Lezbiyenlik ve gaylık cezası için kaç şahit gerekir?

Tarih: 14.02.2024 - 08:51 | Güncelleme:

Soru Detayı

- Kuran’da lezbiyenlik/gaylık hakkında 'kadın-erkek' ayrımı yapılmadan 4 tane şahit istenmesine rağmen normal zinada neden sadece şahitlik olarak erkekler sayılmıştır?
- Çünkü zaten eşcinsel şahitlikte Kuranda 4 tane şahitlik isteniyor, bu konuda ayrım yapılmıyor. Ticari şahitlikte ayrım var ama lezbiyenlik zinasında şahit ayrımlığı geçmez Kuran’da. Mezhepler neden ayrım yapmıştır?
- Bu durumu hadislerle destekleyen hadisler var mıdır?
- Araştırdım fakat bulamadım neden bu durumda kendileri ayrım yapıyor?

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Gaylığın / livatanın haram olduğu, hukuk diliyle suç olduğu Kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Kuran-ı Kerim’de Lut kavminin bu haram fiili işlediğinden, Hz. Lut’un onlarla mücadelesinden ve nihayetinde Lut kavminin helakından bahsedilmektedir.[1]

Öncelikle şunun bilinmesi gerekir ki, lezbiyenliğin karşılığı olarak “sihâk”; gaylığın karşılığı olarak “livata” Arapça’da kullanılsa da gaylık ve lezbiyenlik olarak ifade edilen kelimelerin karşılığı olan Arapça kelimeler birebir konuyla ilgili ayetlerde yer almamaktadır.

Bu sebeple İslam hukukçuları tarafından ilgili kelimelerle ifade edilen gaylık ve lezbiyenlik suçları zinayı suç sayan ayetler kapsamında doğrudan doğruya değerlendirilmemiştir. Ayrıca her iki suça, konuyla ilgili rivayetler ve sahabe tatbikatının değerlendirilmesinden hareketle farklı yaklaşılmıştır.

Livata / gaylık suçunun had cezasını gerektiren zina kapsamına dahil olup olmadığı konusu tartışmalı bir konudur. Had kapsamında görmeyen görüşe göre livata taziri gerektiren bir suçtur. Taziri gerektiren bir suç kapsamında değerlendirildiğinde iki şahitle bile suç sabit olabilecektir. Bununla birlikte suçun sübutu için gerekli olan şahitler ve suçlunun durumuyla ilgili de farklı görüşler bulunmaktadır.

Lezbiyenlik suçu livataya göre daha farklı değerlendirilmiştir. Sünni mezhepler genel olarak lezbiyenlik suçunun cezasının tazir olduğu görüşündedirler. Diğer taraftan Hz. Peygamber (asm) Efendimizin, hiç kimseye eşcinsel ilişkileri sebebiyle recm cezası uygulamadığı bilinmektedir. [2]

Haddi gerektiren zina suçunda dört şahidin istenmesi ve bu şahitlerin erkek olması konusuna gelince:

Şahitlerin sayısının dört olması hususu hadd-i zina için şart olsa da diğer hadler için şart değildir. Bununla birlikte bütün mezhepler haddi gerektiren suçun sabit olması için şahitlerin erkek olmasını şart koşmuşlardır.[3]

Şahitlerin erkek olmasına sünnet, sahabe dönemi uygulaması, icma ve İslam ceza hukukuna dair prensip delil getirilmiştir. Sünnetten maksat Hz. Peygamber'in fiili sünnetidir. Zühri’den yapılan rivayette Hz. Peygamber (asm) ve ilk iki Halife döneminde hadlerde ve kısasta kadınların şahitliğinin kabul edilmemesi yönünde bir uygulama olmuştur.[4]

İslam ceza hukukunda şüphelerle had cezaları düşer ve artık had cezası verilmez.

Bakara suresi 282. ayet şahitlikte esas olanın erkekler olduğu, iki erkek olmadığında ise ona bedel olarak bir erkek iki kadının şahitliğinin geçerli olacağını belirtmiştir. Bedeliyet ise hadler konusunda had suçunu ispatta bir şüpheye sebep olur, bu da haddi düşürür. Dolayısıyla suçun sabit olması için şahitlerin erkek olması gerekir.[5]

Ayrıca had cezalarında şahitlerin erkek olmasına yönelik icma olduğu da belirtilmektedir.[6]

Konuya hikmet yönüyle yaklaşıldığında ise şöyle denilebilir:

Had cezaları ağır cezalardır. Allah Teala, söz konusu cezaları gerektiren suçların ağır suçlar olduğunu, onlar için ağır cezalar koymakla göstermiştir. Diğer taraftan zinayı ispatta dört şahit koşmakla ve bütün hadlerde erkek şartının getirilmesiyle ispatına yönelik zorlaştırma yoluna gitmiştir. Cezanın ağırlığını, ispatın zorlaştırılmasıyla dengelemiş, rahmetini göstermiştir.

Bu durum haddi gerektiren suçları topluma anlatanlarla onları uygulayanlara farklı görevler yüklemektedir. Bu suçlardan sakındırmak için topluma anlatanlar ayrıntıya gitmeden haddi gerektiren suçun haramlığını ve karşılığındaki cezayı dile getirmeliler ki, cezanın caydırıcılık özelliği gerçekleşsin. İstenmese de bu suçlar işlendikten sonra cezaya hükmeden hakim suçun ispatını zorlaştıran ve cezayı düşüren durumları dikkate alsın ki, Allah’ın şiddetli ceza içinde rahmeti tecelli etsin. Suçun ispatı en küçük bir şüpheye mahal kalmayacak şekilde ispat edilmiş olsun.

Hz. Aişe (r.anha) Validemizden yapılan şu rivayet konunun daha iyi anlaşılmasına hizmet edecektir:

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

"Gücünüz yettiği oranda Müslümanlardan hadleri düşürünüz; (had suçu sebebiyle muhakeme olunan bir Müslüman için) bir çıkış yolu bulduğunuzda, onu serbest bırakınız. Şüphesiz ki devlet başkanının / hâkimin affetmekte yanılması cezalandırmada yanılmasından daha hayırlıdır.”[7]

DİPNOTLAR:

[1] Arâf, 7/80-84; Şuarâ, 26/165-173; Ankebût, 29/28-35.
[2] Buraya kadar anlatılanlarla ilgili geniş bilgi için bk. Üzeyir Köse, “EŞCİNSELLİK VE İSLÂM CEZA HUKUKUNDAKİ DURUMU”, The Journal of Academic Social Science 52/52 (26 Ağustos 2019), 388-398.
[3] Köse, “EŞCİNSELLİK VE İSLÂM CEZA HUKUKUNDAKİ DURUMU”, 388.
[4] Ebu Bekr İbn Ebî Şeybe, el-Musannef fi’l-Ehâdîsi ve’l-Âsâr, thk. Kemal Yusuf Hut (Riyad: Mektebetü’t-Rüşd, 1404), V, 533.
[5] Ebü’l-Hasen Burhânüddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Merğinânî, el-Hidâye fî Şerhi Bidâyeti’l-Müctehid, thk. Tallâl Yusuf (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, ts.), III, 116.
[6] Ebû Muhammed Fahruddîn Osman b. Ali b. Mihcen el-Bâri’î Zeylâ’î, Tebyînu’l-Hakâik Şerhu Kenzi’d-Dekâik ve Hâşiyetü’ş-Şilbî (el-Matbaatu’l-Kübrâ el-Emîriyye, 1313), IV, 208; Muhammed b. Feramuz Molla Hüsrev, Düreru’l-Hukkâm Şerhu Ğureri’l-Ahkâm (Dâru İhyâi’l-Kütübi’l-Arabiyye, ts.), II, 371.
[7] Tirmizi, Hudud, 2.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yazar:
Sorularla İslamiyet
Kategori:
Okunma sayısı : 100+
Yorum yapmak için giriş yapın veya kayıt olun