Fussilet Suresi 53. ayette "...kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz." derken ne kastediliyor?

Tarih: 19.05.2009 - 00:00 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Ayetlerin gösterilmesi başlıca şu iki şekilde açıklanır:

1. Kur'ân'ın dâvetinin kısa zamanda dünyada yayılması.

2. Allah'ın insanlara yeryüzünde ve gökte, Kendi varlığına ve birliğine dair delilleri göstermesi. Kur'ân'da bildirdiği birçok hakikatin insanların yaptıkları bilimsel keşiflerle iyice anlaşılarak, Kur'ân'ın Allah katından geldiğini anlamaları.

Allah’ın varlığını, birliğini gösteren deliller iki kısımdır. Bir kısmı insanın dışındaki varlıkta görülen ayetlerdir ki, bunlara âfâkî deliller denilir. Diğer bir kısmı ise, insanın kendi bünyesinde var olan ayetlerdir ki, bunlara da enfusî deliller denilir.

Enfusî delilleri de iki kısım olarak görebiliriz: İnsanın fizikî yapısını teşkil eden anatomisi. İnsanın metafizik yönünü teşkil eden ruhanî tarafı. İnsanın akıl, kalp, fikir ve değişik duyguları bu manevî iç dünyasıyla ilgilidir.

Bu açıdan bakıldığında, insanın ruhlar aleminden gelen ruhu, Levh-i mahfuz’dan haber veren kuvve-i hafızası, melekler aleminden gelen aklı, arşın bir numunesi olan kalbi, Allah’ın sonsuz ilim ve kudretine delil olduğu gibi, cismanî tarafını teşkil eden bitkisel ve hayvansal yanı da aynı ilim ve kudrete işaret etmektedir.

Gözün fotoğraf çekme maharetini gören bir göz, aklın kavrama gücünü idrak eden bir akıl, gönlün iç dünyasına sızabilen bir gönül, kulağın sezgilerine duyarlı olan bir kulak, ruhun şaşaalı saltanatını hisseden bir ruh, damağın bütün ince zevklerine vakıf olan bir damak, ince sanat, şümullü hikmet penceresinden Yüce Yaratıcının sonsuz ilim ve kudretine işaret etmekte ve onun kusursuz terbiyesini/tedbir ve idaresini aleme ilan etmektedir.

Allah, Kur'an'ın gelmeye başlamasından sonraki zaman diliminde öyle olaylar gerçekleştirecek ki Kur'an muhalifleri bunları gördükten, duyduktan sonra artık onun gerçekten Allah katından indirilmiş Hak kelâmı olduğunu tereddütsüz anlayacaklardır.

Bu ayet müfessirler tarafından iki şekilde yorumlanmıştır:

a) Bazı müfessirlerin, yaygın olarak benimsedikleri yoruma göre ayette geçen "âfâk", Mekke dışındaki çeşitli yöreler, bölgeler, "kendi nefisleri" de putperestlerin yaşadığı Mekke kentidir. Buna göre âyette vakti geldiğinde gerek müşriklerin yaşadığı Mekke'nin gerekse Mekke çevresindeki diğer yörelerin, hatta dünyanın birçok bölgesinin Hz. Muhamnıed (s.a.v) ve daha sonraki Müslüman liderler tarafından fethedileceği; böylece putperestlerin asılsız olduğunu ileri sürdükleri Kur'an mesajının, İslâm dininin cihana yayılacağı müjdelenmektedir. Nitekim daha Hz. Peygamber (asm) zamanında Mekke fethedildiği gibi Arap Yarımadası'nın tamamına yakını da İslâm hakimiyetine girmiş; böylece hayatta olan birçok Mekkeli bu müjdenin gerçekleştiğini görmüştür.

b) Diğer bir yoruma göre "âfâk"tan maksat yıldızları, ayı ve güneşiyle semanın uçsuz bucaksız köşeleri (kozmik evren), astronomik, meteorolojik, biyolojik vb. olaylar, yasalar; "kendilerinden” maksat da en ince sanatların ve yaratılış hikmetlerinin örneği olan insanın biyolojik ve ruhsal dünyasıdır; kısacası "dış dünyadaki kanıtlar", kozmolojik evrenin sırları, "kendilerinde bulunan kanıtlar" ise insanın biyolojik, psikolojik, parapsikolojik yapısındaki sırlardır. Âyette ileride insan oğluna bu sırların gösterileceği, yani insanlığın bu konularda keşifler yapacağı bildirilmektedir. (bk. Taberî; Râzî; Şevkânî; Kuran Yolu, ilgili ayetin tefsiri)

Şu halde âyette Allah Teâlâ, zaman içinde insanlara hem kendi varlık yapıları hakkında hem de dış dünyada yaratıcı kudretinin eserleri olan nice kanıtlarını göstereceğini haber vermektedir.

Ayetin son cümlesi, putperestler kabul etmese bile her şeye şahit olan Allah'ın, Hz. Muhammed (asm)'in doğruluğuna tanıklık etmesinin yeterli olduğu, dolayısıyla düşmanlarının tutumları nedeniyle onun üzülmemesi gerektiği şeklinde de yorumlanmıştır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun