Bazı İslam büyüklerinin insanları "İmamlık ve müezzinlik yapmaktan", "başkasına kefil ve vasi olmaktan" men eden ifadelerine rastlıyoruz. Bu ifadelerde ne anlatılmak istenmektedir?

Tarih: 16.05.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İslam büyükleri, bilhassa tasavvuf ehli, amellerin hep takva cihetini göz önüne almışlar; sorumluluk ve mükellefiyet getirecek, insanı yük altına sokacak vazifelere talip olmayı mümkün mertebe arzu etmemişlerdir. Meselenin diğer bir ciheti, yine bu maneviyat büyükleri, birçok önemli işlerin ve mesuliyet gerektirecek vazifelerin ehil olmayanların eline geçmemesi için, onları bu gibi işlerden uzak tutmak maksadıyla bazı tavsiyelerde bulunmuşlardır.

İmamlık ve müezzinlik de mesuliyetli bir vazifedir. Müezzin olan şahıs her gün insanlara namaz vaktini bildirmektedir. Bugünkü gibi saatin yaygınlaşmadığı eski devirlerde bu mesuliyet daha da ağırdı. Müezzinin bir namaz vakti girmeden ezan okuması, ezanı işiten herkesin vaktinden önce namaz kılmalarına sebep olacaktır. Buna imsak ve iftar vaktinin ilanını da ilave ederseniz, mesuliyeti bir kat daha artar.

İmamlık için de benzer durumlar söz konusudur. İmam olan zat namaz kıldırırken arkasında saf tutan bütün cemaatin mesuliyetini taşımaktadır. Abdestteki bir hatası, namazdaki bir eksikliği kendisiyle birlikte birçok Müslümanın namazını tehlikeye sokmaktadır.

Şu var ki, müezzinlik ve imamlık yapmaya ehil olan kimsenin bu görevden geri durması da doğru değildir. Ezan okumak veya namaz kıldırmak icap ettiğinde ehil kimse, bu vazifeyi hazır bulunanlardan daha iyi yapabilecekken, sırf mesuliyet endişesiyle uzak durup, ilim ve ehliyet bakımından kendisinden aşağıda olanları öne sürerse mesuliyeti daha fazladır.

Kefil ve vasi olmada da benzer bir durum vardır. Kefil veya vasi olan kimse kendi isteğiyle üzerine mesuliyet gerektirecek birtakım vazifeler almış demektir. Mesela, borçlu birisine kefil olan kimse, borç ödenmediği takdirde, “Ben hallederim, ben öderim.” dediği için bir mükellefiyet altına girmiş olmaktadır. Bir Müslüman da “Bir şeyi yapacağım.” dediği zaman vaad etmiş, söz vermiş bulunduğundan ne yapıp yapıp sözünü yerine getirmek durumundadır. Bunun için, kefillik mesuliyetini herkes layıkıyla yapamayacağı hususu dikkate alınarak İslam büyükleri, insanların kefil olmaktan uzak durmalarını istemişlerdir. Fakat, mesuliyetini müdrik kimseler böyle “din kardeşliğin bir icabı” olan kefilliği de ihmal etmemelidir.

Vasi olan insan mesuliyet yüklenen kimsedir. Bir Müslüman ölmeden önce hasta iken veya sekerat anında bir dostunu veya bir yakınını; çocuklarına, malına veya sair işlerine bakması için vasi tayin eder. “Ben öldükten sonra çocuklarımın bakımını, işlerimin yürütülmesini sana bırakıyorum.” diye vasiyet eder. Vasi olan Müslüman da bu çocukları büyüyünceye, elleri iş tutuncaya kadar korur, gözetir, üzerlerinde durur.

Bu vazifeyi hakkıyla yapan, fedakârca çalışıp hak hukuka riayet eden kişiler nadir bulunur. İşte bazı maneviyat büyüklerinin vasiliği ve kefil olmayı men eder gibi görünen ifadeleri, bu işleri hakkıyla yapamayacakları caydırmak, onları uzak tutmak için söylenmiştir. Onların bu sözlerini, “Hiç vasi olmayın, kimseye kefil olmayın.” şeklinde anlamamak lazımdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun