Kötülüğü seçen ve seçmeyen insan arasındaki fark nedir?

Tarih: 19.01.2023 - 09:33 | Güncelleme:

Soru Detayı

- İnsanlar nasıl farklı seçimlerde bulunur?
- Tüm insanlar özünde, çocukluktan itibaren eşit ve temiz yaratıldığı halde bazı insanlar nasıl kötülük seçerken bazısı iyilik seçebiliyor?
- Bu soruya muhtemelen, nefse ve şeytana uyulduğu için gibi cevaplar vereceksiniz. Peki, bir insan nefse uyarken diğeri neden uymuyor?
- Bu soruya da muhtemelen sabırlı olmak, aklını kullanmak gibi bir cevap verirsiniz. Peki, bir insanın daha sabırlı olup aklını kullanırken diğeri niçin kullanmıyor?
- Aralarında ne fark var da böyle bir durum özelliğe sahip oluyorlar?
- Böyle böyle sürekli gidiyor galiba sorular.
- Bir insanın kötülük yapıp diğerinin yapmamasının altında yatan esas sebep nedir?
- Eğer bu fark bu iki insana dışarıdan gelmişse, o halde bu seçim insanların nasıl elinde oluyor?
- Eğer bu fark insanların içinden gelen, yapısında olan, elinde olmayan bir farklılık ise o zaman kötülük seçen insanlar en baştan zaten dezavantajlı olmuyor mu?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

İnsanlar nasıl farklı seçimlerde bulunur?

İnsan, karar verirken hem bilinci hem de bilinçaltı devreye girer. Duygusal bağ hissettiği şeylerde çoğu zaman bilinçaltı ile seçim yapar. Burada bilinci kendisi seçim yaptığını zanneder, oysaki seçim yapan bilinçaltıdır.

Örneğin karşı cinsten birisine aşık olur, seçimini ondan yana yapar. Burada mantıklı olduğunu düşünse de aslında bilinçaltında yatan düşünce ve duygularından dolayı o kişiyi seçmiş olur. Veya taciz, tecavüz, şiddet gibi eylemlerde de bunları daha önceden bir şekilde düşünmüş, tasarlamış veya izlemiş, arzu etmiş ve baskılayarak bilinç altına atmıştır. Fırsat bulduğunda o duygular tetiklenmiş ve kişiyi bir şekilde o kötülüğe yönlendirmiştir.

Bilinçaltı nasıl oluşur?

İnsan, bebeklikten itibaren, çevresinde gördüğü, duyduğu, hissettiği şeyleri farkına varsın veya varmasın bilinçaltına kaydeder. Bunlar, ileriki yaşlarda yaptığı seçimlerinde karşına çıkar ve onun kararlarını olumlu veya olumsuz etkiler.

Görüldüğü gibi ister kötü olanı seçmiş olsun, ister iyi olanı bunun kaynağı kendi iradesi ve kendi geçmişidir. Kendi sorumluluğu veya anne-babasının sorumluluğudur.

Bir insan nefse uyarken diğeri neden uymuyor?

Tüm insanlar özünde, çocukluktan itibaren eşit ve temiz yaratıldığı halde bazı insanlar nasıl kötülük seçerken bazısı iyilik seçebiliyor? Peki, bir insan nefse uyarken diğeri neden uymuyor?

Dinimize göre her doğan kişi temiz bir fıtrat üzere dünyaya gelir. Bugün pozitif bilim de bebeklerin dünyaya masum olarak geldiğini söyler. Anne-babalarından veya birkaç kuşak atalarının genlerinden getirdikleri şeyin sadece mizaçlarının bir kısmını oluşturur.

Atalarımızdan miras aldığımız kişilik özellikleri açısından da hiçbir insan ne bütün bütün olumlu ne de bütün bütün olumsuz özelliklere sahiptir. Çünkü kimileri daha sert bir yapıya sahiptir, kimileri esnektir, ama sert olan yardımsever olduğu gibi esnek olan da bencil olabilmektedir. Yani herkesin zaafları, zayıf yanları olduğu için iyilik ve kötülük yapma açısından potansiyel olarak eşittir.

Bazı insanlar; eğitimle, iman gücü ile kişisel gelişim yolları ile veya toplumsal baskı veya kanunlardan korkarak iradelerini iyilikten yana kullanır. En azından kötülük yapmaktan kaçınır. Bazılarında ise bunlar eksik olduğu için iradesini kötülük yapmaktan yana kullanır.

Bazen de insanlar küçük hatalar, yanlışlar, günahlar, meşru olmayan zevklerde ısrar ettikçe onlara bağımlı olurlar. O bağımlılık içinde ellerinde olmadan kötülük yaparlar. Artık nefislerini isteseler de zapt etmekte zorlanırlar. Çünkü beyinlerinde salgılanan kimyasallar yüzünden iradelerine hakim olmaları imkansız gibidir. Mesela içki, uyuşturucu, taciz ve tecavüz, şiddet bağımlılarını buna örnek gösterilebiliriz.

Bazıları da ailesinde kötü örnekler görmüş ve bunları olduğu gibi benimsemiştir, bunlar da diğerlerine göre daha kolay kötülük yapabilirler. Ancak yaptıkları işlerin kötülük olduğunun bilincindedir, ama çok önemsemezler. Burada hem anne-babaları hem de kendileri sorumludur.

Peki, bir insanın daha sabırlı olup aklını kullanırken diğeri niçin kullanmıyor?

Kötü olduğu halde aklın devre dışı kaldığı eylemler genellikle nefsin hoşuna giden, haz veren şeylerdir. Beyinde limbik sistem denilen bölge hazza bağımlı olmuşsa bazen iradeyi dinlemiyor. Aslında kişiler de yaptıklarının iyi bir şey olmadığını biliyorlar. Çünkü kişi, bile bile o kötülüğü ve günahı işliyor.

Ancak iş işten geçtikten sonra, aklı başına geliyor “keşke yapmasaydım” diyor. Ama bir süre sonra tekrar yapıyor. Çünkü nefsi ona bağımlı olmuş. Sistemin gıdası yeni hazlar olmuştur. Buna psikolojide dürtü bozukluğu da deniyor.

Dürtü bozukluğu olan insanlar, hazır bir lezzeti, ileride batmanlarca lezzete tercih edebiliyor. Kırılacak bir şişeye elmas kadar değer verebiliyor.

Burada da yine bizzat kişi sorumludur. Çünkü iradesine sahip olmak varken, haz için kötülüğe doğru ilk adımını kendisi isteyerek atmıştır, kendi çıkarı için bunu yapmıştır.

Bir insanın kötülük yapıp diğerinin yapmamasının altında yatan esas sebep nedir?

Öncelikle şunu vurgulamalıyız, doğuştan getirdiğimiz, kötülüğe meyilli zayıf tarafımız ne kadar bizi zorlarsa zorlasın irademizi devre dışı bırakacak kadar değil. Ancak zayıf tarafımız, bizim mücadele etmememiz, kendimizi geliştirmemiz ve daha da önemlisi imtihan tarafımızdır.

Dolayısıyla insanın da insanlığının da gelişmesi, kemale ermesi, ancak eksikliklerini gidermek için çalışması ve mücadele etmesi ile mümkündür. Ayrıca zayıflıkları, insanın sürekli dikkatli olmasına, her daim Allah’a sığınmasına, kendisini aciz olduğunu kabul edip gururlanmamasına vesiledir.

Bundan dolayıdır ki, bazıları hayatlarının her aşamasında bunun bilincinde olarak yaşarken, bazıları bundan uzak olduğu için kötülük yapabilmektedirler. Hz. Ebu Bekir’i cennetle müjdelenen on kişiden biri yapan, nefsinin kötülüklerine karşı verdiği mücadeledir.

Eğer bu fark bu iki insana dışarıdan gelmişse, o halde bu seçim insanların nasıl elinde oluyor?

Yukarıda da açıkladığımız gibi bu farklar dışarıdan değil, kişinin kendi iradesinden gelmektedir. Kişi doğuştan getirdiği zaaflarına karşı duyarsız davranmış, onlara karşı mücadele etmemiş ve belki de bağımlı hâle gelmiştir.

Bununla beraber günah gibi kötülükler hâlâ kişinin elindedir, çünkü kendi keyfinin peşindedir. Çünkü “kötü seçimler yaptığını, kötü olduğunu” düşündüğümüz hangi insan, kendi çıkarına ters gelen bir seçim yapar? En basit bir elbise alırken bile dükkan dükkan gezen, araba alırken aylarca araştırma yapan, daha ucuz olduğunu bildiği bir mal için kilometrelerce yol yürüyen bir insan, polisten korktuğu için kırmızı ışıkta geçmeyen bir insan, başkalarına zarar verecek şeyleri, yani kötülükleri, istemeden seçiyor olamaz. Demek ki elindedir.

Tüm bunların yanında unutmamalıyız ki, bir kişinin birkaç özelliğinin olumsuz olması, hatta kötü birkaç eylemi olması onu kötü yapmaz. Çünkü kötü olan, sadece onun küçük bir tarafı, aklından geçen düşünceleri ve duygularıdır.

İnsanı insan yapan ne düşünceleri ne de duygularıdır. Çünkü düşünce ve duygular gelip geçici olan ve sık sık değişen şeylerdir. Bazen yirmi dört saatte yüzlerce farklı duygu durumuna girip çıkabiliyoruz, yine bu süre içinde binlerce düşünce kafamızdan gelip geçiyor. Bazılarını, iyi olanları, zararsız olanları eyleme döküyoruz, kötü olanları, bize sıkıntı verecek olanları, ayıp, günah olanları da irademiz ve imanımızla kontrol edip gerçekleştirmiyoruz.

Onun için kötü insan yoktur, kötü eylem, kötü düşünce, kötü duygular vardır. Kötü düşünce ve duygular taşıması, en iğrenç arzularının olması insanı kötü yapmaz.

Bunlar eğer kişide bağımlılık hâline gelmişse, uzman bir kişiden yardım alması gerekir. Yok bağımlılık aşamasına gelmemişse, irade terbiyesi, ibadetlere devam, imanını güçlendirme, yeni ve faydalı uğraşlar bulma ile inşallah kurtulur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun