Dört Mezhep imamının, "Allah Arş’ın üstünde"dir hakkındaki görüşleri nedir?

Tarih: 02.10.2014 - 03:12 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Dört büyük imamın (Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki) "Allah c.c. Arş’ın üstünde"dir hakkındaki görüşleri nedir?
- Bir de Kelam ilmi nerede ise küfür telakki etmeleri hakkında bilgi verir misiniz?
 (Bu konuların geçtiği bir kitap SUUD baskı (Vehhabi akidesine göre yazılmış) Dört mezhep imamının itikadı \yazan: Dr. Muhammed el-Humeyyis)

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- “Daru’l-Fetva” adlı Arapça bir sitede “Dört mezhep imamının İSTİVA hakkındaki görüşleri” adlı uzunca bir makale yayınlanmıştır.

Bu makalede kaynaklar verilerek, bir kısım Mücessime ve Vehhabiler tarafından bu dört imama isnat edilen bazı rivayetlerin sağlam olmadığına yer verilmiştir.

Özetle bu dört imam: “Allah / Rahman arşa istiva etti.” mealindeki Kur’an’ın zahir ifadesine iman ettikleri, ancak Allah’ın gökte veya yerde olduğunu söylemenin -ona bir cihet ve bir mekân isnat edildiği için- küfür olduğunu belirtmişlerdir.

- Bu konuda ayetlerin zahirini tevil etmeden olduğu gibi kabul eden ve en azından ifadeleriyle bir nevi teşbih ve tecsimi çağrıştıran bazı sözler sarf etmekten çekinmeyen Suud alimlerine itibar edilmez.

- İnsanlar, aynı ifadeyi kendi düşüncelerine göre farklı yorumlayabilirler.

Örneğin, İmam-ı Azam: “Kim Allah’ın gökte mi yoksa yerde mi olduğunu bilmem, dese kâfir olur.” şeklindeki sözünü Vehhabi zihniyetli olanlar: “Yani Allah arşa istva etmiş, arş da göklerdedir, bunu bilmeyen kafir olur.” şeklinde yorumlamışlardır. Kaldı ki İmam-ı Azam’ın bu sözünü rivayet eden Muti el-Belhî’nin yalancının biri olduğu bildirilmiştir.

Buna mukabil, İz b. Abdusselam gibi Ehl-i sünnet alimlerine göre, İmam-ı Azam bu ifadesiyle “Böyle diyen kimsenin Allah’a (gök veya yer gibi) bir cihet ve mekân isnat ettiği için kâfir olur.” demek istemiştir.(bk. Aliyyu’l-Kari, Şerhu’l-Fıkhi’l-ekber, 197-198)

- İmam Malik’in, Arşa istivayı soran bir kimseye hitaben: “İstiva (manası itibariyle) bellidir, keyfiyeti ise meçhuldür. Bu tür soruları sormak bidattır. Anlaşılan sen kötü bir adamsın. Dışarı atın bunu.” manasına gelen sözleri meşhurdur. (bk. İbn Hacer, Fethu’l-Bari,13/407)

- İmam-ı Şafi’nin, İSTİVA sorusuna verdiği cevabı şöyledir:

“Ben buna teşbihe girmeden iman ettim. Temsile girmeden tasdik ettim. Nefsimi bunu gerçek manada anlamamakla itham ettim. Bu konuyu fazla kurcalamaktan da kendimi uzak ettim...” (bk. el-Burhanu’l-müeyyed, s.24)

İmam Şafi’nin tevhitle ilgili şu kapsamlı sözleri de pek harikadır:

“Kim müdebbirini /Yaratıcısını tanımak adına fikrinin ulaştığı bir varlığa ulaşırsa o müşebbihtir. Kim adem-i sırfa (mutlak yokluk) ile tatmin olursa o muattıldır. Kim mevcut olan bir varlık (vacibu’l-vücud) ile tatmin olup da onu idrak etmekten aciz olduğunu itiraf ederse o muvahhiddir.” (Şerhu’l-Fıkhi’l-ekber, s. 152)

- Aynı soruya cevap veren İmam Ahmed b. Hanbel ise şunları söylemiştir:

“İstiva / istivanın hakikati, insanların tasavvuru gibi değil, Allah’ın haber verdiği gibidir / onun murat ettiği şekildedir.” (el-Burhanu’l-müeyyed, 24)

Keza İmam Ahmed’in itikadına göre, Allah cihetten, cisim olmaktan, tagayyürden, sınırlandırılmaktan, bir yere dayanmaktan münezzehtir. O arşı yaratmadan önce de onu yarattıktan sonra da bu tenzihi sıfatlara sahiptir.(bk. et-Temimi, İtikadu’l-İmami Ahmed, s.38-39)

- Vahhabiler ve Seleficilik oynayanlar, kelamcıların mantıki değerlendirmelerini kendi zahirperest tasavvurlarına aykırı buldukları için, onların düşüncelerine şiddetle karşı çıkmakta ve onları büyük alimler üzerinden çürütmeye çalışmaktadır.

- Gerçek şu ki, her yeni akım gibi kelamcıların aklî metodu da ilk zamanlarda bazı büyük alimler tarafından hoş karşılanmamıştır. Çünkü o dönemlerde İslam’ın hakikatlerine karşı kalpler selimdir, akıllar saftır, fikirler teslimiyettedir.

Bu sebeple bu tür ince konuların ortaya atılması da safi zihinleri bozabilir, düşüncesiyle kelam ilmine karşı çıkmışlardır.

O çağda fukahâ ve muhaddisler de kelâm ilminden hoşlanmıyorlardı. Onla­rın bu ilimden hoşlanmamalarının sebebi ise, bu ilmin temellerini atıp meydana getirenlerin Mu'tezile olmasıdır.

Ancak, daha sonra değişik fikir jimnastiklerinin yapıldığı, değişik felsefi akımların ortaya çıktığı bir dönem geldiği için, en büyük İslam alimleri kelam ilmini öğrenmenin farz olduğunu bildirdiler.

İlave bilgi için tıklayınız:

Ayette geçen "Allah'ın arşı istivası" nasıl anlaşılmalıdır?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun