Dünyanın yaradılış sebebini, özellikle inatçılara cevap verecek şekilde sırası ve hikmeti ile izah edebilir misiniz?

Tarih: 06.06.2012 - 18:52 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Şunu unutmayalım ki, peygamberler dahil, insanların görevi hakkı tebliğ etmektir, karşı tarafa kabul ettirip ettirmemek Allah’ın işidir. Allah da o kimsenin iç alemine bakarak, ya onu kendi haline bırakır ve adalet eder; yahut da ona lütuf ve ikramda bulunarak doğru yolu kabul etmesine yardımcı olur ve ihsan eder.

- İnsanın yaratılışındaki en önemli hikmetlerden birinin, belki en önemlisinin, Allah'ın kemal sıfatlarına ayna vazifesini görmektir.

 "Ben gizli bir hazine idim, kâinatı beni tanımaları için yarattım."(Aclunî, 2/132)

meâlindeki kudsî hadisi açıklarken, Muhyiddin İbn Arabî, "Mahlûkat/yaratıklar, bana bir ayna olsun ve o aynada cemâlimi göreyim diye yarattım." şeklinde açıklamıştır. (bk. el-Futûhâtu'l-Mekkiye, 4/269-270)

- "Her cemal ve kemal sahibi, kendi cemal ve kemalini görmek ve göstermek istemesi" sırrınca; o sultan-ı zîşan dahi istedi ki, bir meşher açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın enzarında saltanatının haşmetini, hem servetinin şaşaasını, hem kendi san'atının hârikalarını, hem kendi marifetinin garibelerini izhar edip göstersin. Tâ cemal ve kemal-i manevîsini iki vecihle müşahede etsin:

Bir vechi: Bizzât nazar-ı dekaik-aşinasıyla görsün.

Diğeri: Gayrın nazarıyla baksın." (Sözler, On Birinci Söz)

Bediüzzaman Hazretlerinin bu ifadelerinden anlaşılacağı  gibi, Allah -birinci derecede- yarattığı kâinatın harika sanatını herkesten önce kendisi bakmak ister. Bir şairin şiir yazarak, bir mühendisin hendese işini yaparak, bir mimarın güzel mimari eserler ortaya koyarak, bir ressamın güzel resim tablolarını meydana getirerek kendi maharetini ortaya koymaktan zevk aldığı gibi, Allah da kendi kudret, ilim ve hikmetinin şaheserlerini görmekten -kendine layık- bir lezzet alır ve memnuniyet duyar.

Allah, -ikinci derecede- bu harika eselerinin başkaları tarafından da görülüp beğenilmesini ister.  Nitekim maharet sahibi kimse, ortaya koyduğu şaheserlerinin başkaları tarafından takdir görmesinden çok memnun olur ve  büyük haz duyar.

“Her şey Allah’ı tesbih ediyor.” (İsra, 17/44)

mealindeki ayetten açıkça anlaşılıyor ki, Allah başkaları tarafından yarattığı sanatlarının övülmesini, kendisinin sonsuz kudret, ilim ve hikmetinin harika eserlerinin görülmesini ister. Cansız varlıklar bu görevi hal diliyle ilan ettikleri gibi, şuurlu varlıkların da bunu kal diliyle ilan  etmelerinden memnun olur.

Melekler, cinler ve ruhanilerin kal diliyle yaptıkları şuurlu tesbihleri ve övgüleri bilinmektedir.

Asıl bizi ilgilendiren insanın yaratılış hikmetinin ne olduğudur. Bediüzzaman Hazretlerinin açıklamalarını kısaca özetlemeye çalışalım:

a. Allah’ın sanat eserlerine bakıp hayranlığını ifade etmek üzere tekbir ve tesbih vazifesini eda edip "Allahü Ekber" demek.

b. Allah’ın kutsi isimlerinin varlığa yansıyan cilvelerini temaşa edip onların güzelliklerine dellallık yaparak “Sübhanallah, Velhamdülillah" diyerek takdis ve tahmid vazifesini îfa etmek.  

c. Allah’ın bin bir çeşit nimetlerini iç ve dış duygularıyla tadıp idrak etmek ve Rabbine şükür ederek medh-u senada bulunmak.

d. Allah’ın isim ve sıfatlarını -yukarıda arz edildiği üzere- kendi sıfatlarıyla bir derece kıyaslayarak anlamak ve onları her türlü noksandan tenzih etmek.

e. Kâinatı Allah’ın bir kitabı gibi algılayıp okumaya çalışmak ve ince nakışlarını düşünüp tefekkür etmek ve onları istihsan etmek.

f. Kâinatın harika sanat estetiğini temaşa ederek Yüce Yaratıcıya karşı hayranlık beslemek, sevgi ve saygısını arttırmaya gayret etmek.

g. Gıyabî bir ibadet olan bu kulluk görevini yerine getirerek, hazurî ibadet olarak bilinen ibadetleri hakkıyla yerine getirmek, Rabbine hakiki kul olmak,

“Ey yüceler yücesi Rabbim! Seni hakkıyla tanıyamadık; Seni hakkıyla zikredemedik, sana hakkıyla şükredemedik... Sen seni övdüğün gibisin... Bununla beraber 'Biz sadece sana kulluk ediyor, yalnız senden yardım diliyoruz.' Bizi de kusurlarımızla beraber salih kullarının zümresine dahil et.”

şeklinde yalvarıp yakarmaktır... (krş. a.g.e., a.y.)

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun