185; Cessas, III, 102; Rıza, X, 69; Tabbera, s.386; Abdülhalim Mahmud, El-Cihadu fi'l-İslam, Daru'l-Mearif, Kahire, s. 17; Kadiri, I, 516; Sabuni, Kabes, III, 161
7-Bilmen, III, 357; Tabbera, s. 386
8-Muhammed Şedid, El-Cihadu fi'l-İslam, Müessesetu Risale, Beyrut, 1985, s.119.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun