Evrim yüzlerce bilimsel makaleyle destekleniyor, ispatlanıyor. Yaratılış ise avamca yüzeysel olarak savunuluyor. Yaratılış doğru ise, bu kadar evrimle alakalı bilimsel makalelere neden cevap verilemiyor?

Soru:Evrim yüzlerce bilimsel makaleyle destekleniyor, ispatlanıyor. Yaratılış ise avamca yüzeysel olarak savunuluyor. Yaratılış doğru ise, bu kadar evrimle alakalı bilimsel makalelere neden cevap verilemiyor?

Cevabımız

Evrimin yüzlerce makaleyle desteklendiği iddiasının hiçbir delili yoktur. Bir türden bir başka türün ve dolayısıyla bütün canlıların silsile halinde birbirinden tesadüfen meydana geldiği görüşü, felsefî bir düşüncedir. Bilimsel bilgi değildir. Bilimsel bilgi, laboratuarda denenebilen ve tekrarlanabilen bir bilgidir.
Evrimci bilim adamları, evrimin bilimsel olmadığını kendileri ifade etmektedirler. O değerlendirmelerinden bazı pasajlar aşağıda verilmiştir.
Kant, Yargı Gücünün Eleştirisi adlı eserinde biyolojinin farklı bir bilim dalı olduğunu belirtmekte ve fiziksel bilimlerin metodolojisinin biyolojiye uygulanamayacağına dikkati çekmektedir. Onun bu yaklaşımı, biyoloji felsefesi ve metodolojisi açısından önemlidir. O, bir bilimin ancak matematiksel olduğu oranda gerçek bilim olduğunu ileri sürmektedir. Kant’a göre, Evrim Teorisi’nin içinde matematiksel argümanların çok az oluşu, onun bilimsel bir teori sayılmasını tartışmalı hale getirmektedir1.
Ünlü felsefeci Bernard Russell de evrimin gerek metot ve gerekse ilgilendiği problemler bakımından bilim olmadığını dile getirerek şunu söyler:
Evrimcilik, şu ya da bu biçim altında çağımızın ağır basan bir inanç şeklidir. Evrimcilik, gerek metoduyla ve gerekse ele aldığı problemlerle, gerçek bir bilim değildir2.
Cornelius Hunter de evrim metodunun bilimsel olmadığını ifade eder:
Evrime yönelik eleştirinin daha iyi bir bilimsel açıklama sunmasına gerek yoktur. Çünkü evrim daha başta bilimsel değildir. Evrim içten içe bilim dışı savlara yaslanan düzenleyici bir fikirdir. Evrim, çeşitli bilim disiplinlerine baş vurmaktadır ama, kendisi bilimsel değildir. Bu bakımdan daha iyi bir bilimsel açıklama sunması beklenmemelidir3.
Çağımızın seçkin bilim felsefecisi Karl Popper’e göre bilimselliğin ölçütü doğrulanmaya değil, yanlışlanmaya elverişliliktir. Ona göre bir bilgi veya sonucun özelliği, yanlışlamaya müsait olmasıdır. Hâlbuki Darvinciliğin öyle bir teste elverdiği söylenemez. Darvinciliği doğrulayan bazı olgusal veriler gösterilebilir. Ama bilimselliğin ölçütü doğrulanmaya değil yanlışlanmaya elverişliliktir. Başka bir ifadeyle, Darvinciler teorilerinin hangi muhtemel gözlem sonuçlarıyla yanlışlanabileceğini ortaya koymuş değillerdir. Dolayısıyla Darvincilik bilimsel bir teori olmaktan çok metafiziksel bir yapıya sahiptir4.

Ön kabuller ve Evrim Teorisi5

Evrimin eldeki en iyi açıklama olduğu sıkça ileri sürülür. Böyle bir iddia ise, bilimsel olmayan bir hükümdür. Evrimin doğruluğunu başta kabul edip, onu destekleyecek deliller aramak, bilimsel olmayan maksatlı bir davranıştır.
Norman Geisler ve Ronald Brooks, evrimin bilimsel bir metotla irdelenmediğini ve ön kabullere dayandığını dile getirir ve şöyle derler:
Evrimi eleştiren kimse, evrimin yanlış olduğunu göstermekle yetinmeyip, meseleyi de çözmelidir. Evrimi yanlışlamak yeterli değildir. Çünkü, daha iyi bir çözüm bulana kadar onun doğru olduğu kabul edilecektir.
Ancak, bilim böyle yapılmaz. Bu savunmada evrime, bilimde yeri olmayan özel bir konum verilmiştir. Hukuk sistemindeki, suçluluğu ispat edilene kadar masum olduğu kabul edilen davalılardan farklı olarak, teorilere önceden özel bir konum atfedilemez. Sırf bir alternatif henüz ileri sürülmediği için, onların muhakkak doğru olduğu ileri sürülemez. Dahası, henüz yanlışlanamadıkları için, doğru oldukları da varsayılamaz. Bu tür varsayımlar, formel olmayan yanlışlar diye adlandırılır ve bunlar pratikte bilimsel düşünme biçiminin antitezini oluşturur
”6.
Genelde evrimi takdimde, evrimin niçin doğru kabul edildiği değil, nasıl işlediğine dair konular nazara verilir. Diğer taraftan, evrim teorisi, Allah’ın dünyayı gözlemlediğimiz tarzda yaratmadığı inancına dayanmaktadır. Burada da negatif teolojiye başvurulmuştur. Dolayısıyla böyle bir yaklaşım tarzı metafizik ağırlıklıdır.

Meşhur antropolog Servier de evrimciliğin laik bir din dogması haline geldiğine ve bu nüfuzun kırılması gerektiğine şöyle işaret eder:
Evrimcilik, Batı’nın laik din dogması haline gelmiştir. Yeni kurum ve değerlendirmelerin ortaya konabilmesi için, önce evrimciliğin reddi gerekir7.

Bilim tarihçisi Neal Gillespie, Darwinizm’in felsefi bir doktrin olduğuna dikkati çeker:
Darwin, yönlendirilmiş evrimi ve tasarlanmış sonuçları, bilimi materyalist bir temele oturtmak istediği için dışarıda bırakmıştı. Darwin’in görüşü temelde deneysel bir çıkarımdan ziyade felsefî bir doktrin olduğu için, onun başarısı, bir dizi kanıttan ziyade düşünceler savaşını kazanmaya bağlıdır8.

Wells, Dawkins’in bu yaklaşımının bilimsel değil, felsefi bir yaklaşım olduğuna dikkati çekerek şöyle der:
Bir teoremin prensipte doğru olduğunu savunmak bilimsel bir çıkarımın değil, felsefî bir yaklaşımın göstergesidir. Bilimsel bir çıkarım, delili gerektirir. Oysa Dawkins’in kendisinin de kabul ettiği gibi, Darwinizm’in doğruluğunu ispat için delile gerek yoktur. Dawkins’in tasarım ve amacı dışarıda bırakması felsefîdir, deneysel değil. Profesör Dawkins, ateizmi açıkça savunabilir. Hatta entelektüel açıdan onun gereğini yerine getirme hakkına da sahiptir. Ama ateizm, bilim değildir. Felsefî görüşlere sahip olmanın yanlış bir yanı yoktur. Herkesin doğru veya yanlış felsefî bir görüşü vardır. Ancak halk eğitiminde, felsefenin açıkça tanımlanması ve ‘bilim’ kisvesi altında sunulmaması gerekir.

Gördüğümüz gibi, evrimin tasarlanmamış olduğunu ve bunun sonucu olarak insan varlığının salt bir tesadüf olduğunu savunan doktrin, deneysel bilimden ziyade materyalist felsefeden kaynaklanmaktadır.
Biyoloji öğrencilerine materyalist felsefe, ‘deneysel bilim’ kisvesi altında verilmektedir. Nitekim Miller ve Levine’nin yüksekokul ders kitabı ‘Biology,’ öğrencilerine; ‘Evrimin tesadüfî olduğu ve tasarlanmamış bulunduğunu akıllarından çıkarmamaları gerektiği tavsiyesini  yapar”9.

Paleontoloğ Kevin Padian, bilimin, hipotezleri delille test etmeyi öngördüğüne dikkati çeker ve şöyle der:
Eğer bir görüşü test edemiyorsak, onun yanlış olması gerekmez, ancak o bilimsel değildir10.

Yaratılışın Bilimsel Yönü

Sorunun ikinci şıkkı olan; yaratılış görüşüne gelince, bu görüş doğrudur ve bütün çalışmalar bu yaratılışın etrafında yoğunlaşmaktadır. İnsan da dâhil, bütün canlılar, tek hücreden yaratılmaktadırlar. Allah, anne karnındaki tek hücreyi çoğaltarak ondan kalp yapıyor, damar yapıyor, göz yapıyor. Kısacası bir insanı bütün yapısıyla şekillendiriyor. İş bununla da kalmıyor, her an değişen hücrelerini yeniliyor ve bir insan yediği besinlerden ve aldığı gıdalardan her an yeniden yaratılıyor. İnsan gözünü inceleyen yüzlerce araştırıcı profesör olmuştur. İnsanın sadece dişini incelemek için fakülteler kurulmuştur. İşte bütün bu bilimsel araştırmalar, Allah’ın yarattığı insanın organları üzerindedir. Bilim adamları, bu organların yapılarını açıklıyor, tefsir ediyor. Ortada bir ilim varsa, muhakkak o ilmin sahibi bir âlim olacaktır. O da Allah’tır. İnsanı harika bir makine gibi yaratan Allah, koyunu da kuzuyu da, gülü de bülbülü de ilim, irade ve kudretiyle tek hücreden yaratmıştır. İnsanlar da bu yaratılışları laboratuarlarda incelemektedirler.
Demek ki, yaratılışçılar ilimle uğraşıyor ve bu ilimlerin arkasındaki Allah’ı nazara veriyorlar.  Ateist evrimciler de pozitivist felsefenin savunuculuğunu yaparak bilimsel çalışmaları ateist ideolojilerine alet ediyorlar.

 

1.Mayr, E. The Growth of Biological Thought. The Belknap Press of Harward University Press, Cambridge, 1982, s. 862.

2.Russell, B. Dünya Üzerine Bildiğimiz. Terc. Vehbi Hacıkadiroğlu. Alaz Yayınları. İstanbul, 1980, s. 24-25.

3.Hunter, C. G. Darwin’in Allah’ı. Gelenek Yayıncılık. Çev. Orhan Düz. İstanbul, 2003, s. 212.

4.Popper, K. Unended Quest, Fontana-Collins, 1976, s. 171.

5.Daha geniş bilgi için: Tatlı, Â. İnsanlık Tarihi Boyunca Evrim. Ufuk Yayınları, İstanbul. 2010.

6.Geisler, N.L. and Brooks, R. M. Come let us Reason. Grand Rapids: Bakir, 1990, S. 95–96.

7.Servier, J. Etnoloji. Tercüme M. Ali Kayabal. İletişim Yayınları, 1992, s. 113, 124.

8.Gillespie, N.C. Charles Darwin and the problem of Creation. Chicago: The Univerfsity of Chicago Press, 1979.

9.Wells, J. A.g.e. s. 189-192.

10.Padian, K. Methods and Standards of Evidence.Why the Bird-Dinosaur Controversy is Dead. Publications in Paleontology. No: 2, Graves Museum of Archaeology and Natural History. Dania Beach, FL, Nisan 7-8, s. 21, 2000.

Prof.Dr.Adem Tatlı

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Okunma sayısı : 1.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun