73 Fırka

Hemen her dinde görüldüğü gibi İslam dininin mensupları da farklı mezheplere ayrılmışlardır. Bu mezhepler, Fığlalı'nın ifadesiyle "İslam dininin itikadî ve amelî sahadaki düşünce ekolleridir."(1)

Mezhep, gitmek anlamındaki Z-H-B kökünden türetilmiş bir kelime olup, "gidilen yol" anlamındadır.(2) Hz. Peygamber (asm) şu ifadeleriyle insanlık alemindeki ihtilaf gerçeğine işaret eder:

"Yahudiler 71 fırkaya bölündü, Hristiyanlar 72 fırkaya. Ümmetim ise 73 fırkaya bölünecek. Biri dışında hepsi ateşte olacak. Kurtulan fırka benim ve ashabımın yolundan gidenlerdir."(3)

Zayıf bir rivayette ise, "biri dışında hepsi cennettedir" denilmiştir.(4)

73 fırka ile ilgili hadislerin sıhhat durumu hakkında hayli konuşulmuşsa da,(5) bizce bu fırkalara bölünme, tarihi bir realitedir ve ilgili hadisler bu realitenin ifadesidir. Hadislerin sıhhati kabul edildiğinde "73 fırkadan muradın ne olduğu?" meselesi karşımıza çıkar. Bu konuda başlıca iki görüş vardır:

1. 73 fırka ifadesini hakikat anlamında kabul edenler. Bunlar başlıca itikadi fırkaları nazara verirler ve bunlardan çıkan tali kollarla 73 fırkaya tamamlarlar. Bu fırkaların başlıcaları, "Hariciler, Şia, Mutezile, Cebriye, Mürcie"dir. Bunlar ve bunlardan çıkan fırkalarla 73 rakamına ulaşmaya çalışan müellifler arasında tam bir ittifak yoktur.(6)

2. 73 fırka ifadesini kesretten kinaye olarak görenler.

Arapçada 7, 70, 700 gibi ifadeler çokluk ifade eder. Mesela, "yedi sema"(7), "yedi deniz",(8) "onlar için 70 defa da istiğfar etsen, Allah onları affetmeyecek."(9), "İman 70 küsur şubedir."(10) tarzındaki nasslarda bunu görebiliriz.

73 fırkadan herbiri kendini "fırka-i naciye", yani kurtulan fırka olarak kabul eder.(11) Fığlalı'nın yorumuyla, "Nasıl bugün siyasi partiler devleti ve milleti en iyi kendilerinin yönetebileceğini söylüyor ve bu işin gerektirdiği 'en doğru fikrin' kendi partilerince ortaya konduğunu iddia ederek iktidar için hesaplar yapıyor, taraftar kazanma yollarını arıyorlarsa, İslam tarihinde gördüğümüz fırkalar da en iyi ve en doğru fırkanın kendileri olduğunu ileri sürmüş ve sürmektedirler."(12)

73 fırka hadislerinde geçen "biri dışında hepsi ateştedir" ifadesine Mevlüt Özler şöyle yaklaşır:

"Bu bizzat narda (ateşte) olmayı değil, Kur'an ve sünnetin yolundan ibaret olan hakka, doğruya isabet edememeyi ifade eder... Hz. Peygamber böyle diyerek, onların görüş ve düşüncelerinin yanlışlığına dikkat çekmiştir."(13)

Şatıbî, aynı meselede şuna dikkat çeker: "Biri dışında hepsi ateştedir." ifadesi, zahirde tehdid hükmünü iktiza eder. Cehennemde ebedilik veya ebedi olmayış 'meskutun anh'dır, yani belirtilmemiştir. Dolayısıyla cehennemde ebediliğe bu ifadede bir delil yoktur. Çünkü cehennemle tehdid kafirlere yönelik olabildiği gibi, asi müminlere de yönelik olabilmektedir."(14)

Bediüzzaman, kurtulan fırkayı "Fırka-i naciye-i kamile" tabiriyle ifade eder.(15) Yani kamil manada kurtulan bir tanesi olacak, diğerleri az veya çok haktan inhiraf edeceklerdir.

Hz. Peygamber (asm) yere bir çizgi çizer, "işte bu doğru yol" der. Sonra bu çizginin sağına soluna başka çizgiler çizer. "Bunlar da başka yollar... Bunlardan herbiri üzerinde o yola çağıran bir şeytan vardır." buyurur ve şu ayeti okur:(16) 'İşte bu benim dosdoğru yolumdur, ona uyunuz. Başka yollara uymayın ki, sizi Onun (Allahın) yolundan ayırmasın...'"(17)

Malumdur ki iki nokta arasında en kısa mesafe, doğrudur. Bunun dışında yer alan eğriler, az veya çok doğrudan inhiraf etmişlerdir.

Mesela, Allah'ın sıfatları konusunda, o sıfatları inkar eden muattıla tefrit, onları mahlukatın sıfatlarına benzeten müşebbihe ifrat etmişlerdir. "Allah'ın bizce keyfiyeti meçhul sıfatları vardır." diyen Ehl-i sünnet ve cemaat ise, istikameti yakalamışlardır.

Keza, kader meselesinde kaderi inkar eden mutezile tefrit, insanın hür iradesini reddeden cebriye ifrat etmiştir. "İlahi kader vardır. Fakat insan cüzi ihtiyari sahibidir, dolayısıyla mesuldür." diyen Ehl-i sünnet ve cemaat istikameti ifade etmiştir

Bu iki misal gibi, 73 fırkayı meydana getiren ekoller, ya ifrat veya tefrit ucunda yer almışlardır. İstikametli yorum ise Ehl-i sünnetin olmuştur.

Kaynaklar:

1. Fığlalı, Ethem Ruhi, Çağımızda İtikadi İslam Mezhepleri, Selçuk Yay. İst. 1980, s. 1.
2. İbnu Manzur, Lisanul Arab, Daru Sadır, Beyrut, I, 393-394.
3. Tirmizi, İman,18; İbnu Mace, Fiten, 17; Ebu Davud, Sünne, 1.
4. Aclûnî, Muhammed, Keşful Hafa, Daru İhyait Türasil Arabi, Beyrut, 1351 h., I, 150.
5. Bu konudaki görüşler için, bk. Özler, Mevlüt, İslam Düşüncesinde 73 Fırka Kavramı, Nun Yay. İst. 1996, s. 29-39.
6. bk. Özler, s. 67-78.
7. Bakara, 27.
8. Lukman, 27.
9. Tevbe, 80.
10. Müslim, İman, 58.
11. bk. Özler, s. 93-95; Fığlalı, s. 5.
12. Fığlalı, s. 2.
13. Özler, s. 122.
14. Şatıbî, Ebu İshak, el İtisam, Darul Kütübil İlmiyye, Beyrut, 1995, s. 413.
15. Nursi, Said, Mektubat, Envar Neş. İst. 1993, s. 106.
16. Râzî, Fahreddin, Mefatihul Gayb (Tefsiru Kebir), Daru İhyait Türasil Arabi, XIV, 3; İbnu Kesir, Hafız, Tefsirul-Kur anil-Azim, Kahraman Yay. İst. 1985, III, 360; Kurtubi, Ebu Abdullah, El-Cami Liahkamil-Kuran, Darul-Kütübil-İlmiyye, Beyrut, 1993, VII, 90.
17. Enam, 153.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 50.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun