Benî Hilâl Kabilesi temsilcilerinin Peygamberimiz'i (s.a.v.) ziyareti ve Müslüman olmaları nasıl olmuştur?

Tarih: 02.06.2006 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Resûl-i Ekreme, bîat etmek üzere Medine'ye gelen heyetler arasında Benî Hilâl Kabilesi temsilcileri de bulunuyordu. Bunlar, Abd-i Avf bin Asram ve Kabîsa bin Muhârık adında iki kişi idi.(İbni Sa'd, Tabakât, 1:309)

Abd-i Avf, arkadaşlarıyla gelip Peygamberimiz (s.a.v.)'in huzurunda Müslüman olunca, Efendimiz, "İsmin nedir?" diye sordu.

"Abdi Avf'tır." dedi.

Peygamber Efendimiz, "Sen, Abdullah'sın." buyurarak ismini değiştirdi. (İbni Sa'd Tabakât, 1:309)

Hilâloğulları temsilcilerinden Kabîsa bin Muhârık, bir ara Peygamberimiz (s.a.v.)'e,

"Yâ Resûlallah, ben, kavmimden birisine kefil olup borçlandım. Bu hususta bana yardım et!"(Müsned, 3:477) diyerek yardım talebinde bulundu.

Resûl-i Ekrem Efendimiz, Kabîsa'nın isteğine, "Olur! Biraz bekle! Bir yerden zekât mallarından gelirse borcunu öderim." diye cevap verdi. Sonra da,

"Ey Kabîsa! Bilesin ki, halktan bir şey istemek şu üç durumdan birinde bulunan kimseden başkasına doğru değildir:

1) İki kişinin (veya iki kavim ve kabilenin) arasını bulmak için borçlanan,
2) Malı bir âfet sebebiyle mahvolan,
3) Kavim ve kabilesinden aklı başında üç adamın şehâdetiyle fakir olduğu tebeyyün eden.

"Ey Kabîsa, dilenmenin bundan ötesi haramdır."(Müslim, 2:722.)

buyurdu. Böylece Kabîsa'nın bu isteği, içtimaî hayatta mühim bir esas ve ölçünün ortaya konmasına vesile oldu.

İslâm nazarında dilencilik, ihtiyacı olmadan bir kimseden bir şey istemek, en kötü ahlâktan biri sayılmıştır. Bu hususta Resûl-i Ekrem Efendimizin (a.s.m.) bir çok hadisleri mevcuttur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun