Ben bir kadın olsam niye İslam’ı seçeyim?

Tarih: 19.09.2014 - 06:06 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Erkekle eşit, medeni hukuk içinde, istediğim gibi yaşıyorum. Ama Müslüman kadınlar kara bir örtünün altında kimliksizleşiyor, adeta hayattan siliniyor. Zira yüzlerini bile gösteremiyor, erkeğe bağlı ve itaat içinde yaşıyor, eşini başka kadınlarla paylaşmak durumunda kalıyor, boşanamıyor, şahitliği yarı değerde, mirastan yarı pay alıyor, 9 yaşında evlendirilip kocasının tecavüzüne uğrayabiliyor, cennette bile ona bir vaat yok v.b.
- Diyeceksiniz ki bunlar dinde yok, uygulamada var! Pek çoğunun ayetlerde yeri var ama diyelim ki aslında dinde yeri yok da sadece uygulamada var, o halde şöyle sorayım: Kendimi niye riske atayım?
-  İslam’ın bana katacağı bir şey yok ama alabileceği çok şey var. Peki o halde neden bu dini seçeyim, aklımı peynir ekmekle mi yedim?
- Cennetinde bile sadece erkeklere vaatte bulunan bir dini neden kabul edeyim?
- İlla bir din seçeceksem bile neden örneğin reform görmüş bir Hıristiyanlığı veya bir başkasını değil de İslam’ı seçeyim?

- Bu içinde bulunduğumuz fitne çağında imanımızı çalmak için TV, gazete, sokak uğraşıyor. Bir gazeteci ateizme destek için sorular hazırlamış köşesinde ben de onların bu ahmaklığından faydalanıp sizlerle beraber ve Allahın izniyle tahkiki imanla ateizmi yok etmeye rezil etmeye hazırım, bu gazeteci çok soru sormuş ben de tek tek sorucam.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu soruların cevaplarını teşkil eden yüzlerce kitap yazılmıştır. Bizim sitemizde de bunların cevapları vardır. Çok evlilik, miras gibi konuların hikmetleri açıklanmıştır. Örneğin:

- Çok evlilik, belli şartlara bağlı olarak ruhsat verilmiştir.

- Miras hukuku en âdildir. Zira İslam’da aile geçiminin temini tamamen erkeğin sorumluğundadır. Mesela, 1.500 lira miras bölüştüğünde kadın: 500 alır ve genellikle evleneceği için kocasından da 500 alır, toplam 1000 liraya sahip olur. Erkek 1000 lira alır, 500’ünü karısına verir, kendisine 500 kalır ve bununla da ailesinin geçimini temin eder.

 Evlenemeyen kızların geçimini de erkek kardeş ve sırasına göre diğer erkek yakınlar temin etmek zorundadır. Ve üstelik bir-iki asır öncesine kadar tarih boyunca çalışma alanı yalnız erkeler için uygundu. Çok çok sıkıntılı ve zahmetliydi.

- Şimdi bir yandan bütün aile geçimini ve sorumluluğunu erkeğe yükleyeceksiniz, bir yandan da mirası eşit bölüşeceksiniz, bunun neresinde adalet var?

Diğer taraftan bir erkek kardeşin, babasının -ve kendisinin- hayatı boyunca çalışıp çabalayarak zor kazandığı malının yarısını yabancı birisine götüren bir “taşıyıcı” nazarıyla baktığı kız kardeşi hakkındaki bu olumsuz bakışı neyle tedavi edilir? Malının yarısını alıp belki bir iki yıl bile geçmeden tükenen bir serveti alıp da daha sonra erkek kardeşini hayatı boyunca kendisine bir düşman gibi bakan bir erkek kardeşe sahip olmak mı, yoksa mirasın üçte birini alıp ama hayatı boyunca kardeşlik duygusunu kaybetmeyen şefkatli bir erkek kardeşi kazanmak mı daha iyi, daha mantıklı, daha kârlıdır? Elbette bu ikinci şık daima tercihe şayandır.

- Acaba İslam tarihi boyunca birden fazla evli olanların sayısı yüzde kaçtır? Bize göre bu sayı çok azdır. Savaşlarda kocaları ölen kimsesiz bir dul kadının “şerefli bir hanımefendi olarak bir erkeğin ikinci eşi olmasının” bu denli şerefli bir alternatifi var mı? Bize göre -dünyada şerefsiz erkekler olduğu sürece- yok... Kaldı ki bu kadın kendisinin ve varsa çocuklarının geçimini ne ile sağlardı?

-  Acaba bir erkeğin gayrimeşru metresi olmak mı, yoksa onurlu bir ikinci eşi olmak mı daha iyidir?

Bu gibi soruları uzatmak mümkündür. Kaldı ki ikinci evlilik ne farz ne de vaciptir, yalnız adalet gibi ağır şartları olan bir ruhsattır.

- İkinci bir eşe izin vermeyen müharref Hristiyanlık dinine mensup insanların bahçenin arka kapısında, hatta din adamlarının bile sahip oldukları gayri meşru metresli hayatlarını görmezlikten gelmek bir körlüktür.

- Keza İslam’da diyelim ki genellikle on beş yaşına gelmiş bir kızın evlenmesine ruhsat verir. Peki bir kızın böyle meşru bir şekilde onurlu bir evlilik yapması mı, yoksa fuhuş bataklığına sürüklenmesi mi daha medenicedir? Bugün -malesef bizim dünyamıza da sirayet eden bir hastalık olarak- Batı dünyasındaki hatta ilkokul çağında olup da zinadan hamile kalan çocuk yaştaki kızların haddi hesabının olmadığını medyadan öğreniyoruz.

- Şunu da unutmayalım ki, İslam aleminde bazı kimseler kız çocuklarını çok küçük yaşta evlendiriyorlarsa, bu İslam’ın bir emri olduğunu düşünerek yapmıyorlar. Daha bir gelenekten veya fakirlikten veya başka şeylerden kaynaklanan sebepleri vardır. Bunların Müslüman olması bu işi İslam’a yıkmaya sebep olamaz. Bir istatistik yapılsa bu ailelerin çoğu belki de İslam’ın emirlerini yerine getirmekten uzak dindar olmayan aileler olduğu da görülebilir.

Demek ki bu yanlış uygulamanın İslam’la bir alakası yoktur.

- İslam medeniyeti ile tahrife maruz kalmış Hristiyan medeniyetini karşılaştırmak gerçekten İslam’a büyük bir haksızlıktır.

- Aslında, sorudaki sorulara tek tek cevap vermek yerine, gerçeğin ta kendisi olan bir hakikate dikkatleri çekmek isteriz  Birkaç madde halinde sunacağımız bu hakikat, aynı zamanda soruda yer alan “Neden İslam’ı seçeyim?” sorusuna da bir cevaptır.

a) Ortada bir gerçek varsa, o gerçeğe gerçek demek aklın gereğidir. O gerçeğin bize faydası olsun olmasın onu inkâr edemeyiz. Örneğin zararlıdır diye hiç kimse kalkıp da “kanser” hastalığını inkâr edemiyor.

b) Güneşten rahatsız olan bir kimse göz yummakla güneşin gerçekliğini ortadan kaldıramaz. Gözünü kapayan yalnız kendine gece yapar.

c) Din bir folklor değildir ki, insanlar keyfine göre bir taraf tutsun. Dinler bir spor kulübü değildir ki -söz gelişi- bunlardan birini tercih eder gibi bir dini tercih etsin.

d) Herhangi bir dine inanmayan kimsenin, o dinin hayatına bakan yönlerini araştırması anlamsızdır. Zira ne kadar zevkli olursa olsun, bile bile “gece”ye gündüz demek aklın kârı değildir.

e) İslam dinine inanan kimsenin Müslüman olması hem aklın hem vicdanın gereğidir. Ona inanmayan kimsenin “her yönü güzeldir” diye onu tercih etmesi doğrusu bir deli saçmalığıdır. Zira “inanmadığınız bir şeyi sırf hoşunuza gitti” diye onu inançlarınız arasına almaya çalışmanız akıl dışıdır. Bu “güzel gördüğü bir geceyi” gündüz olarak algılamaya çalışmak gibidir ki, bu olsa olsa bir halüsinasyon olur.

f) İslam dinine bizim dünyamız için çok faydalı olduğundan inanmak veya dünyamıza faydası yok diyerek inanmamak akla ziyan bir husustur. Zira bir şeyin doğru olup olmaması bizim dünyamıza olan faydasıyla ölçülmez. Yukarıda arzettiğimiz gibi, bizim ölmemize sebeptir diyerek kanser hastalığının olmadığını veya çok güzel bir yer olduğunu hayal ederek hayali Kafdağı’nın varlığına inanmaya çalışmanın psikolojik bir saplantının olmadığı kimse söyleyemez.

g) Bir dinin doğru olup olmadığını bizim algılarımıza göre değil, dinin tasdikini yapan unsurların olup olmadığına göredir. Örneğin: Bir dinin gösterdiği mucizeler, peygamberlerin mucizeleri, hayat tarzları, samimiyetleri, ilgili semavi kitabın muhtevası gibi hususlar bu konudaki yegâne değer ölçüleridir.

- Bu açıdan bakıldığı zaman İslam dininin eşi benzerinin olmadığı açıkça görülmektedir. Çünkü, Kur’an’dan başka lafız ve manasıyla mucize olan hiç bir semavi kitap yoktur. Hiçbir peygamberin hissi / gözle görülen mahalli/lokal/tarihsel mucizesi, bizim için şu anda hiçbir değer ifade etmez. Çünkü söz gelişi bizim şu anda ne Hz. Musa’nın asasını ne de Hz. İsa’nın ölüyü diriltmesini görme şansımız yoktur. Fakat kıyamete kadar bütün insanlara hitap eden, lafız ve manasıyla mucize olduğu ispat edilen, belagati, gaybi haberleri ve meydan okuyan tavrıyla meydandadır ve herkes bunu görebilir veya en az bazıları görebiliyor. Görmeyenler de görenlere itimat edecektir.

Bu değerlendirme bütün ilimler için geçerlidir. Kimyayı, fiziği, astronomiyi, tıbbı kendi uzmanlarından öğrenip itimat ettiğimiz gibi, Kur’an’ın kırk yönden mucize olduğunu da kendi uzmanlarından öğrenebiliriz.

h) Son olarak sorudaki “Neden İslamı tercih edeyim?” şeklindeki soruya açık bir cevap verelim; çünkü:

- İslam dini hak bir dindir. Doğru olanı tasdik etmek aklın gereğidir.

- İslam dini bütün insanları iman etmeye davet ediyor. Hiçbir kimse İslam dininin dışında kalma lüksüne sahip değildir.

- İslama inanan cennet gibi ebedi bir hayatı kazanır; inanmayan ebedi bir cehennem hapsine mahkum olur.

- İslam dini, “bütün dinlere inansa bile kendisine inanmayan hiç kimse” cennete giremez diyor. Madem İslam dini haktır, madem Kur’an’ın sözleri Allah’ın sözleridir. Öyleyse bize düşen aklımızı kullanıp ebedi hayatımız garanti altına almaktır.

Özetle, İslam dini erkek-kadın bütün insanların hayatlarına istikamet, akıllarına feraset, kalplerine muhabbet, ferdi ve içtimai muamelelerine adalet, kabirlerine aydınlık ve nur, mahşerde kurtuluş ve sürur, ahirette cennet ve ebedi saadet verdiği için onu tercih etmek gerekir.

İlave bilgi için tıklayınız:

Neden İslamiyeti Seçmeliyiz?
Kadının hakları nelerdir? İslamın kadınlara bir baskı ve kısıtlama ...
İslam kadın hakları konusunda yeterli midir?
Mirasta kadın neden farklıdır?
Kadının da boşama hakkı var mıdır?
Kadın - erkek eşitliği söz konusu mudur?
Küçüklerin zorla evlendirilmesi caiz mi?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

sakiduman

Soruya bak ya gören hristiyanların yahudilerin veya ateistlerin sütten çıkma ak kaşık olduğunu zannedecek.İslamda farz veya vacip dahi olmayan çok eşliliğe dil uzatanların metres hayatı yaşayanlara eşini aldatanlara hatta başkasına aşık oldu diye eşini yüz üstü ortada bırakanlara gıkı çıkmıyor.Çocuk yaşta kız evlendiriliyor diyenlerin flörtün 10 yaşına düştüğünden haberi yok galiba ve çoğu bir evlilikte yapılması gerekenleri yapıyor

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Onlarinkotulugu...

sen burda karsilastirma yapamazsin onlarin senden kotu olmasi senin iyi olup olmadigini gosteremez

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
tasrim

Bir kadın açılınca özgürce (!) yaşadığını zannedebilir. şeytan insana kötü amelini güzel gosterir. İşte acilan bir kadın hicbir zaman ifetteki lezzeti anlayamaz. Teslimiyetin insanı nasıl özgür kıldığını bilemez. Allah emrettiyse itaat var itiraz yok
YARATAN BİLMEZ Mİ. (mülk. 14)

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun