İnsan evriminin kanıtları avucumuzun içinde imiş?

Tarih: 04.02.2018 - 01:02 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İnternette dolaşan, şu iddiaya cevap verir misiniz?
“İnsan evriminin kanıtları avucumuzun içinde!”
- İnsan evrimi çalışmalarına çok önemli katkılar yapan Etiyopya - Middle Awash Projesi’nin yöneticisi, alanında dünyaca otorite kabul edilen ünlü paleoantropolog Prof. Tim White, Bilim ve Gelecek dergisine konuştu.
- Kendisi de paleontolog olan ve Tim White ile arazide aynı ekipte çalışan Dr. Ferhat Kaya’nın yaptığı, Bilim ve Gelecek’in yeni çıkan Şubat sayısında yer bulan söyleşide Tim White şunları söyledi:
“Dünyada birçok insanın halen evrimsel bir geçmişe sahip olduğumuza şüphe ile yaklaştığını maalesef biliyorum. Bilim kanıt temellidir ve eğer gerekli kanıt olmazsa insanlar spekülasyon yapabilirler. Bu adli bir olaya benzer, eğer kanıta sahip değilseniz suçu ya da herhangi bir olayı kimin gerçekleştirdiği hakkında ancak spekülasyon yapabilirsiniz. Fakat kanıta sahipseniz, örneğin bu bir DNA olabilir, spekülasyona yer kalmaz. Paleontoloji de böyledir, o fosile sahipseniz herhangi bir spekülasyona ya da şüpheye yer kalmaz. Biz Middle Awash Projesi kapsamında bu kanıtları keşfediyor ve eksik parçaları bir araya getiriyoruz. Bu kanıtlar sayesinde herkes kendi gözleri ile evrimleştiğimizi görebilir ve kendi atalarının fosillerini avuçlarının arasına alabilir.”
- Tim White Kaliforniya Üniversitesi’nde İnsan Evrimi Araştırma Merkezi’nin Yöneticisi ve aynı üniversitenin Bütünleşik Biyoloji Bölümü’nde öğretim görevlisi. Kaliforniya Üniversitesi’nin Antropoloji Bölümü ile Biyoloji Bölümü’nü birlikte okuyarak, çift anadal yapmış. Afrika’da insanın evrimi araştırmalarını başlatmış ünlü aile Leakey’lerden Richard Leakey ile Kenya’da, Mary Leakey ile Tanzanya’da çalışmış. 1981 yılında arkeolog Desmon Clark’ın çağrısıyla, Etiyopya Afar çöküntüsüne gelerek, burada bulunan fosiller üzerinde çalışmaya başlamış. Awash Nehri’nin iki yakasında yürüttükleri Middle Awash kazılarının daha ilk ayında, birçok hominid fosili ve arkeolojik materyal keşfetmişler. Dr. Tim White, Middle Awash Projesi’ni, 1980’li yıllardan beri 35 yıldır sürdürüyor; Dr. Berhane Asfaw ve Dr. Yonas Beyene ile birlikte çalışıyorlar.
- Çalışmalarda ilk önceleri, şempanze ve insanın ortak atasından evrimsel olarak bize yönelen çizginin erken üyelerinin kimler olduğunu yanıtlamaya çalışmışlar. 90’lı yıllarda Middle Awash’ta  4,4 milyon yıl öncesine tarihlendirilmiş, özellikle şu an benzer zaman dilimine ait erken hominid türleri arasında ortak atadan evrimsel olarak bize yönelen çizginin en erken üyelerinden biri olduklarını keşfettikleri Ardipithecus ramidus’u bulmuşlar. - 90’lı yılların sonunda evrimsel olarak Ardipithecus ramidus ve Australopithecus afarensis arasında yer alan Australopithecus anamensis’e ait fosilleri keşfetmişler. Bu dönemlerde insan evrimi konusunda öne çıkan bir soru anatomik olarak modern insanın ilk ne zaman ve nerede ortaya çıktığıymış; özellikle bazı önemli hipotezler (Afrika’dan Çıkış hipotezine karşı Çok Merkezli Evrim hipotezi gibi) bağlamında bu soru yoğun olarak tartışılıyormuş.
- 2003 yılında Middle Awash’ta Herto Köyü yakınlarında keşfettikleri ve yaklaşık olarak 165 bin yıl öncesine ait olan Homo sapiens idaltu’yu anatomik olarak modern insanın ilk temsilcisi olarak analiz etmişler. Bu keşif aynı zamanda anatomik olarak modern insanın evrimsel kökenine dair başka soruları da doğurmuş:
- O zaman anatomik olarak modern insan nereden geliyordu, ona atalık eden türler neredeydi?
- Çok geçmeden, aynı bölgede Herto Köyü yakınlarındaki Bouri bölgesinde yaklaşık 1 milyon yıl öncesine tarihlendirilen Homo erectus fosillerini de keşfetmişler. Bu keşif ise 1 milyon yıl ile yaklaşık olarak 200 bin yıl arasında hangi türlerin yer aldığı ve ne tür bir evrimsel değişim gerçekleştiği sorularına odaklamış onları. Tim White, bu son sorunun, bugün insan evriminin en problemli ve tartışılan sorularından biri olduğunu söylüyor. Awash Nehri’nin iki yanına yayılan çalışmalarını tamamladıklarında, “Middle Awash’ın tek bir vadide insan evriminin birbirini evrimsel olarak takip eden kayıtlarını içeren eşsiz bir yer olarak kabul edileceğini” düşündüğünü belirtiyor.
- Söyleşiyi yapan Dr. Ferhat Kaya, Tim White’ın Etiyopya’da yürüttüğü Middle Awash Projesi’nin üyelerinden biri. Helsinki Üniversitesi’nden Ferhat Kaya, Middle Awash Projesi kapsamında bulunan kemirgen ve diğer küçük boyutlu memeli gruplarına ait fosillerin bilimsel çalışmalarını sürdürüyor. Çalışmalara Türkiye’den katılan ve Middle Awash Projesi’nin en deneyimli üyelerinden biri olan Prof. Dr. Cesur Pehlevan ise (Yüzüncüyıl Üniversitesi Antropoloji Bölümü) bu kazılarda bulunan Rhinocerotidae (Gergedangiller) ailesine ait fosil buluntuların bilimsel çalışmalarını sürdürüyor.
- Türkiye’nin bu proje ile tanışması antropolog Prof. Dr. Erksin Güleç’in 90’lı yıllarda Türkiye’de sürdürdüğü paleontolojik kazı ve yüzey araştırmaları sırasında Tim White ile geliştirdiği akademik ortaklıkla başlıyor. Türkiye’de süren omurgalı fosil yatakları araştırmaları sırasında Tim White, Erksin Güleç ve dönemin Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Doğa Tarihi Müzesi’nde paleontolog olan Gerçek Saraç’ı Middle Awash projesine katılmaları için davet eder. Türkiye’den ilk katılımlar böylece başlar. Ardından o dönem Erksin Güleç’in ekibinde yer alan araştırmacılardan da kısa süreli katılımlar gerçekleşir. Ancak Türkiye’den gerçekleşen bu katılımlar çoğunlukla Middle Awash projesinin nasıl gerçekleştiği ve işlediği konusunda deneyim ve bilgi kazanma amaçlı kısa süreli ziyaretlerdir. Bu süreçte, Cesur Pehlevan ve Ferhat Kaya ise kazının deneyimli üyeleri haline gelirler.
- Middle Awash’ın özelliği başka bir yerde tekrar edilemeyen benzersiz fosillere sahip olmasının yanı sıra, benzersiz bir jeolojiye de sahip olması. Halen yayınlanmayı bekleyen birçok fosil sırada bekliyor ve kazı ekibi, tabakalar arasında çok daha fazlasını bulmayı umut ediyor.
Bilim ve Gelecek dergisinde kapak dosyası olarak geniş yer bulan söyleşide, Middle Awash kazılarında 35 yıl boyunca bulunan fosiller, keşif süreçleriyle, bilimsel değerlendirilmeleriyle birlikte ayrıntılarıyla anlatılıyorlar. Bunun dışında, Türkiye’nin paleontolojik önemi, medyatiklik çabasının bilime verdiği zarar ve Tim White’ın alanda çalışmak isteyen gençlere verdiği öneriler de, dergideki yayında yer buluyor.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

- Bu sözü kim söylemiş?

- Dünyaca ünlü paleoantropolog Prof. Tim White.

- Kimmiş bu zat?

- Etiyopya - Middle Awash Projesi’nin yöneticisi.

- Hedef ve gayeler ne imiş?

- İnsanın geçmişini ortaya koymak, insandan önce yaşamış insan ve maymun benzeri varlıkları bulmak.

- Bu projeye ne zaman başlamışlar?

- Kendi ifadelerine göre; “Middle Awash Projesi’ni, 1980’li yıllardan beri  Dr. Berhane Asfaw ve Dr. Yonas Beyene ile birlikte çalışıyorlar”mış.

- Kaç yıl olmuş bu işe başlayalı?

- 2018-1980= 38 yıl.

- Bu işi nasıl yapıyorlarmış?

- Kendi ifadeleri şöyledir: “Biz Middle Awash Projesi kapsamında bu kanıtları keşfediyor ve eksik parçaları bir araya getiriyoruz. Bu kanıtlar sayesinde herkes kendi gözleri ile evrimleştiğimizi görebilir ve kendi atalarının fosillerini avuçlarının arasına alabilir.”

- Yani, buldukları bazı kemik parçalarını nasıl tamamlıyorlarmış? Kendi ifadeleri:

- “Eksik parçaları bir araya getiriyoruz.” diyorlar. Peki, eksiğin ölçüsünü ve ne kadar ve nasıl ve hangi yapıda olduğunu nereden biliyorlar? Bu eksik yapıları tamamlayacak fosillerin hangi canlıya ait olduğu nereden bilinecektir? Kendileri bu eksik parçaları plastiklerle ve bilgisayar çizimleriyle tamamlıyorlar.

- Neye göre tamamlıyorlar?

- Kafalarındaki ve hayallerindeki yarı insan ve yarı maymun şeklini bilgisayara yüklüyorlar. Daha sonra buldukları fosil parçalarını bilgisayarın bu çizimine göre bir araya getiriyorlar.

- Bu bir araya getirilen fosil parçalarının hangi hayvana ait olduğu nereden biliniyor?

- İşte işin püf noktası burada yatmaktadır. Farklı alanlarda, farklı tabakalar arasında, sağda solda bulunan kemik parçalarının kime ait olduğunu tesbit mümkün değildir.

- Peki, avuç içinde deliller gibi böyle parlak sözlerle takdim edilenler nelerdir?

- Kendileri; Ardipithecus ramidus ve Australopithecus afarensis arasında yer alan Australopithecus anamensis’e ait fosilleri keşfettiklerini söylüyorlar.

- Peki, başka:

- “1 milyon yıl öncesine tarihlendirilen Homo erectus fosillerini de keşfetmişler”

- Peki bunlar yeni şeyler mi?

- Hayır. Daha önceki sahtekârlık örnekleri.  Bunlardan iki tanesini vermekle iktifa edelim.

Afrika Adamı (Australopithecus afarensis)

Afrika Adamı (Australopithecus afarensis). Burada farklı canlılara ait olan fosil parçaları bir araya getirilip, daha sonra bilgisayarda hayaldeki yarı maymun yarı insan şekli verilmiş bir çizim.

 Bunun yaklaşık 3-4 milyon yıl önce yaşadığı ileri sürülmektedir. Takma adı Lucy’s species veya Lucy’nin Adamı’dır. Evrimci Gould, Afrika maymunu Austrolopithecus afarensis’in insanın atası olamayacağını belirtir. Afrika maymununa ait olduğu kabul edilen fosil parçalarının değişik organizmaların fosilleri olduğuna ve bunların yanlış birleştirildiğine dikkati çeker (Gould, J. L. and Keeton, W. T. Biological Science. 6. baskı, New York: W. W. Norton, s. 347, 1996).

Her şeyden evvel, Australopithecus afarensis’e ait fosil materyal yetersizdir ve tam bir Australopithecus iskeleti bulunamamıştır  (Şengün, A. Evrim. Sermet Matbaası. Kırklareli. 1984, s.142).

Australopithecus fosili üzerinde senelerce araştırma yapan Oxnard ve Zuckerman, Australopithecus’lar üzerinde yapılan detaylı çalışmaların, bunların dik yürüyen bir varlık olmadığını ortaya koyduğunu belirtirler. Australopithecus afarensis’in el, bilek, ayak, omuz ve leğen kemikleri üzerinde Oxnard ve Zuckerman’ın yaptığı çok yönlü istatistiki araştırmalarla, bunların insana değil, orangutan ve şempanzeye benzediği anlaşılmıştır (Oxnard, C. University of Chicago Magazine, 1974, p.8-12;  Oxnard, C. The Place of the Austrolopithecines in Human Evolution:  Graunds for doubt? Nature. 1975, Vo1.258. p.389-395;  Zuckerman, S. Journal of the Royal Collage of Sur­geons of Edinburg. 1966,  Vol.l1. p.87-115).

Hatta Australopithecus  afarensis üzerinde bir ekiple 15 yıl çalışmış olan Zuckerman’ın ifadesi oldukça ke­sindir. O, bu hususta şöyle der:

“Australopithecus afarensis’in insanın atası olması imkânsızdır.” (Zuckerman, S. Beyond the Ivory Tower. Top­linger Publ. Co.New York. 1970, pp. 11-12,64,75-94).

Montagu Australopithecus’larla ilgili olarak şöyle der:

Kafa yapıları bakımından da bütün Australopithecus’lar tamamen ileri yapılı maymunlar (apes)’a benzemektedir” (Montagu, A. Man: His First Million Years. Word Publishers. Yonkers. 1957, p.51-52).

Keşfettikleri ikinci misal; “1 milyon yıl öncesine tarihlendirilen Homo erectus fosilleri” imiş.

 - Kimdir bu Homo erectus?

Java adamı, Pekin adamı, Heidelberg adamı ve Megant­hropus,  Homo erectus adı altında gruplandırılmıştır. Bunların takriben 500 bin yıl önce yaşadığı kabul edilir. Dik yürüdükleri, beyin hacimlerinin yak­laşık 1000 cc olduğu belirtilir. Şimdi bunlardan Java Adamı (Pithecanthropus erectus)’nın kimliği şöyledir:

Darwin’in "Türlerin Kökeni" (The Origin of Species) eserini yayınladığı 1858 yılından az bir süre sonra, ondan ilhamla Ernst Haeckel de The History of Creation adlı eserini yayınladı. Haeckel bu eserinde, “insanın atası” olarak Dilsiz Maymun Adam’ı ileri sürdü. Buna bir de Latince isim koydu: Pithecanthropus alalus... Bu hayalî varlık, fosil olarak bulunduğu zaman, bazı özellikleri bakımından insana, bazı özellikleri bakımından da maymuna benzeyecekti. Bu varlığa ait kalıntıların bulunacağı yeri de belirtmişlerdi: Madagaskar’dan Hindistan’a ve Hint Okyanusu’ndan Endonezya’ya uzanan hipotetik antik Lemura kıtası (Richard, M. Shattering the Myths of Darwinism. Terc. İ. Kapaklıkaya. Son Tartışmalar Işığında Darwinizm’in Mitleri. Gelenek Yayıncılık, İstanbul, 2003).

Hollandalı anatomist Eugene Dubois, 1887 yılında karısı ve çocuklarıyla birlikte Doğu Hindistan’da Hollanda kolonisi olan Java’ya, “Hollanda ordusu sağlık elemanı” olarak yola çıktı. Dubois, Haeckel’in ileri sürdüğü Dilsiz Maymun Adam’ı, yine onların gösterdiği yerde bulmaya gidiyordu. Du­­bois, Sumatra’ya varışından itibaren iki yıl içinde hü­kû­meti, Java’da paleontolojik kazı yapmaya ikna etti. Trinil köyü ya­kınındaki Solo Irmağı kenarında kazıyı yapmak için mahkûm işçiler ve bu kazıyı kontrol etmek için de askerler verildi. Dubois’in bu kazılarda alan çalışmasına katılmadığı, mahkûm işçilerin periyodik olarak taşıdığı bulguları evin­de incelemekle yetindiği belirtilir (Richard, M. Shattering the Myths of Darwinism. Terc. İ. Kapaklıkaya. Son Tartışmalar Işığında Darwinizm’in Mitleri. Gelenek Yayıncılık, İstanbul, 2003).

1891 yılında Dubois, önüne gelen kemikler arasında iki önemli bulguyla karşılaşmıştır. Bunlar, bir ay arayla aynı fosil yatağında bulunmuş bir diş ile bir kafatası idi. Ancak bunların kazı esnasında kaydı tutulmadığı için tam yerleri tespit edilememişti. Başlangıçta Dubois bunların bir şempanzeye ait olduğu kanısına vardı. Ancak birkaç ay sonra mahkûmlar aynı kazı alanında bir uyluk kemiği buldular. Bu, dik yürüyen bir insanın uyluk kemiğiydi.  Dubois bu parçaları birleştirerek Pithecanthropus erectus (Dik Yü­rüyen Maymun Adam)’u oluşturdu. Bu varlığın beyin hacmi yaklaşık 900 cc kadardı. 1898 yılında da bir küçük azı dişi bulundu. Bu dişlerin de Pithecanthropus’a ait olduğu belirtildi. Bu varlığın yaşı da 500 bin yıl olarak tahmin edildi.

“İnsanın atası” olduğu farz edilen Pithecanthropus erectus (Homo erectus)

İki azı dişi, yarım kafatsı ve bir uyluk kemiğine dayanılarak çizilmiş resim.

Dubois bu fosilleri 1895 yılında Leyden’de yapılan Milletlerarası Zooloji Kongresi’nde açıkladığı zaman, İngiliz zoologları bu fosillerin in­sana, Almanlar insan benzeri maymuna, Fransızlar ise ileri yapılı may­mun ile insan arasında bir geçiş formuna ait olduğunu ileri sürdüler.

Dubois, otuz yıl sonra, bu kafatasının Orangutan maymununa, uyluk kemiğinin de insana ait olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Java Adamı olarak ileriye sürdüğü varlığın, aslında büyük bir Gibbon maymunu olduğunu itiraf etmiştir (Howells, W.  Mankind in the Making. Doubleday and CO. Garden City  N.Y.P. 1967, 155-156).

Dubois’in bu açıklamasına Arkeoloji Ansiklopedisi de şöyle yer vermiştir:

 “Dubois, sonradan kendisi de fikrini değiştirip, bulduğu fosillerin iri yapılı büyük bir maymuna ait olduğunu söylemesine rağmen, bu kafatası, ders kitaplarında halen insanın atası olarak verilmektedir.” (Cottrell, L. The Concise Encylopedia Archeology. Hawthorn. New  York. 1960, P. 394).

Homo erectus’un bir versiyonu da Pekin Adamı’dır

Pekin Adam (Sinanthropus pekinensis) (Homo erectus)

Dr. Davidson Black tarafından Çin’in Pekin şehrine 40 km me­safedeki Choukoutien (Şokutiyen) köyü yakınındaki bir çukurda 1921 yılında iki azı dişi bulundu ve bunlar “Sinant­hro­pus pekinensis” olarak ad­landırıldı. 1927 yılında W. C. Pei üçüncü azı dişini, 1928 yılında ise ka­fatası parçaları ile iki alt çene buldu. Black, bu fosillerin de Pekin Ada­mı’na ait olduğunu bildirdi (Boule, M. and Valoıs, H.M. Fossil Man. The Dreyden  Press. New York. 1957,  p.118-123).

Pekin Adamı’na ait materyaller, iki diş hariç 1941-45 yılları arasında kaybolmuştur. Bugüne kadar da hiçbirisi bulunamamıştır. Bunların kay­boluşuyla ilgili pek çok şey söylenmiştir. Bunların içinde en yaygın olanı, “İkinci Dünya Harbi esnasında Japonlar tarafından kaybedilmiş veya müsadere edilmiş olabileceği”dir. Fakat bunun doğruluğu gös­terile­me­miş­tir. Hayatta olan hiç kimse bu materyallerin ne olduğunu bil­memektedir.

O’Connel, Pekin Adamı’na ait fosillerin Japonlar tarafından alın­madığına, aksine bunların harp esnasında kaybolmalarının planlandığına inanmaktadır. Ona göre Japonlar, Choukoutien’e girmemişlerdir. We­idenreich ve Pei’nin 1940 yılına kadar kazıya devam ettiklerini, Çin Hü­kûmeti Pekin’e dönmeden, Pekin Adamı için yapılan modellere uymayan eldeki fosilleri Pei’nin imha ettiğini ileri sürer (O'connel, P. Science of Today and the Problems of Genesis. Hawthome, CA. 1969).

Pekin Adamı’nın alçıdan yapılmış modeli.

Yaklaşık kırk yıldır yapılan çalışma sanki yeni bir çalışma gibi servis yapılarak beyin yıkaması yapılıyor.

Gerçekten insanın geçmişine ait fosil delilleri bu antropologların avuçları içinde imiş. Ama içinden 150 yıldır tekrarlanan bir takım sahtekârlıklardan başka hiçbir şey çıkmayan bir avuç.

Ne güzel bir beyin yıkama taktiği değil mi?

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun