En hayırlısını bilebilir miyiz?

Tarih: 16.05.2024 - 13:49 | Güncelleme:

Soru Detayı

- En hayırlı olanı Allah bilir değil mi? Peki ya biz neden bilemiyoruz? - Mesela benim arzularım var ve onları elde etmek için çaba gösteriyorum. Ama aynı zamanda en hayırlısını istediğim için dua da ediyorum. Ben en hayırlı olana ulaşmak istiyorum ve bunun için sebepleri yerine getirmem gerekir. Ama en hayırlı olanı bilmeden nasıl istikamet belirlerim ki?
- Ve başka bir şey daha var, ben dua bile etsem en hayırlısı için, su anki hedefime sanki hiç ulaşamayacağım ve sanki o en hayırlısı değil gibi bir his geliyor içime. Çünkü biz en hayırlısını bilemeyiz. Ve korkuyorum çünkü ben şu anki hayallerime ve hedefime gönül vermişim sevmişim.
- Hatta Allah’a dua etmekten korkuyorum.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, hangi iş, olay, hâl ve hareket olursa olsun, Allah’ın şeriatındaki emir ve yasaklarına uygun ise, güzel, değilse çirkin olduğuna iman etmek zorundayız. Bize düşen görev, Allah'ın rızasına uygun davranmaktır.

Bu özet bilgiden sonra sorunuza gelince:

En hayırlısının ne olduğunu bilmemiz mümkün değildir.

“Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216)

mealindeki ayette bu gerçeğin altı çizilmiştir.

“De ki: Ben kendim için, Allah’ın dilediği dışında ne bir fayda elde edebilirim ne de zarardan kurtulabilirim. Eğer gaybı biliyor olsaydım elbette bundan çok faydalanırdım, başıma kötülük de gelmezdi. Ben yalnızca inanan bir toplum için uyarıcı ve müjdeciyim.” (Araf, 7/188)

mealindeki ayette ise, Hz. Peygamber (asm) Efendimiz kendisi bile kendisi için neyin hayırlı olup olmadığını bilmediğine dikkat çekilmiştir.

- Bu hakikat içindir ki, insanlar hayrı/iyiliği bilmekle mükellef değildir. Yaptıkları bir işin hayırlı olup olmadığını veya olup olmayacağını bilmek gibi bir sorumluluğa muhatap kılınmamıştır.

- Bu yüzdendir ki, insanlar yaptıkları bir işin “nefsü’l-emirde” yani bir şeyin hakikati itibariyle güzel / hayır olmasını bilmekle, onu bulmakla ve ona göre amel yapmakla yükümlü tutulmamıştır.

Bu konuda asıl söz sahibi Bediüzzaman Hazretlerinin şu tespitlerine kulak verelim:

Bu gibi vesvese ehl-i İtizale layıktır. Çünkü onlar derler: "Medar-ı teklif olan ef'al ve eşya, kendi zâtında, âhiret itibariyle ya hüsnü var; sonra o hüsne binaen emredilmiş veya kubhu var; sonra ona binaen nehyedilmiş. Demek eşyada, âhiret ve hakikat nokta-i nazarında olan hüsün ve kubh zâtîdir; emir ve nehy-i İlahî ona tâbi'dir." Bu mezhebe göre, insan her işlediği amelde şöyle bir vesvese gelir: "Acaba amelim nefs-ül emirdeki güzel surette yapılmış mıdır?"

Amma mezheb-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat derler ki: "Cenâb-ı Hak bir şeye emreder, sonra hasen olur. Nehyeder, sonra kabih olur." Demek emirle güzellik, nehiyle çirkinlik tahakkuk eder. Hüsün ve kubh, mükellefin ıttılaına bakar ve ona göre takarrur eder. Şu hüsün ve kubh ise, surî ve dünyaya bakan yüzünde değil, belki ahirete bakan yüzdedir. Mesela, sen namaz kıldın veya abdest aldın. Halbuki namazını ve abdestini fesada verecek bir sebep, nefsülemirde varmış; lakin sen ona hiç muttali olmadın. Senin namazın ve abdestin hem sahihtir, hem hasendir. Mutezile der: "Hakikatte kabih ve fâsittir. Lakin senden kabul edilir. Çünkü cehlin var, bilmedin ve özrün var." Öyleyse, Ehl-i Sünnet mezhebine göre zahir-i şeriate muvafık olarak işlediğin ameline "Acaba sahih olmuş mu?" deyip vesvese etme. Fakat "Kabul olmuş mu?" de, gururlanma, ucbe girme. (bk. Sözler, Yirmi Birinci Söz, İkinci Makam)

Bunun özeti şudur:

Önümüzdeki istikbali bilemeyiz. Yapmak istediğimiz hayırlı olur mu, olmaz mı, onu bilemeyiz. Yapacağımız veya yapmaya niyet ettiğimiz bir işin hayırlı olup olmadığını bilemeyiz. Allah katında ve ahirete yönelik olarak bir işin güzel veya çirkin olup olmadığını bilemeyiz. Ve bunlardan sorumlu da değiliz.

Bir iş, Allah’ın şeriatındaki emir ve yasaklarına uygun ise, güzel, değilse çirkin olduğuna iman ederiz.

Bu minval üzere düşünmeye devam edebiliriz...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun