Peygamberimiz, kendi peygamberliğini tasdik etmiş midir? Kelime-i şehadetin kaynağı nedir?

Peygamber Efendimiz (asm), kendine indirilen her şeye önce kendisi iman etmiştir. Bu nedenle kendi peygamberliğine ilk inanan kimse, yine kendisidir.

Nitekim şu ayet bunu açıkça bildirmektedir:

“Peygamber, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de. Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve resullerine iman etti. ‘Onun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz.’ dediler ve eklediler: İşittik ve itaat ettik ya Rabbenâ, affını dileriz, dönüşümüz Sanadır.” (Bakara, 2/285)

O Peygamber, yani bu indirilmiş kitabın tebliğiyle görevli olan peygamber, o özel muhatap, "kulumuz" (Bakara, 2/23), "Muhakkak ki sen peygamberlerdensin.", (Bakara, 2/252), "Peygamberlerin bazısını yüksek derecelere erdirmiştir." (Bakara, 2/253) özellikleriyle bilinen o muhteşem peygamber Muhammed Mustafa (s.a.v.), Rabbinden kendisine indirilmiş olanın hepsine iman etti, peygamberliğini şüphe ile değil, bu iman ve bu yakîn ile yaptı. Rabbinden gelene hem kendisi inandı hem de onun ümmeti olan müminler. Onların hepsi, Allah'a ve Allah'ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, onlar da Allah'ın peygamberleri olmalarından ötürü, inandılar, iman getirdiler. (bk. Elmalılı, Tefsir, ilgili ayetin açıklaması.)

Kelime-i şehadetin kaynağı ayet ve hadislerdir:

a. İmanın altı şartından birincisi, kelime-i şehadettir.

b. İslam’ın beş şartının başında da kelime-i şehadet gelir. (bk. Müslim, İman, 5).

c. “Allah’a ve Resulüne iman edin.” mealindeki bir çok ayet, kelime-i şehadeti ön planda tutuyor. (bk. Afraf, 7/158; Hadid, 67/7; Teğabun, 64/8).

d. Hz. Muaz anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s.m) beni (Yemen’e) gönderirken şu tavsiyelerde bulundu:

“Muhakkak ki, sen Ehl-i kitap olan bir topluluğun yanına gidiyorsun. Önce onları ‘Allah’tan başka ilah olmadığına, benim de Allah’ın Resulü olduğuma' şehadet etmeye davet et. Eğer bunu kabul ederlerse, onlara her gece ve günde (24 saatte) beş vakit namazı Allah’ın kendilerine farz kıldığını bildir. Eğer bunu da kabul ederlerse, zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, Allah’ın kendilerine sadaka / zekâtı farz kıldığını bildir. Şayet bunu kabul ederlerse, mallarının en iyisini almaktan sakın. Ayrıca mazlumun bedduasından sakın, çünkü onunla Allah arasında bir perde yoktur.” (Müslim, İman, 7).

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun