“İslam’a göre” ne demek?

Tarih: 15.08.2023 - 11:03 | Güncelleme:

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Öncelikle ifade edelim ki, ehlisünnet inancına ve hak mezheplerden birine göre amel eden kişi "İslam’a göre" yaşıyor demektir.

Müslümanlar inanç, düşünce ve davranışlarını İslam’ın taleplerine (ahkâm, ahlak ve âdâbına) uygun düşürmek mecburiyetindedirler. İman etmeden önce hürriyet içinde (hiçbir mecburiyet söz konusu olmaksızın) düşünürler, iman ve inkârın delillerini karşılaştırırlar (bunu herkes kendi akıl ve bilgi seviyesine göre yapar); sonunda imana karar verir, imanda karar kılarlarsa artık inanç, düşünce ve davranış parçalarının tutarlı bir bütün oluşturması zarureti vardır.

Bu sebeple Müslümanlar düşünce ve davranışlarını İslamî hakikat ve meşruiyet ölçütüne vurur, buradan icazet aldıktan sonra yollarına devam ederler.

Yükümlülerin bilgi seviyelerine uygun olarak “İslam’a göre meşru olma hükmünün” farklı kaynakları vardır.

İslam müçtehitlerinin kaynağı Kuran-ı Kerîm ve Sünnettir; diğer çözüm yolları da bu iki kaynağa racidir ve oradan ilham alır, ışık alırlar.

Fıkıh Usulü’nde “mukallid” denilen “İslâmî bilgisi ve eğitimi zayıf” kimseler ise meşru hükmünü, bir müçtehidin fetvasına, açıklamasına dayanarak, onu öğrenerek, paylaşarak elde ederler.

Gerek içtihat ve gerekse taklit yoluyla elde edilen bilginin, hükmün inanç esasları kesin olmadığı, isabetsizlik ihtimalinin bulunduğu, galip zanna dayandığı genellikle kabul edilmiş, din de amelî hayatın böyle bir hükme dayandırılmasına izin vermiştir (itikad ve inanç kesin bilgi ve hükme dayanacaktır).

İmam Şafi, “ayet ve hadisin mana ve hükmü üzerinde ittifak hasıl olmuş ise bununla hükmettiğimizde ‘hem zahirde hem bâtında hak ile hükmettik’ deriz, hükmün dayanağı böyle değil ise ‘zahirde hak ile hükmettik’ deriz.” açıklamasını getirerek bu farka işaret etmiştir.

Meşruiyeti “hem şekil hem amaç yönünden meşru” ve “yalnızca şekil yönünden meşru” olmak üzere ikiye ayırmak gerekir.

Asıl “İslam’a göre” oluş, düşünce, inanç ve davranışın hem şekil hem de ruh, mana, amaç yönlerinden İslâm’a uygun olmasıyla gerçekleşir.

Bu meşruiyeti yakalamanın yolu ise kirlenmemiş (başka felsefe ve dünya görüşleri ile şartlanmamış) bir akıl ve halis niyet ile İslam’ın temel kaynaklarına yaklaşmak, Allah rızasını her rızanın önünde ve üstünde tutmaktır; başka bir deyişle dinin semasına biri doğru bilgi, diğeri üstün ahlaktan oluşan iki kanatla yükselmektir.

İçtihat ehliyeti ve ihlas ahlakının yaygın olduğu devirlerden sonra Müslümanlarda “yalnızca şekilde meşruiyet, işi kitabına uygun düşürme, şer’i hilelerin” peşine düşme fitnesi başlamıştır.

Çağların dayattığı anlayış, ilişki ve işlemleri, İslam’ın ruhuna ve amacına aykırı da olsa, şekil yönünden ayet ve hadislerin veya verilmiş fetvaların çerçevesine sokmakla yetindiler; bunun için dolambaçlı yollardan yürüdüler, olmadık tevillerde bulundular. İslâm’ın getirdiği ferdî ve içtimai ahlaka, cemiyet düzenine aykırı düzen ve düzenlemeleri, sistemleri, ayetlerin ve hadislerin boyunlarını bükerek, kendi amaçlarına uygun okuyarak “İslam’a göre meşru” kalıbına veya kıyafetine soktular. Zemzem kabına da konsa rakının rakı olduğunu, alış-veriş kıyafetine de sokulsa faizin faiz olduğunu düşünmediler...

Bu gidiş sonunda dışı ve adı İslam, içi ve tadı gayr-i İslâm olan bir ucube ortaya çıktı.

Şimdi birçok Müslüman, ticaretinde, yatırımında, beşerî ve sosyal ilişkilerinde, dünyadan nasiplenişinde tıpkı Batılılar gibi, ötekiler gibi yaşamakta, onlar gibi duyup düşünmekte, fakat kıyafeti, haccı, namazı, faizi ve meşru olmayan kazancı Besmele çekerek yemesi bakımından; yani böylece dış görünüş ve şekil yönünden (bunlara bakılarak ve bunlar yeterli görülerek) Müslüman sayılmaktadır.

Haramı, usul ve maksada uygun olmayan tevillerle meşru sayarak yemek ve kullanmak yerine, eğer fert veya cemiyet buna mecbur hâle gelmiş ise “zaruret” kuralını devreye sokmak evladır; çünkü zarurete dayalı hüküm, fetva ve uygulamalar geçicidir, zaruret dışı meşru saymak ise geçici değildir, aldatıcı ve saptırıcıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 54
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun