Hanefî mezhebine ait bütün ictihadlar, görüş ve kaviller kaynak olarak Ebû Hanîfe'ye dayanır, sözü ne demektir?

Tarih: 18.09.2015 - 00:34 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İbn Abidin'in İmam-ı Azam hakkında söylediği "İlim arkadaşlarının yeminle ifade ettikleri gibi ondan başkasına ait cevap yoktur." sözünü nasıl anlamalıyız?
- İlim arkadaşlarının yeminle ifade ettikleri gibi ondan başkasına ait cevap yoktur. (Hanefî mezhebine ait bütün ictihadlar, görüş ve kaviller kaynak olarak Ebû Hanîfe'ye dayanır; talebesinin ictihadları da onun sayılır; muhâlefet ettikleri ise onun rücû ettiği görüşlerdir...)
-  Bu durumda şöyle mi düşünmek gerekir?:
- İmam-ı Azam başta cemaatle namaz kılarken imam tekbir almadan önce niyet edilmesi gerektiğini düşünmüştür, ancak istikrar bulan görüşü imam tekbir aldıktan sonra niyet edilmesi gerektiği yönündedir.
- İmam-ı Azam başta para karşılığı yapılan cinsi münasebetin zina haddi gerektirmeyeceğini düşünmüştür, ancak istikrar bulan görüşü gerektireceği yönündedir.
- İmam-ı Azam başta kadınlı-erkekli bir grup Yol Kesicilik yapsa erkeklere hadd gerekmeyeceğini düşünmüştür, ancak istikrar bulan görüşü gerekeceği yönündedir.
- İmam-ı Azam başta hülle yapmakta sakınca olmadığını hatta hüllecinin karı-kocanın arasını düzeltmek için yaparsa sevaba bile girmiş olacağını düşünmüştür, ancak sonra bunun tersini söylemiştir.
- İmam-ı Azam önce Daru'l Harb'de bir Müslüman bir Müslüman'ı öldürse Diyet gerekmez demiş, ancak sonradan Diyet gerekeceği görüşünü mü benimsemiştir ve bu görüşle mi vefat etmiştir?
- Sopayla, taşla şüpheli öldürme mevzularında kısas olmayacağı gibi daha örnekler çoğaltılabilir.
- Yani İbn Abidin'in bu sözlerinden bu mana mı anlaşılır?
- Aslında bu ve benzeri mevzularda devam eden bir ihtilaf yok mudur?
- Mesela ben Hanefi'yim. Cemaatla namaz kılarken daima imam tekbir almadan evvel niyet ediyorum ve öylesi daha hoşuma gidiyor. Şimdi bu yaptığım İmam-ı Azam'ın da İmameyn'in de istikrar bulan görüşüyle uyuşmaz mı? Yapılmamalı mı?
- Mesela gayrimüslimin muhsan olmayacağı konusunda Muhammed ve Züfer kendisiyle hemfikir, ancak Ebu Yusuf muhalif; bu durumda İmam-ı Azam'ın da istikrar bulan görüşü gayri müslimin muhsan olabileceği yönünde olabilir mi?
- Özellikle bu konudaki (muhsanlık) fikrinizi söyler misiniz?
-  İbn Abidin'in bu beyitlerini nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- “Hanefî mezhebine ait bütün ictihadlar, görüş ve kaviller kaynak olarak Ebû Hanîfe'ye dayanır; talebesinin içtihatları da onun sayılır; muhalefet ettikleri ise onun rücû ettiği görüşlerdir.” şeklinde bir bilgi, ilgili yerde geçmektedir. (bk. İbn Abidin, 1/67)

- Bu bilgi “el-Havi”den alınmıştır. Bu rivayetin sahih olup olmadığını bilemiyoruz. Sahih olduğunu kabul etsek bile, İmam-ı Azamın daha önce söyleyip de vazgeçtiği meseleler ile daha sonra söylediklerini tek tek tespit etmek ve ona göre böyle bir hükme varmak oldukça zor görünmektedir.

Bizim kanaatimize göre, -rivayet sahih ise- bu ifadeler şöyle anlaşılabilir:

Hanefi mezhebinin usülü, Ebu Hanife'nin verdiği fetvalar doğrultusunda şekillenmiştir. Dolayısıyla mezhep içerisinde verilen fetvalar, netice itibariyle İmam Azam'ın usülü içerisindedir. Ancak bu durum, onun ictihadı dışında bir ictihadın olmadığı şeklinde anlaşılmamalıdır. İmam Azam'ın görüşü dışında görüşler de bulunmaktadır.

- İmam-ı Azamın hangi görüşünden vazgeçip hangi görüşte karar kıldığı konusunu tespit etmek için kesin bilgiye ihtiyaç vardır. Bu bilgi de ancak -özellikle- Hanefi, fıkıh kaynaklarında bulunabilir. Böyle kesin bir bilgiye ulaşmadan İmam Azamın “karar kıldığı görüş” şeklinde bir tespit, tahminden öteye geçemez.

- Hanefi fıkıh kaynaklarında görebildiğimiz kadarıyla İmam-İmameyn arasındaki farklı görüşler hep var olmuştur. Ve bu görüşlerin en son birleştiğine dair hiçbir bilgiye sahip değiliz.

Mesela: Kurban kesmek -Tahavi’nin verdiği bilgiye göre- İmam Azama göre vacip, İmameyne göre ise müekked sünnettir. (bk. V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-İslami, 3/595) Ve bu farklı görüşlerin değiştiğine dair bir bilgiye sahip değiliz.

- İbn Abidin’in bildirdiğine göre, İmam Züfer “hiçbir meselede İmam Azam’a muhalefet etmediğini; muhalif olanlar ise İmam’ın daha önce kabul edip sonra vazgeçtiği konular olduğunu” bildirmiştir. Aynı söz, Ebu Yusuf’tan da nakledilmiştir. (İbn Abidin, 1/67)

Hanefi alimleri, İmam Azama muhalif düşen İmam Züfer’in 17 meseledeki görüşü ile amel etmeyi tercih etmişlerdir; mezhepteki  fetva da buna göredir. (bk. İbn Abidin, 1/71)

- “Gayri müslimin muhsan olmayacağı konusunda Muhammed ve Züfer kendisiyle hemfikir, ancak Ebu Yusuf muhalif; bu durumda İmam-ı Azam'ın da istikrar bulan görüşü gayri müslimin muhsan olabileceği yönünde olabilir mi?” sorusuna gelince; meseleye hangi yönden bakarsanız bakın, İmam Azam ile talebelerinin bazı konularda aynı fikirde olmadıkları kaçınılmazdır.

Örneğin yukarıdaki meselede, eğer İmam Azam, İmam Muhammed ve İmam Züfer’le birlikte olursa, Ebu Yusuf’la ters düşer, şayet Ebu Yusuf’la uzlaşırsa diğer ikisiyle ters düşmüş olur..

Eski görüşü bir taraftan, yeni görüşü diğer taraftan kabul edildiğine göre, İmamın, talebelerinden bazılarıyla ters düşmesi kaçınılmazdır.

- İmam Azam ve İmam Malik’e göre, “muhsan” olmanın bir şartı da Müslüman olmaktır. Buna göre evli de olsa bir gayri müslim muhsan sayılmaz.

İmam  Şafii, İmam Ahmed ve İmam Ebu Yusuf’a göre ise, Müslüman olmak “muhsan” olmanın şartı değildir. Evli bir gayri müslim de muhsan sayılır. (bk. V. Zuhayli, el-Fıkhu’l-islami, 6/42-43; el-Mevsuatu’l-Fıkhiyetu’l-Kuveytiye, 2/225)

- Burada üç imamın görüşü “cumhur”un görüşü olarak kabul edilebilir. Fetvalarda mümkün olduğunca cumhura tabi olmak esastır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun