Baba kızına ömür boyu bakmakla yükümlü mü?

Tarih: 24.09.2019 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bakmazsa günaha mı girer?
- Baba, kızını zorla çalıştırabilir mi?
- Kız veya erkek çocukların, torunların, dede ve nenelerin, amca, dayı, hala gibi akrabaların nafakaları ve bu nafakaların kimlere ait olduğu konusunda detaylı bilgi verir misiniz?
- Ayrıca nafakadan maksat nedir, bunun içine neler girer?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kur'an'da, çocukların ve annelerinin nafakalarının, temel ihtiyaçlarının normal ölçülerde karşılanmasının babaya ait bir görev olduğuna işaret edilmektedir. (Bakara, 2/233)

Kız çocuğu büyük de olsa, evleninceye kadar geçimi babaya aittir. Evlendikten sonra bu yükümlülük kocasına geçer. Kocası ölür veya boşanırlarsa, kadın yine babasının evine döner. Kadın çalışıp kazanmaya zorlanamaz. Fakat İslâmî ölçüler içinde bir iş veya meslekte çalışıp kazanmak isterse, bu da câizdir.

Yardıma muhtaç durumda olanlara, çevresindeki kişilerin imkanları nisbetinde yardımda bulunması din ve ahlak kurallarının gereği olmakla birlikte, hukuk düzenleri genellikle belirli düzeydeki yakınların bazı durumlarda birbirine yardım etmesini hukukî müeyyideye bağlamıştır.

İslam hukukçuları da ebeveyn, evlat ve birbirinin mirasçısı olan akraba arasında yardımlaşma ve nafaka yükümlülüğüne işaret eden ayet ve hadislerle fıkhın genel ilkeleri ışığında hısımlık nafakasıyla ilgili zengin bir doktrin oluşturmuşlardır. (Ayet ve hadisler için bk. Bakara 2/233; İsrâ 17/23; Ankebût 29/8; Lokman 31/14; Müsned, II, 226; IV, 64, 163; V, 377; İbn Mace, Ticaret, 64; Ebu Davud, Edeb, 119-120; Büyu, 77)

Hısımlık nafakası, aralarında kan bağı bulunan yakınlar bakımından söz konusu olur; sıhrî hısımlık ve süt hısımlığı nafaka yükümlülüğü doğurmaz. Hısımlık nafakasında yükümlülük karşılıklıdır; bugün nafaka alacaklısı olan hısım şartların değişmesiyle aynı yakınına karşı nafaka borçlusu durumuna gelebilir.

İslam hukukçuları hangi kan hısımlarının birbirinden nafaka alabileceği konusunda farklı görüşlere sahiptir.

Hanefî mezhebinde hısımlık nafakası usul  (anne, baba, büyükanne ve büyükbabalar) füru (çocuklar ve torunlar) ve mahrem (birinin kadın diğerinin erkek olduğu var sayıldığında evlenmeleri yasak olacak) yakınlar arasında uygulanır; yani zevi’l-erhamdan olan amca, dayı ve hala, teyze gibi yakınlar da bu kapsamdadır.

Şafi mezhebinde ise nafaka yükümlülüğü sadece usul-fürû arasında cereyan eder.

Fıkıh terminolojisinde gerek Allah hakları gerekse kul hakları kapsamındaki malî yükümlülüklerini yerine getiremeyecek derecede darda olan kişiye “mu‘sir”, bu duruma “i‘sâr” denir.

Yeterli mal varlığı veya geliri olmayan çocukların nafakaları ergenlik dönemine kadar babaları, yoksa diğer usulleri veya yakınlarınca karşılanır.

Bununla birlikte çocukluk dönemindeki fürûun, yeterli mal varlığı veya geliri varsa, usulü ya da diğer yakınlarının nafakasını karşılama zorunluluğu bulunmayıp masrafları kendi mal varlığından karşılanabilir.

Ergenlik çağına girmiş olan erkek fürû, kötürümlük, aklî dengesindeki bozukluk, öğrencilik veya askerlik gibi sebeplerle gelir temininden acizse ya da çalışıp kazanma hürriyetine sahip değilse nafakası usulü veya hısımları tarafından karşılanır.

Ergenlik çağına girmiş kız evli değilse -gelir temininden aciz olmasa bile- nafakası yine usulü veya hısımları tarafından karşılanır.

Usul erkekse, zengin olmasa da çalışıp kazanarak fürûunun nafakasını karşılamak zorundadır; kadınsa nafaka borçlusu sayılabilmesi için zengin olması şarttır.

Usul dışındaki hısımların nafaka borçlusu sayılmaları da zenginlik şartına bağlanmıştır; fakir olmaları durumunda çalışarak nafaka ödemek zorunlulukları yoktur.

Usulün fürûdan nafaka alabilmesi için fakir olması şarttır. Bu hususta İslam hukukçuları görüş birliği içindedir. Bazı fakihler ayrıca çalışıp kazanma gücünden de mahrum olması gerektiğini ifade eder; ancak fakirliği yeterli bulan görüş İslam hukukunun genel prensiplerine daha uygundur (Hassaf, Kitabü’n-Nafakat, Ankara 1978, s. 17; Kasani, Bedâʾiʿ 4/35)

Öte yandan fürûun fakir olan, fakat çalışıp kazanma imkanına sahip bulunan usulünün nafakasını teminle yükümlü kılınabilmesi için zengin olması şarttır. Kötürümlük gibi bir sebeple sürekli acizlik içerisindeki fakir usulün nafakasından sorumlu olması için zengin olması şart değildir, çalışıp kazanma imkânına sahip olması yeterlidir; bu durumda mahkeme fürûun çalışıp kazanarak usulünün nafakasını sağlamasına hükmedebilir.

Usul-fürû dışındaki yakınların birbirlerinden nafaka isteyebilmeleri için, fakirlikleri yanında çalışıp kazanma imkanından da mahrum olmaları şarttır.

Kendisine bakacak bir hısımı bulunmayan kimsenin nafakasının devlet tarafından karşılanacağı hususunda İslam hukukçuları ittifak halindedir.

Nafaka, insanın hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan ihtiyaçların tamamını içine alır.

Kaynaklarda bu ihtiyaçlar arasında gıda maddeleri, giyim eşyası, mesken ve mesken için lüzumlu ev eşyaları, hizmetçi masrafları, küçüklerin bakım giderleri, tedavi ve hekim harcamaları, evlendirmedeki çeyiz masrafları ve ölüm halindeki defin masrafları sayılmıştır.

Bunların tamamının nafaka kapsamında sayılıp sayılmayacağı hususunda farklı görüşler bulunsa da İslâm hukukçularının, ihtiyaçların karşılanmasında lüks ve gösterişe kaçmamak kaydıyla genel prensiplere ve özellikle örfe göre makul bir belirleme yapılması gerektiği noktasında birleştikleri görülür. (Detay ve kaynaklar için bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Nafaka md.)

İlave bilgi için tıklayınız:

NAFAKA.
Babanın erkek ve kız çocuğuna bakma yükümlülüğünün şartları
Şafi mezhebine göre nafaka ile ilgili hükümler nelerdir?
Akil baliğ / ergen olan çocukların bakımı, nafakası kime aittir ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun