Dil ile ikrar, imanın olmazsa olmaz bir şartı mıdır?

Tarih: 08.03.2019 - 20:01 | Güncelleme:

Soru Detayı

- ​Dil ile ikrar meselesi ile ilgili birçok yazı okudum. Gerek bu sitede gerek Diyanet'in sitesinde birçok yazı ile karşılaştım ve kafamdaki soru işaretlerini henüz çözebilmiş değilim.
- Hatta İmam-ı Azam'ın “İman; lisan ile ikrar, kalb ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. Çünkü sadece ikrar iman olsaydı, bütün münafıkların mümin olmaları gerekirdi. Keza sadece tasdik de iman olmaz. Eğer sadece tasdik îman olsaydı, bütün kitap ehlinin mü’min olması gerekirdi. Halbuki Allah; “Allah şahitlik eder ki, münafıklar yalancıdırlar.” (Münafikun 1) ve “Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Peygamberi oğullarını tanır gibi tanırlar.” (Bakara 146) buyurmaktadır.” şeklinde bir yazısıyla karşılaştım.
- Ancak bir başka yerde İmam-ı Azam'ın bu görüşünün "İmanı en iyi şekilde yaşamak" tarzında olduğu, dil ile ikrarın olmazsa olmaz olmadığını söylüyor. Nitekim siz de Ebu Hanefi'nin dil ile ikrarı şart görmediğini söylemiştiniz.
- Ayrıca Diyanet'in Hadislerle İslam Sitesinde “İman; lisan ile ikrar, kalb ile tasdiktir. Sadece ikrar iman olmaz. Çünkü sadece ikrar iman olsaydı, bütün münafıkların mümin olmaları gerekirdi. Keza sadece tasdik de iman olmaz. Eğer sadece tasdik îman olsaydı, bütün kitap ehlinin mümin olması gerekirdi. Halbuki Allah; “Allah şahitlik eder ki, münafıklar yalancıdırlar.” (Münafikun 1) ve “Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler Peygamberi oğullarını tanır gibi tanırlar.” (Bakara 146) buyurmaktadır.” yazıyor.
- Dil ile ikrar imanın olmazsa olmaz şartı mıdır, değil midir; nedenleriyle beraber açıklar mısınız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İman Kalp ile Tasdiktir.

İmam Maturîdî, İmam Eşarî , Bakıllanî, Cüveynî, Gazalî, Ebu’l-Muin en-Nesefî, Şehristanî, Fahruddin er-Razî gibi Ehl-i sünnet alimlerinin büyük çoğunluğuna göre imanda asl olan kalbin tasdikidir.

İman, kelam ilminde üzerinde en çok durulan ve ayrıntılı bir şekilde incelenen konulardan biridir. Bunun sebebi, dinin merkezinde imanın bulunması ve dinî hayatın bütün yönlerinin bu merkeze göre anlam ve değer kazanmasıdır.

İlâhî mesajın ana gayesi insanları “gerçek müminler” (Enfâl 8/2-4, 74) seviyesine çıkarmaktır.

Ancak İslâm âlimleri iman olgusunun mahiyeti hakkında farklı görüşler ileri sürmüşlerdir.

Ehl-i sünnet kelamcılarına göre imanın esası kalbin tasdikinden ibarettir, çünkü ayet ve hadislerde iman dilin ikrarına değil kalbin tasdikine bağlanmıştır (Mâide 5/41; Nahl 16/106; Hucurât 49/14; Müslim, Îmân, 41)

Tasdikin mahiyeti de haberin ve haber verenin doğruluğunu kabul etmektir.

Neye, nasıl ve niçin inanıldığının bilinmesi yönünden imanın oluşumunda bilgi unsuru da önemli olmakla birlikte, bilinen şeyin imana dönüşebilmesi için his ve kalp yoluyla benimsenmesi gerekmektedir.

Mantıkta dış dünya ile ilgili önermeleri doğrulamak bir tasdikse de iman değildir. Çünkü imanın gayb, ahlak, derunî, ferdî ve içtimaî hayatla ilgili boyutları vardır. İmanın terim anlamı ise dinî manadaki tasdike açıklık kazandırmaktadır. (Teftâzânî, Şerḥu’l-Aḳaid, Beyrut 1411/1991, s. 189)

Bazı Sünnî âlimlerine göre ikrar, kalbin tasdikine delalet etmesi açısından iman olarak isimlendirilebilir; ayrıca ikrar dünyevî hükümlerin uygulanabilmesi için de gereklidir.

İmanı Dil ile İkrar Etmek Nedir?

Kişi kalben tasdik ediyorsa, dil ile ikrar etmese bile hakiki anlamda mümindir.

Zira dil ile ikrar, imanın aslî ya da zaid bir rüknü ve onun bir cüzü olmadığı gibi, sıhhatinin şartı da değildir.

Ancak sadece kalp ile tasdik etmek, içsel bir olay olduğu için, üzerine hüküm bina edilmesi mümkün değildir.

İşte dil ile ikrar etmek, kalp ile tasdik etmenin bir belirtisi ve dünyevi hükümlerin icrasının bir şartıdır.

İkrar, imanın hakikati için şart olmasa da birisinden imanını ikrar etmesi istense, o da ısrarla ikrar etmese, bu tavrı gerçekte tasdik etmediğinin emaresi olduğu için, o kişi ittifakla kafir sayılmıştır. Örneğin Ebu Talib’in kafir oluşu hususunda ittifak edilmesinin gerekçesi de budur.

Özetle söylemek gerekirse, iman ile küfrü belirleyen başlıca ayıraç kalbin tasdikidir. Ancak kalbin tasdiki, insanlar tarafından bilinemediğinden dil ile ikrar kalpteki imanın varlığının göstergesi olarak kabul edilmiştir.

Tasdik ile İkrar Uyuşmazsa Ne Olur?

Gönülden inanmadığı halde, diliyle inandığını söyleyip ikrar eden kişi -kalpteki inanç ve ikrarı bilinemediği için- dünyada Müslüman gibi işlem görür. Fakat imanı bulunmadığı ve münafık olduğu için ahirette mümin sayılmaz.

Kalplerde olanı bilen Allah, insanları kalplerindeki şeylerden dolayı, mümin ve kafir diye isimlendirmiştir.

Biz de insanların, söyledikleri takrir, tasdik, tekzip ile mümin veya kafir olduğunu söyleyebiliriz.

Diğer taraftan, kalbiyle gerçekten tasdik edip de bunu diliyle ikrar etmeyen, dünyada Müslüman sayılmadığı ve dini ahkam kendisine uygulanmadığı halde, Allah Teala katında mümin sayılır.

İlave bilgi için tıklayınız:

Mezhebler açısında imanı açıklar mısınız?
Mezheplere göre ibadet ve amel, imandan bir cüz müdür? Amel ve ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun