Küfre rıza küfürdür, sözünü nasıl anlamalıyız?

- Küfre rıza küfürdür, sözüne göre, başkasının küfrüne rıza da küfür müdür?
- Başkasının kafir olmasını isteyen kafir olur mu?
- Müslümanlara gıpta ile bakmaları için, dünyada kafirlerin de olmasını istemek caiz midir?

İstesek de istemesek de dünyada her zaman kâfirler müminlerden daha çok olacaktır. Bu husus aynı zaman da Kur'an’ın gaybî olarak haber verdiği ve bütün asırlar onu tasdik ettiği bir gerçektir. Onun için, onların var olmasını istemek, bir kere lüzumsuzdur.

“Küfre rıza küfürdür.” kuralını şöyle anlamak gerekir:

Kimden çıkarsa çıksın, nerede olursa olsun, Allah’a karşı en büyük bir isyan olan küfre razı olmak, kişinin imanıyla çelişen bir durumdur. Çünkü küfre rıza göstermek, olmasını istemek, Allah’a karşı yapılan isyanların devam etmesine taraftar olmak anlamına gelir.

İşin riskli tarafı, insanların mümin veya kâfir olmasından ziyade, Allah’a karşı isyanların olup olmamasını istemekle alakalıdır. İşin hedefinde, merkezinde Allah vardır.

“...Allah kullarının küfre girmesine razı olmaz...” (Zümer, 39/7)

mealindeki ayetten de bu hakikati anlayabiliriz. İman ettiğimiz Allah’ın razı olmadığı bir şeye bizim razı olmamız, doğrudan imanımızı sorgulayan bir husustur. Buna göre, küfre rıza küfür olduğu gibi, suça rıza da suçtur, günaha rıza da günahtır. Çünkü bütün günahlar / suçlar, Allah’a karşı bir isyandır, ona razı olmamak imanın bir gereğidir.

Bu sebeple, bir kimsenin imana gelmesini istemek, iman ettiği Allah’a, onun kitabına, onun peygamberine saygılı olmasını, onları sevmesini, onların emirlerini yerine getirmesini istemekle eşdeğerdir. Aksine bir kimsenin imana gelmesini istememek de, Allah’a, Peygamber'ine (asm) ve Kur’an’a karşı saygısızlık etmeye devam etmesini istemekle aynı anlama gelir. Bu yüzden “Müslüman olmak istiyorum.” diyen bir kimseye karşı  “Sen bilirsin.” demek şöyle dursun, iliklerine kadar bütün hücreleriyle, derhal ona yardımcı olmak, işi geciktirmemek gerekir. Yoksa lakayt kalma, aldırış etmemek en hafif bir ifadeyle “bizdeki imanın değerini düşüren” bir tutum ve davranış olur.

Allah’a iman eden, elbette onu sever. Fakat bu sevgi, mecazî aşklarda olduğu gibi, sevgilisini kendi tekeline alıp başkalarını ondan uzak tutmaya gayret eden bir sevgi değildir. Bilakis, bu sevgi, kıskanç olmayan, dışlayıcı olmayan, deyim yerindeyse; “Yüce Yaratanımın sevenleri çok olsun.” diye çırpınıp duran bir sevgidir. Rabbimiz bütün insanları sevgisinde birleştirsin.

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Kategori:
Okunma sayısı : 10.000+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun