Hayvanlar ilhama nasıl mazhar olurlar?

Tarih: 16.05.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Allah’ın kudret sıfatının tecellileri sonsuz olduğu gibi, kelam sıfatının muhatapları da sonsuzdur. Bu muhataplar içerisinde ilk sırayı insanlar alırlar. Peygamberlere vahiy indiren Cenab-ı Hak, veli kullarının kalplerine de ilhamda bulunur. Melekler alemi de bütün işlerini ilhamla yaparlar.

İlham, akıl nimetinden mahrum olan hayvanlar alemine de Allah’ın bir İlâhî ihsanıdır. O günahsız varlıklar da vazifelerini ilhamla öğrenir ve yine ilhamla yerine getirirler. İnsanoğlu şeker pancarından şeker yapacak seviyeye gelmek için asırlar boyu çalışmışken, ilk arıların da bugünkü arılar gibi bal yapabilmeleri ancak ilhamla açıklanabilir. Yine insanoğlu uçak yapmak için asırlarca çalışmışken, bütün kuşların, sineklerin uçmayı bilmeleri ve uçabilmeleri ancak ilhamla açıklanabilir. Bazı çevreler bu İlâhî ihsanlara içgüdü diyerek, bu sonsuz mucizeleri tabii ve tesadüfi saymaya çabalarlar.

İlham, hava karardığında bir ağacın dalları arasına saklanan serçelerden, yuvalarına dönen karıncalara, bir kaya parçasının kuytuluklarında gizlenen balıklardan, ormanın tenha bir köşesinde kendine emniyet arayan ceylana kadar her canlıyı sevk ve idare eden ayrı bir âlem. Hepsi bir ilham ile bir sevk-i kaderî ile geceleyeceği yeri en güzel biçimde belirliyor.

Ertesi gün, güneşin ilk huzmelerinin ufukta belirmesiyle başlayan çeşitli, karmaşık, müthiş bir mesai. Görevlilerin hepsi bir his ile yola çıkar, bir tarafa yönelir, uçar, koşar, yürür, yüzer... Ama hiçbiri nereye gittiğini, saatin kaç olduğunu, kaç saat mesai yapacağını, ne zaman yuvasına döneceğini bilmez. Ama hepsinin de işi İlâhî bir ilhamla mükemmel görülür.

Hayvanlar, kendilerine ilham eden Rablerini, yine ilhamla bilirler. Bir hayvan, kendisinin ne olduğunu, kaç ayağı bulunduğunu, midesini, ciğerini bilmese bile var olduğundan haberdardır. Ve bu varlığı korumak ister. Elinden almaya kalkışırsanız sizden kaçar.

İşte kendi varlığını ilhamla bilen ve bundan memnun olan her canlının kalbinde, bilemeyeceğimiz bir keyfiyette, bu ihsana teşekkür duygusu mevcuttur. Evet, kendini bilenin Rabbini de bilmesi gerekir. Bu mânâ, hayvanların hepsinde geçerlidir. Lâkin Rablerini bilişleri de kendilerini bilmeleri gibi, çok cüz’îdir, ama gerçektir.

Göz göze geldiğimiz herhangi bir hayvan, bizim ruh dünyamızı bilmekten ne kadar uzak ise, biz de onun iç âlemini bilmekten o kadar uzağız. Bizim bildiğimiz, onun sadece bedeni ve organlarıdır. Kanında nelerin yüzdüğünü bilsek bile, içinden nelerin geçtiğini bilemeyiz. Öyle ise, iç âlemlerinin cahili olduğumuz bu canlıların, Rablerini bilmediklerini nasıl iddia edebiliriz?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun