Kötülük, kişinin kendinden ise, masum insanların başına gelenler kimdendir?

Tarih: 23.01.2015 - 11:47 | Güncelleme:

Soru Detayı

"Kötülüğü kendinden, iyiliği Allah’tan bil." (Nisa - 79)
- Ayet'te başımıza gelen kötülüklerin bizim nefsimizden kaynaklandığı ifade edilmektedir.
- Küçük yaşta çocukların başına gelen örneğin; bir bombalama olayında sakat kalması, çocuk yaşta fahişe olması vs gibi başa gelebilecek hadiseler nasıl değerlendirilmelidir?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Bu kötü olaylara neden olanlar kim ise, sorumluları da onlardır. Elbette, bu kötülükler başlarına gelen masum ve mazlum insanlar, o zalimlerden Büyük Mahkemede haklarını hakkıyla alacaklardır. Buna göre, kötülük o zalimlerindir.

"Kötülüğü kendinden, iyiliği Allah’tan bil." anlamındaki ayeti, bir önceki ayetle beraber düşünürsek, bizi daha doğru anlamaya götürecektir.

Bu iki ayette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:

“Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, 'Bu, Allah'tandır.' derler. Onlara bir kötülük gelirse, 'Bu, senin yüzündendir.' derler. (Ey Muhammed!) De ki: 'Hepsi Allah'tandır.' Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar! Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır. Sana ne kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.” (Nisa, 4/78-79)

Ecelsiz ölüm olmaz. Ecel gelince de kişinin savaşta veya barışta olması sonucu değiştirmez. Sağlam kalelere girip saklansa, hatta göklere çıkıp yıldızlarda otursa bile ölüm gelip onu bulacaktır.

Daha ziyade Yahudiler, işleri iyi gittiğinde, sağlık, kazanç ve ürünleri iyi olduğunda -kendilerini Allah’ın seçkin kulları olarak gördükleri için- “Bu Allah’tan.” diyorlar, işler ters giderse bunu da -haşa- Hz. Peygamber (asm)’in uğursuzluğuna bağlıyor, onun yüzünden böyle olduğunu ileri sürüyorlardı.

Bu vesileyle onlara ve bütün insanlığa iyilik-kötülük, hayır-şer meselesi hakkında işin doğrusu bir kere daha anlatılmaktadır.

Buna göre insanların başına ne gelirse gelsin, çevrelerinde iyi veya kötü ne olursa olsun bunların tamamı, hayrı-şerri, iyisi-kötüsü Allah’tandır; O takdir etmiş, murat eylemiş ve yaratmıştır. Ancak olup biten şeylerde insanların katkısı, iyilik ile kötülük, hayırla şer bakımından -yine Allah böyle istediği için- farklı olmaktadır.

Eğer iradelerine bırakılmış konularda iyi bir şeyle karşılaşır, bir nimete nail olur, bir başarı elde ederlerse Allah’ın verdiği aklı, bilgiyi, iradeyi ve gücü doğru ve yerinde kullanmış oldukları anlaşılır. Allah böyle istediği, buna razı olduğu, verdiği kabiliyetleri bu sonucu elde etmek üzere kullansınlar diye verdiği için hayır, iyilik, başarı Allah’tandır.

Yine insanların irade ve tercihlerine bırakılan konularda, alanlarda, işlerde insanlar akıl, bilgi, irade ve güçlerini -ki bunların hepsini veren Allah’tır- yerinde ve doğru kullanmazlar: Bu yüzden O’nun razı olmadığı, kendilerinin de hoşlarına gitmeyen sonuçlar elde ederlerse, bu sonuçlar (şer, kötülük) kendilerindendir; bunlara kendileri sebep olmuşlardır. İmkan verdiği halde rızası bulunmadığı için kötülük Allah’a yüklenemez, “O’ndandır” denemez.

İyiliğin Allah’tan, kötülüğün insandan olduğu Resulullah muhatap alınarak ifade buyurulmuştur, halbuki bunun böyle olduğunu o bilmekte ve yaşamaktadır, başkaları yanlış anlamasınlar diye de hemen arkasından “Seni elçi olarak gönderdik, şahit olarak Allah yeter.” buyurulmuş, hayır şer konusundaki gerçeğin onun şahsında ve aracılığı ile insanlığa duyurulmak istendiğine işaret edilmiştir. (bk. Kur’an Yolu, Heyet, ilgili ayetlerin tefsiri)

İlave bilgi için tıklayınız:

“İyilik de kötülük de hepsi Allah'tandır.” (Nisa, 4/78) ile “Sana gelen ...

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun