İslam’da delil sistemi sınırlı mı?

Tarih: 27.12.2023 - 13:57 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İslam hukukçularının çoğuna göre kanuni delil sistemi benimsenmiştir. Kanuni delillerle sınırlanması ve başka delillerin kabul edilmemesi adaleti engellemez mi?
- Bir hadiste Hz. Ali’nin serbest delil sistemine göre yani kendi araştırmasıyla olayı çözmesi anlatılıyordu. Bu, serbest delil sisteminin de İslam’da yer aldığını göstermez mi?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Kanuni delil sisteminin de gayesi hakkı, haklıyı, adaleti bulup uygulamaktır.

Bu maksadı bazen, sınırlı olan değil de serbest delil sistemi gerçekleştirebilir, bu takdirde gayeye (şeriatın maksadına) göre hareket edilir.

İslam muhakeme hukukunun kanuni delil sistemini esas aldığı kanaatinde olanlar ile buna mukabil delil serbestliği ve hâkime takdir yetkisi tanıyan görüş sahiplerinin ortak bir gayede birleştiğini söyleyebiliriz. Bu ortak gaye, adaletle hükmetme ve hakların zayi olmasını engelleme konusundaki hassasiyettir.

Nitekim kanuni delil sistemini savunanlar, bu sistemi haksızlığa ve hâkimlerin muhtemel keyfi uygulamalarına karşı bir kalkan olarak görürken, karşı görüş sahipleri delil sınırlaması ve hâkimlere takdir yetkisi verilmemesinin hakların zayi olmasına sebebiyet vereceğini söylemektedirler.

Bu bağlamda, dile getirilen İslam ceza muhakemesi hukukunda Allah hakları ile ilgili suçlarda (hukukullah) ağırlıklı olarak kanuni delil sisteminin esas alınması, buna karşılık kul hakları ile ilgili (hakku’l-ibad) konularında takdiri delil sisteminin esas alınması şeklindeki ara formül, bu kaygının bir işareti olarak değerlendirilebilir.(1)

Çok sayıdaki ayet ve Hz. Peygamber (asm) Efendimizden nakledilen rivayetlerde haktan ve adaletten yana olmak vurgulanmaktadır.(2)

İslam muhakeme hukukunda asıl gaye adaleti tesis etmek olduğuna göre, maddi gerçeğe ulaşmak için başvurulması gereken delilleri nasslarda zikredilenlerle sınırlamak, Kuran ve Sünnetin vurguladığı genel gayeye aykırı hareket etmek anlamına gelebilir. Zira, delilleri belli sayı ile sınırlamak ve hâkimlere takdir yetkisi tanımamak, davada maddi gerçeğe ulaşmayı sınırlayabilir.

Mesela, bir davada zanlının, -gerçek suçlu olmamasına rağmen- herhangi bir sebepten dolayı suçu üstlenmesi durumunda, bu itiraftan tatmin olmasa da hâkim, zanlının aleyhinde hüküm tesis etmek durumunda kalacak ve gerçek suçluyu tespit için farklı bir yola başvuramayacaktır.

Nasslarda bir kısım delillerin zikredilmesi, bu delillerle yetinilmesini zorunlu kılmaz. Nitekim bu düşünceyi destekleyen nasslar da bulunmaktadır.

Mesela, Hz. Yusuf kıssasında davaya tanık olarak dahil olan bir kişinin, maddi gerçeğe ulaşmak adına “Eğer gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylüyor, Yusuf yalancıdır. Yok gömleği arkadan yırtılmışsa, Yusuf doğru söylüyor kadın yalancıdır.”(3) şeklindeki sözlerinin, Kur’an tarafından reddedilmemesi delil serbestliğine işaret ettiği söylenebilir.

Ayrıca hadis literatüründe de bunu destekleyen çok sayıda rivayete yer verilmektedir.

Mesela rivayete göre Hz. Süleyman, bir çocuk hakkında “benim oğlumdur.” diye hak iddia eden iki kadın kendisine gelip davacı olunca, onu aranızda paylaştıracağım diye bıçak ister, kadınlardan birisi bu durumdan rahatsız olmazken, diğeri “Bu çocuk benim değildir, ona veriniz.” diye davadan vazgeçer. Bunun üzerine Hz. Süleyman, çocuğun gerçek annesinin davadan vazgeçen kadın olduğuna hükmeder.(4)

Bir başka örnekte Hz. Ömer’e davacı olarak gelen siyahi bir delikanlı, bir kadının anası olduğunu iddia ediyor, kadın ise, bu iddiayı reddettiği gibi, bunun iffetine iftira olduğunu beyanla, iddia sahibi hakkında kazf cezası talep ediyordu. Kadın evlenmediğine dair şahitler getirince, Hz. Ömer kadının lehine ve delikanlının cezalandırılmasına hüküm verdi.

Daha sonra Hz. Ali durumu öğrenince halifeden davanın tekrar görülmesi için izin istedi. Hz. Ali delikanlıya: “Bu kadın nasıl senin çocuğu olduğunu inkâr ediyorsa, sen de onun annen olduğunu inkâr et.” dedi. Delikanlı “O benim annemdir, nasıl inkâr ederim?” dediyse de Hz. Ali onu razı etti ve kadının velilerini çağırttı, onlardan izin aldı, mehrini kendisi bağışlayarak kadın ile delikanlıyı nikahladı ve delikanlıya “Al bu kadını götür, karındır, zifaftan sonra bana gel.” deyince, durumun ciddiyetini anlayan kadın itirafta bulundu. Meğer, kadın bir savaşta şehit düşen siyahi eşinden olan çocuğu gurur vesilesi yapıp bunu gizlemiş.

Böylece hak ve adalet yerini bulmuş ve delikanlı iftira cezasından kurtulmuş.

Başka bir davada bir kadın, göz koyduğu bir delikanlıyı elde edemeyince çamaşırına yumurta akı sürmüş ve çığlık atarak o delikanlının kendisine tecavüz ettiğini ileri sürmüştü.

Hz. Ali, kadın tarafından meni olduğu iddia edilen maddeyi incelemiş ve belli testlerden sonra yumurta akı olduğuna karar verip, kadını sıkıştırınca kadın suçunu itiraf etmek zorunda kalmış.

Kaynaklarımızda, özellikle Hz. Ali’nin farklı çözüm usulleriyle ilgili çok sayıda davaya yer verilmektedir.(5)

Şu hâlde, kanuni delil sisteminin de serbest delil sisteminin de gayesi hakkı, haklıyı, adaleti bulup uygulamaktır.

Bu maksadı bazen, sınırlı olan değil de serbest delil sistemi gerçekleştirebilir, bu takdirde gayeye (şeriatın maksadına) göre hareket edilir.(6)

Kaynaklar:

1) Sahip Berojei, Ceza Muhâkemesi Hukuku Açısından İslâm İspat Hukuku, s. 132.
2) Örnek olarak bk. Nisa, 4/58, 135; Nahl, 16/90; Hadid, 57/25; Buhari, Hudud, 12. Müslim, Hudud, 8, 9.
3) Yasuf, 12/26, 27.
4) Buhârî, feraiz, 30; Müslim, Akdıye, 10.
5) Konuyla ilgili diğer örnekler için bk. Ibnu’l-Kayıım el Cevziyye, et-Turuku’l-hukmiyye, 8-28.
6) bk. Suat Erdoğan, İslam Muhakeme Hukukunda Delil Sistemleri ve Hakimin Takdir Yetkisi, Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 2; Sahip Berojei, Ceza Muhakemesi Hukuku Açısından İslâm İspat Hukuku, Ankara: Hilali Abdullah Ahmed, en-Nazariyyetü’l-âmme li’l-isbât fî’lmevâddi’l-cinâiyye, 189-195; Berekat, es-Sultatü’t-takdîriyye li’l-kâdî fi’l-fıkhi’l-İslâmî, 229-230; Mecîd Hamîd Muhammed es-Semmâkiyye, Hücciyetü’l-kitâbe fi’l-isbâti’l-kadâî fi’t-teşrîi’l-İslâmî (Bağdat: Merkezü’l-Buhûs ve’d-Dirâsâti’l-İslâmiyye, 2008), 156-160.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 78
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun