HZ. ZEYNEP`İN VEFÂTI

Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hicretin sekizinci senesine kızı Hz. Zeyneb'in vefatı hadisesi ile girdi.

Hz. Zeyneb, Resûl-i Ekrem Efendimizin Hz. Hatice ile evliliklerinin kızlardan ilk meyvesi idi. Gariptir ki, Peygamberimiz (s.a.v.)'in İbrahim hariç, diğer erkek çocukları İslâm'dan evvel ve henüz küçükken vefat ettikleri halde, kızları muhterem babalarının risalet devresine yetişmişlerdir. Yine Hz. Fâtıma hariç onlar da Resûl-i Ekrem hayattayken vefât etmişlerdir. Hz. Fâtıma ise, Resûl-i Kibriyânın bekâ âlemine irtihalinin teessürüyle ancak altı ay yaşayabilmişti.

Hz. Zeyneb, Resûl-i Ekrem Efendimiz henüz otuz yaşlarında iken dünyaya gelmişti.1 Annesi Hz. Hatice ile birlikte iman etmişti. Peygamber Efendimize risâlet kırk yaşında verildiğine göre, Hz. Zeyneb Müslüman olduğunda henüz on yaşlarında bulunuyordu demektir. Hz. Zeyneb'in kocası Ebû'l-Âs bin Rebi', Hz. Hatice'nin kızkardeşi Hâle'nin oğlu idi. Zaten evlilikleri de Hz. Hatice'nin arzusu üzerine olmuştu.

Ebû'l-Âs, henüz bu evlilik sırasında Müslüman olmamıştı. Buna rağmen Resûl-i Ekrem, Hz. Zeyneb'in onunla evlenmesine muhalefet etmedi. Çünkü, henüz o sıra Cenab-ı Hak tarafından bu tarz bir evliliği yasaklayıcı hükmü gelmemişti.2

Hz. Resûl-i Ekrem, Medine'ye hicret ettiği halde, kocasının müsaade etmeyişi sebebiyle değerli kerimesi Hz. Zeyneb Mekke'de kalmak zorunda bırakılmıştı. Ancak, rahmet-i İlâhî Ebû'l-Âs'ı Bedir Muharebesinde Müslümanların eline esir düşürmekle, Hz. Zeyneb'in imdadına yetişiyordu. Resûl-i Zişan Efendimiz, esirler arasında bulunan Ebû'l-Âs'ı fidye almaksızın serbest bırakınca, o da bu taltife bir karşılık olsun diye Hz. Zeyneb'i Mekke'ye varır varmaz, Medine'ye muhterem pederinin yanına göndermişti.

Hicretin 7. yılında Ebû'l-Âs da Medine'ye gelerek Müslüman oldu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem Efendimiz, Hz. Zeyneb'i tekrar kendisine mehirsiz geri verdi.3

Hz. Zeyneb vefât edince, kalbi şefkat ve merhamet dolu Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, kerimesine iç gömlek yapılması için beline bağladığı fotasını çıkarıp yıkayanlara verdi ve namazını da bizzat kendisi kıldırdı.4 Sonra kazılan kabrine düşünceli ve teessür içinde indi. Biraz durduktan sonra, sevinç içinde dışarı çıktı ve şu müjdeyi verdi:

"Zeyneb'in zâifliğini düşünüp, ona kabir sıkıntısı ve hararetini hafifletmesi için Yüce Allah'a yalvardım. O da bu isteğimi kabul buyurdu."5

Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, Hz. Zeyneb'i ilk defa üzerinde taşıdığı sedirde kabre koydu. Kabre de Hz. Zeyneb'in kocası Ebü'l-As bin Rebi'in yardımıyla indirdi.

Hz. Zeyneb Mekke'den Medine'ye deve üzerinde hevdeç içinde hicret ederken, Zîtuvâ mevkiinde, Kureyş müşriklerinden iki kişi mızrakla vurup onu bir kayanın üzerine düşürmüşlerdi. Bu hadise çocuğunun düşmesine sebep olmuş, kendisi de akan kan yüzünden hastalanmıştı. Vefâtına sebep olarak bu hastalık zikredilir.6

Dipnotlar:

1. İsâbe, 312.
2. Sîre, 2:306.
3. Tabakât, 8:33.
4. A.g.e., 8:36.
5. Üsdü'l-Gâbe, 7:131.
6. Sîre, 2:309; Uyunü'l-Eser, 2:177.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun