Çin seddinin yıkılması kıyamet alameti midir?

Tarih: 14.10.2016 - 00:27 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Bu sorulara cervap verilirse, Zülkarneyn’in hikayesi daha iyi anlaşılır ve soru işareti kalmaz diye düşünüyorum:
1. Çin Seddini Çin İmparatorlarının inşa ettiği biliniyor. Zülkarneynin yaptığını nasıl bilebiliriz?
2. Siyah demir kapı ayette geçiyor mu? Siyah demir kapısının Büyük İskender’inkine çok benzediği söyleniyor baska siyah demir kapısı olan sed var mı? Yok ise Zulkarneyn’in Seddi nerede?
- Ayrıca ayette Seddin demirden olduğu söyleniyor Çin Seddi demirden mi?
- Ve şöyle bir sorun daha var ki Ayette iki dağı birleştiren bir Sed yapıldığı söyleniyor böyle büyük bir Seddin yapımı tarihi kayıtlara geçmez miydi?
-  Biz ayette verilmek istenen mesaja bakmalıyız ama yazan tarihi olayların kalıntılarını germek imanımızın parıltısını arttıracaktır.
3. Seddin Moğol ve Kırgızlar için yapıldığı görüşü yaygın ama ayette kafirler diyor, kafir demek Allaha inanmamak demektir. Oysa Moğol ve Kırgızlar Tanrıya inanıyorlardı?
4. Seddin yıkılması kıyamet alametlerinden midir?
- Ayetlere dayanarak açıklar mısınız?
5. Kehf 98’deki vaad saati kıyamet vaadi midir?
- Şu an beşer teknolojisi ile her hangi bir sed yıkılabilir.
- Ayette Seddi ancak Allah’ın yıkabileceğine mi işaret ediliyor.
- Veya ancak kıyamet koparsa mı yıkılacağını söylüyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Çin seddinin inşası uzun soluklu bir iş olduğuna şüphe yoktur. Bu sebeple, Çin’de hüküm süren birçok kralın hüküm sürdüğü ayrı ayrı dönmelerde bu seddin inşasının devam etmesi söz konusu olabilir.

Kuran’da adı geçen seddin mimarı olarak gösterilen Zulkarneyn, bütün bu dönemleri yaşamış uzun ömürlü bir kimse olabilir.  

Kuran’da onun batıya, sonra doğuya, sonra da şimdiki seddin inşa edildiği yere gittiğine işaret edilmesi, kendisinin uzun bir ömür yaşadığına da delalet etmektedir.

Buna göre denilebilir ki, Zulkarneyn Çin seddini birçok kralın gelip geçtiği uzun bir süreç içinde tamamlamıştır. Zulkarneyn, halkın yardımını istediği zaman  ülkenin başında bulunan krallar herkesten çok bu önemli koruyucu kalenin yapılmasıyla ilgilenmişlerdir.

Şimdi de adet olduğu üzere, değişik kimseler tarafından yapılan kaleler, köprüler ve benzeri yapıların hepsi, ülkenin başındaki Cumhurbaşkanı, Başbakan gibi yetkililere izafe edilir.

İşte Çin seddinin de ilgili krallara nispet edilmesi, seddin  asıl mimarının Zulkarneyn olduğu gerçeğine aykırı değildir.

Cevap 2:

Kuran’da “siyah kapı” ifadesi yer almamaktadır.

Keza, ayette “seddin demirden olduğu” ifadesi de yoktur.

İfade edilen şey, seddin yapımında kullanılan malzemelerin katmanları arasına demir parçalarının kullanıldığı ve o onun üzerine de erimiş bakır döküldüğü ifade edilmektedir.

Bu sebeple demir parçalarının/veya demir kütlelerinin erimiş bakırla kaynaşırken eriyip malzeme arasında kaybolması ihtimali de vardır. Kaldı ki, binler sene  öncesinde yapılan bu seddin zamanla demir kütlelerinin kullanılan malzemeler arasında görünmez bir halde kaybolması da mümkündür. Bu konunun tespit edilmesi, uzmanları tarafından ciddi bir araştırmayla ancak mümkündür.

İlgili ayetlerin meali şöyledir:

“ 'Ey Zülkarneyn,' dediler. 'Ye'cüc ile Me'cüc yeryüzünde bozgunculuk ediyorlar. Sana bir vergi versek, onlarla bizim aramıza bir sed yapar mısın?' Zülkarneyn dedi ki: 'Rabbimin bana bağışladığı imkânlar daha hayırlıdır. Siz bana gücünüzle yardım edin de onlarla sizin aranıza sağlam bir sed yapayım. Demir kütleleri getirin bana! Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: 'Körükleyin!' dedi. Tam onu bir ateş haline getirince, ‘Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim.’ dedi.” (Kehf, 18/94-96)

Soruda yer alan “İki dağın arasında inşa edilen bu seddin yapım tarihinin kayıtlara geçmesi..” konusu önemlidir.

Ancak o zamanın kültür durumu, harikalığı sebebiyle seddin kendisinin fazla bir rağbete mazhar olduğundan yapım tarihi -eğer kayıtlarda yoksa- önemsiz bir konuma düşmüştür. Şifahi kültürdeki yapım tarihinin bilinmiş olması, kitabi olarak kayıtlara geçmesinin önüne geçmiş de olabilir. Bu konu da ciddi araştırmaya muhtaçtır.

Cevap 3:

Soruda “kafir demek Allaha inanmamak demektir” bilgisi çerçevesinde bazı düşüncelere yer verilmiştir.

Bu konuda fazla yorum yapmaya gerek olmadığını düşünüyoruz. Çünkü, “kafir (doğrusu: küfür) demek Allaha inanmamak demektir” yargısı, tam doğru değildir. Zira, Allah’a inanmayan kimse kâfir olduğu gibi, Allah’a inandığı halde, hak dinin açık bir prensibini inkâr eden de kâfir olur.

Kuran’da bu konuyla ilgili onlarca ayet gösterilebilir. Biz bir örnek olarak şu iki ayeti yazmakla iktifa edeceğiz:

“ ‘Onlara; Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden hayra sarf edin / fakirlere verin’ denildiğinde, kâfirler müminlere dediler ki: Allah'ın dilediği takdirde doyuracağı kimseleri biz mi doyuracağız? Siz gerçekten apaçık bir sapıklık içindesiniz.” (Yasin, 36/47)

“Kitap Ehlinden kâfir olanlar ile müşrikler cehennem ateşindedirler; orada sürekli kalırlar. Onlar, yaratılmışların en kötüsüdür.” (Beyyine, 98/6)

Bu her iki ayette de Allah’a inandıkları halde “kâfir” olarak adlandırılan kimseler söz konusudur.

Cevap 4:

Mealini vereceğimiz ayetten “Seddin yıkılması” kıyametin alameti olarak değerlendirilmiştir.

“Zülkarneyn: ‘Bu, (seddin yapılması oradaki mazlum insanlar için) Rabbimden bir rahmettir, bir lütuftur, dedi. Rabbimin tayin ettiği vakit gelince, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi mutlaka gerçekleşir.” (Kehf, 18/98)

Ayette yer alan “ tayin ettiği vakit gelince..” ifadesi, kıyametin yakın olduğunu gösteren bir alamet olarak kabul edilmiştir. (bk. İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri)

Bununla beraber, seddin kıyametin alameti olduğuna dair Buhari, Müslim gibi sahih hadislerin rivayeti de vardır.

Cevap 5:

Buradaki soruların cevaplarını Risale-i Nur’dan okumanın daha faydalı olduğunu düşünüyoruz. Bu ifadelerde, değişik sorularınızın cevabını bulacaksınız inşallah:

“Alâmet-i kıyametten olan Ye'cüc ve Me'cüce ve Sedde dair, bir risalede bir derece tafsilen yazdığımdan ona havale edip şurada yalnız şunu deriz ki: Eskiden Mançur, Moğol ünvanıyla içtimaat-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden taifeler ve Sedd-i Çinî'nin yapılmasına sebebiyet verenler, kıyamete yakın yine anarşistlik gibi bir fikirle medeniyet-i beşeriyeyi zîr ü zeber edecekleri, rivayetlerde vardır.” (Sözler, s. 345)

“Kur'anın lisan-ı semavîsinde Ye'cüc ve Me'cüc namı verilen Mançur ve Moğol kabîleleri, eski zamanda Çin-i Maçin'den bir kısım başka kabîleleri beraber alarak kaç defa Asya ve Avrupa'yı herc ü merc ettikleri gibi, gelecek zamanlarda dahi dünyayı zîr ü zeber edeceklerine işaret ve kinayedir. Hattâ şimdi de komünistlik içindeki anarşistin ehemmiyetli efradı onlardandır."

"Evet, ihtilâl-i Fransavîde hürriyetperverlik tohumuyla ve aşılamasıyla sosyalistlik türedi, tevellüd etti. Ve sosyalistlik ise bir kısım mukaddesatı tahrib ettiğinden, aşıladığı fikir bilâhere bolşevikliğe inkılab etti. Ve bolşeviklik dahi çok mukaddesat-ı ahlâkiye ve kalbiye ve insaniyeyi bozduğundan, elbette ektikleri tohumlar hiç bir kayıd ve hürmet tanımayan anarşistlik mahsulünü verecek."

"Çünki kalb-i insanîden hürmet ve merhamet çıksa; akıl ve zekâvet, o insanları gayet dehşetli ve gaddar canavarlar hükmüne geçirir, daha siyasetle idare edilmez. Ve anarşistlik fikrinin tam yeri ise; hem mazlum kalabalıklı, hem medeniyette ve hâkimiyette geri kalan çapulcu kabîleler olacak. Ve o şeraite muvafık insanlar ise, Çin-i Maçin'de kırk günlük bir mesafede yapılan ve acaib-i seb'a-i âlemden birisi bulunan Sedd-i Çinî'nin binasına sebebiyet veren Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız kabîleleridir ki, Kuran'ın mücmel haberini tefsir eden Zât-ı Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) mu'cizane ve muhakkikane haber vermiş.” (Şualar, s. 588)

“Hem Kur'an-ı Hakîm, münasebat-ı kelâmiye cihetinde bir hâdiseden uzak bir hâdiseye intikal eder. Bu münasebatı düşünmeyen zanneder ki, iki hâdisenin zamanları birbirine yakındır."

"İşte Sedd'in harabiyetinden kıyametin kopmasını Kur'anın haber vermesi, kurbiyet-i zaman cihetiyle değil, belki münasebat-ı kelâmiye cihetinde iki nükte içindir: Yani bu sed nasıl harab olacak, öyle de dünya harab olacaktır."

"Hem nasıl ki fıtrî ve İlahî sedler olan dağlar metindir, ancak kıyametin kopmasıyla harab olurlar; öyle de bu sed dahi dağ gibi metindir, ancak dünyanın harab olmasıyla hâk ile yeksan olabilir. İnkılabat-ı zaman tahribat yapsa da, çoğu sağlam kalır demektir."

Evet Sedd-i Zülkarneyn'in külliyetinden bir ferdi olan Sedd-i Çinî binler sene yaşadığı halde daha meydanda duruyor."

"İnsanın eliyle zemin sahifesinde yazılan, mücessem, mütehaccir, manidar tarih-i kadîmden uzun bir satır olarak okunuyor.” (Lem'alar, s. 109-110)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 5.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun